Cumartesi "Olduramadım literatüre girer"

"Olduramadım literatüre girer"

26.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şu sıralar herkesin dilinde aynı şarkı: "Ne yaptım ne ettimse, olduramadım..." Özkan Uğur evde masanın üstünde buluyor "Olduramadım"ın sözlerini. Kimin şiiri olduğunu bilmeden besteleyip "olduruyor"...

Olduramadım literatüre girer

Ben görür görmez tanıdım: Özkan Uğur! Bir gün Özkan Uğurun karısı Aysun Aslan Uğur yolda yürürken karşıdan gelen bir adam şöyle demiş: "Aaa Mazhar Fuat Özkanın karısı geçiyor." Özkan Uğur anlattı. Ona da eskiden "Mazhar Fuat Özkan" diye seslenirlermiş. Grup üyelerinin makus talihidir. Grup ne kadar ünlü olursa olsun genellikle gruptan tek bir kişi, tabii ki solist ön plana çıkar; daha çok tanınır, bilinir. Ama filmler, diziler, yarışma programı sunuculuğu, reklamlar, son olarak da "G.O.R.A." ve filmin soundtrackinde yer alan "Olduramadım" parçası Özkan Uğurun herhalde artık bu makus talihi yenmesini sağlamıştır. Başlangıçta "G.O.R.A."nın başına gelenler düşünülürse "olduramadım" oldu. Medyanın abartmasıyla da bir "olduramama" durumu oldu. Ama halkımız oldurmaya karar verdi. Şimdi rekora doğru gidiyoruz. İnşallah önümüzdeki hafta rekorumuzu kutlayacağız. Ben, filmin bu kadar içinde olmama rağmen, çok beğendim filmi. "Bıktım usandım bu hataları tekrarlamaktan / Onun bunun adına film olmaktan / Özendim bezendim her seferinde / Bu defa acaba olur mu diye..." Hemen sorayım: "G.O.R.A."yı "oldurdunuz" mu? Ama eleştiriler de çok fazlaydı. Bir de yıkıcı eleştirilerdi. Tamamen yerin dibine batırmak amaçlıydı. Böyle de baltalamaya gerek yok. Güzel bir iş var orada. Bir kere emek sarf edilmiş. "Happada guppada guppada" diye bir iş yapmadık ki. Filmi beğenip beğenmemek meselesi değil de; kötü eleştirilere film ekibinin, özellikle Cem Yılmazın tepkisi herkesi şaşırttı açıkçası. Onun daha eleştiri kaldıran biri olduğunu sanıyorduk. "Şarkının sözlerini evde buldum, hemen besteledim" Dört sene önce. Sözlerini eşim yazmış, Aysun Aslan Uğur. Ben sözleri evde, masanın üstünde buldum. Onun yazdığını bilmiyordum. Hemen besteledim. Sonra durum ortaya çıktı. Siz "Olduramadım"ı ne zaman yaptınız? Onlar benden. Benim öyle laflarım vardır. Her parçamda öyle bir şey oluyor. Ara nağme. "Hambalaley yambaleylo oh leyya / Hambalaley yambaleylo oh"u da karınız mı yazdı? Öyle mi? Kanallarda görüyorum, çok iyi reaksiyon geliyor. Bu da herhalde sahnede işimize yarayacak. MFÖ olarak repertuvarımıza "Olduramadım" girdi böylece. Sahnede de icra ederiz. Şimdi herkesin dilinde şarkı. "ABden umutluyum. Şarkıdaki gibi: Benim hâlâ umudum var" Eşim aslında iş hayatıyla ilgili yazmış onu. Kendisi koreograftır Devlet Opera ve Balesinde. İş hayatını bir zincir olarak görürsek, halkalardan oluşuyor. "Ama kopuktu zincir, olduramadım / Ne yaptım ne ettimse olduramadım..." Çünkü o halkalardan biri kopunca iş kopuyor. Özellikle bizim işlerde, sürekli mucize yaratmak gerekiyor. Biz sözlerdeki o iş hayatını, aşka