Cumartesi Siz "laylon" acınıza bakın

Siz "laylon" acınıza bakın

27.04.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Güz Gülleri"nden daha acı bir acıyı kaldırır mı kalbiniz? Deneyelim mi?

Siz laylon acınıza bakın

Siz "laylon" acınıza bakın

"Güz Gülleri"nden daha acı bir acıyı kaldırır mı kalbiniz? Deneyelim mi?

Nietzche adlı kardeşimiz vaktiyle şöyle buyurmuş: "Sizin kulaklarınız benim sesime göre değil. Siz gidip ölü koyunları dinleyin!"
"Boşuna debelenmeyin, anlamazsınız!" gibisinden yani...
Sizin kulaklarınız hangi sese göre peki? Sizin kalbiniz hangi acıya göre? "Güz Gülleri"nde bahsi geçen trişkadan acıya mı katlanabilirsiniz sadece? İstiklal Caddesi’nde Cumartesi günü "Ölüm orucunda çocuklarımız ölüyor!" diye bağıran anneler gözaltına alınıp, tiz çığlıklar atarken, aynı caddenin kasetçilerinde bangırdayan, siz gerçek acılarla "hırpalanmayın" diye üretilmiş, türetilmiş "Güz Gülleri" acısına mı kulak verirsiniz? Yoksa sizin kalbiniz daha mı büyük? Daha acı bir acıyı da mı kaldırır? Daha büyüğüne, daha gerçeğine... Dayanabilir misiniz?
Deneyelim mi?

El yazısı mektuplar
Gazetelere bugünlerde mektuplar geliyor. Kötü el yazılarıyla yazılmış anne mektupları. Ölüm orucunda çocukları ölecek olan annelerin mektupları. Biliyorum, çünkü bana da geliyor. Ölüm orucunda ölmek üzere olan Zeynep’in annesi Fatma Arıkan ilk mektubundan sonra yazı çıkmayınca "Olsun kızım. Ben bekliyorum yine de yazmanı" diyor. O beklerken kızı ölüyor. O sabır beni utandırıyor. (Bakan Türk’ün kızı var mı acaba? Hiçbir hükümet üyesinin Zeynep adında bir kızı yok mu?) Zeynep galiba 45 kilo kaldı şimdi. Bugünlerde ağır kusmaları başlar, bellek boşlukları. Su bile içemeyecek birkaç gün içinde. Yaşasa bile hep hasta olacak... Yaşarsa! Fatma teyze bekliyor. Duvarın arkasında eriyen kızı, duvarın önünde "yüce devletimiz zinhar taviz vermez" kumpanyası! Fatma teyze bazen o duvarı yıkıp geçip kızını alıp götürmek istiyordur buralardan. Bu saçmalığa bir son verip... Zeynep ölüyor çünkü. Ölecek yani, besbelli. Öyle... Pisi pisine... Ama devletimiz Zeynep’e taviz vermeyecek. Caddelerde herkes "Güz gülleri" şarkısını mırıldanıp "hislenecek"! "Ölü koyunlar" Seren Serengil’in o dizide Kerem Alışık’ı öpüp öpmeyeceğine bakarken... Sevgili Zeynep, senin ölüm haberin Televole’ye çıkmadığı için kimsenin senden haberi olmayacak!

Ölüm yürek hoplatmıyor
Belli ki "duyulması" için acıları yaldızlı paketlere koymak gerekiyor artık. Fiyonklu popüler paketlere yerleştirmek gerekiyor ölümleri. Yani mesela Hülya Avşar’ın Tansu Çiller’le yapacağı röportaj yerine, mesela Fatma teyze ile konuşması gerekiyor. Fatma hanımın sesinin, yüce milletimizin kulağına uygun hale gelmesi için fonda Hülya hanımın kahkahası gerekiyor! Belli ki ölüm oruçları bu haliyle "yürek hoplatmıyor." Ya da nasıl diyorlar? "Göz doldurmuyor!" Bu sebepten ölüm orucuna promosyon mankenleri tutulması icab ediyor! Çünkü hakiki ve fiyonksuz acıları, ölü koyunların kalbi kaldırmıyor!
Şarkıcı Suavi Haydarpaşa’da anneleri gözaltına alan vazifeşinas emniyet memurunu durdurmaya çalışırken (ve elbette durduramazken) arkada sesler boğuluyor. "Çocuklarımız ölüyor" mu diyorlar, "Çocuklarımızı öldürmeyin" mi diyorlar, yoksa "Bu çocuklar bu devlet yüzünden ölüyor" mu diyorlar, öyle bir şey. Duyulmuyor; sesler gürültüye gidiyor.
Belki de, pop şarkıcılığının hemşirelikten daha önemli sayıldığı bir dünyada, ölüm çığlıklarını boğmaktansa, onları duyacak kulakları başka seslerle oyalamak, daha şirin "hüzünler" yaratıp plağı ha baba de baba döndürmek daha kolay oluyor.
Fatma teyzenin sesi mi dediniz? Yo hayır. Ben bir şey duymadım. Size öyle geldi herhalde. Bakın bakın! "Güz Gülleri" ne güzel çalıyor!

1. ses:
F Tipi mânisi
"Kapalı kapı havalandırmaya koşamaz
Moderin diye Türkiye’yi kandırman
Merhamete gelin çocukları öldürmen
Yetişin analar babalar yavrular ölüyor"
(Ümraniye Cezaevinde ölüm orucunda ölmek üzere olan Zeynep’in annesi Fatma Arıkan’ın mektubundan.)

2. ses:
Güz gülleri vak’ası!
"Güz gülleri gibiyim
Hiç bahar yaşamadım
Ya sevmeyi bilmedim
Ya sevince geç kaldım"
(Cumartesi Anneleri eylemi sırasında gözaltına alınan anneler otobüslere bindirilirken İstiklal Caddesi’ndeki müzik dükkanlarında çığırtılan "Güz gülleri" şarkısından)

3. ses:
"Onlar anne!"
"Yanlış yapıyorsunuz memur bey. Onlar anne!" Suavi’nin itiş kakış içinde boğulan sesi. İstanbul’dan, Bakan Hikmet Sami Türk’le ölüm orucundakiler için görüşmeye giden sanatçılara mektup vermeye çalışan ve çocukları ölüm orucunda olan yaşlı anneler, polis tarafından yaka paça gözaltına alınırken, Suavi’nin o itiş kakışta boğulan sesi.

4. ses:
"Konuşuyorum!"
"Pop şarkıcılığının hemşirelikten daha önemli bir iş sayıldığı bir dünyada üzerime düşeni yapıp, konuşuyorum."
U2 grubunun solisti Bono’nun Afrika ülkelerinin zengin ülkelere olan borçlarının silinmesi için Dünya Bankası Başkanı ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklama.




CUMARTESİ


























Yazarlar