döndürdük. Zaten aşkta da aynı durumdayız, mucizelere muhtacız. Bu memlekette her alanda sistem kopuk. Mucizelerle ABye kadar yuvarlandık ama bakalım... Sözler sanki bu film için özel yazılmış gibi. "Benim hâlâ umudum var / İsyan etsem de istediğim kadar..." Ama uzun zaman gerekiyor. Dersimize iyi çalışalım. Birlik olalım. Birbirimizi yemeyelim, birbirimizin kuyusunu kazmayalım. ABden umudunuz var mı? "55 yaşından sonra başka gruplar kuracak halimiz yok" Ben kolektifçiyim. Paylaşmayı seviyorum. Tek yapmak tamam da, paylaşmak da iyi. Şimdi bir single çıkaracağım ben. Mazharın da bir albüm çalışması olacak herhalde. Daha önceden yapılan anlaşmalardan dolayı. Sonra MFÖye gireceğiz yine. MFÖ devam ediyor. Araya solo çalışmalar girince grup dağıldı deniyor ya hep. Öyle bir şey yok. Biz solo çalışmalarımızın ardından yine bir araya geleceğiz. Sağlığımız yerinde olduğu sürece sizi MFÖsüz bırakmayız, merak etmeyin. Bu yaşa geldikten sonra, 55 yaşından sonra başka gruplar kurup sahneye çıkacak halimiz yok. Siz hakikaten ortak işlerin insanısınız. MFÖyü bile sizin bir arada tuttuğunuz söylenir. "Kayınvalidem Gelinim Olur musunun finalinde birinci olan kaynanayı evde ayağa kalkıp alkışladı" Konserlerimiz devam ediyor. Dizi teklifleri var. O teklifleri değerlendiriyoruz. Halka güzel şeyler vermek lazım. "Halk bunları seviyor, izliyor"a o kadar da katılmıyorum. Güzel şeyleri halkımız anlıyor, iyiyi kötüyü ayırt ediyor. Bizim müzik yaptığımız o ilk yıllarda da arabesk furyası vardı. Bize "Halk sizi anlamaz" diye çok söylediler. Biz Türkçe müzik yapıyoruz. Niye anlamasın bizi canım halkımız? Güzel bir şey yaptık. Halkımız da onu anladı. 25 hafta albüm listelerde kaldı. Güzel bir şey yaparsanız halk anlar. Kanalların artık bunu düşünerek proje üretmeleri lazım. Her taraf "Gelinim Olur musun", "Ünlüler Çiftliği" oldu. Buralarda da agresif olan, sürekli itiraz eden insanlar toplumun kahramanı oluyor. Bu da benim tuhafıma gidiyor. Yeni projeler var mı? Konser, dizi, film... Bazen baktım, bakıyorum ama yani... Kayınvalidem çok ilgileniyor o işle. Finali ailece izledik. "Nolur birlikte izleyelim" dedi. Hep beraber oturup ailece izledik. Birinci açıklanınca kayınvalidem birinci olan hanımı ayağa kalkıp alkışladı evde. Onu hatırlıyorum. Biz de alkışladık. Hiç izlediniz mi "Gelinim Olur musun"u? "Kanlı bir klipti. Gitar çalarken kaptırıyorum. Parmağımın derisi kalkmış" O yeşil kravat bu senenin modası olacak galiba. O öyle kendiliğinden "zuhurat" oldu. Bir gün önce "Hadi kıyafet" dendi. Hatta ilk önce yeşil kravat geldi. Ben yeşil kravatı görünce "Iğğ, olur mu" falan derken... Bir taktım. Bir baktım. Tamam. "Olduramadık" değil yani, oldurduk. Bu "olduramadım" literatüre girecek bence. Oldu, olmadı, tutturamadım falan derken "olduramadım" yeni bir kelime olarak literatüre girebilir. Klibinizdeki o yeşil kravat nereden çıktı? Kimin fikriydi? Ama kanlı bir klip oldu. Gitarı çalarken öyle bir kaptırıyorum ki kendimi. Pena da çok fazla kullanmam. Çekimlerde "Abi kanıyor, gitar kan oldu" dediler. Parmağımın derisi kalkmış. Üç-dört kez kanlar temizlendi. Bizim öyle kanlı konserlerimiz de olmuştur. Birkaç kez Fuat ve ben Mazharın başını yarmışızdır gitarımızla. Klibi de çok güzel "oldurmuşsunuz". "Bu memlekette iyi de, kötü de bir hafta içinde unutuluyor" Ben Sultanahmette parktaydım. Öyle birdenbire... Aslında ben lisedeyken anneme babama çok yalvarmıştım. Beni konservatuvara oyunculuk bölümüne göndersinler diye. Olmadı. Neyse her işte bir hayır vardır. Konservatuvara yazılsaydım, bugün MFÖ olmayabilirdi. İlk tiyatro deneyimim Ferhan Şensoy ile Ortaoyuncularda oldu. Uzun bir aradan sonra da Yavuz Turgul beni "Eşkıya"da keşfetti. Sonra diziler... Siz müzisyensiniz, basçısınız. Oyunculuğa da yetenekli olduğunuzu ne zaman fark ettiniz? Var mı böyle bir aydınlanma anınız? İlk "Şapkasız çıkmam abi" ile başladık, grup olarak. Sonra "aganigi" vardı, fındık reklamı. Dublaj da yapıyorum bu arada. Bir de reklamlar var. "Aganigi"yle başladı galiba... "Ben Çelik, Arçelik / Ya sen kimsin? Benim" "Ben Çelik, Arçelik / Ya sen kimsin?"... Benim. Robot Çelik siz misiniz? Onlar ekonomik sebeplerden kaynaklanan şeyler. Reklamlar da öyle. Bu kadar iş yapmanız... Bir ara yarışma programı da sundunuz. Evet, üstelik bu sene bizim yeni albümümüz olmamasına rağmen en çok iş yapan grup olduk. Çünkü Türkiyede müzik dumura uğradı. Tekdüze ritimler, cıstıkı cıstıkı, kafalar sallanıyor... Dünyada da böyle. İnsanlar bizim o eski şarkıları özlemişler. Rockn Coketa 15 bin kişi "Bu Sabah Yağmur Var İstanbulda"dan "Güllerin İçinden"e kadar tüm şarkılara eşlik ettiler. Çok hoş bir şey. Yaptığın bir şeyin karşılığını almak kadar güzel bir şey yok. MFÖ şarkıları dillerde, albümleri satan, konserleri taşan bir grup. Yeteneklerimiz varsa, ne yapalım, onları da kullanıyoruz. Manevi tatmin tamam ama hâlâ ekonomik sebeplerle reklamlarda oynamanız gerektiğine göre maddi tatmin yeterli değil. "Eleştiriler bir hafta sonra unutuluyor" (Fısıldıyor) Unutulur. Onlar öyle yazılır, unutulur. O ara eleştiriler çıktı ama konserlerimizde yine "Yalnızlık Ömür Boyu"nu hep bir ağızdan söyledik. Ne olacak? Şarkı kullanıldı diye şarkı yok mu oldu? Şarkı reklamda kullanılınca gitti, "gökyüzünde yalnız gezen yıldız" mı oldu? Mazhar Alansonun bir reklamda "Yalnızlık Ömür Boyu" ile dalga geçmesi eleştirildi. Hatta eleştiriler üzerine Alanson "Hepsi unutuluyor Türkiyede. Bunu bana Özkan öğretti" dedi. Unutuluyor mu hakikaten? Sezen Aksu? Kendi bilir, olabilir. O oynamamış. Tabii, biliyorlardır belki insanlar. Tamam. Ama sonraki üretiminize, çalışmanıza bağlı. Yeni üretimleriniz ortaya çıktıkça diğer şeyler yok olup gidiyor. Daha sonra yaptıklarınız öne çıkıyor. Bu memlekette iyi de, kötü de bir haftada unutuluyor. Sezen Aksu, Okan Bayülgene "Ben hiç reklamda oynamadım" demiş. "Buna hiç dikkat etmemiş olabilirsin ama insanlar bunu kalplerinin bir köşesinde biliyorlar" demiş. Yani, ne bileyim, belki de unutulmuyordur.