Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye meydan okudu:Hadi güle güle

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’ye tepkisini “Bunun adı Türkiye’ye operasyon çekmektir” sözleriyle sürdürerek, “Türk milleti kendisine tokat atana öteki yüzünü dönecek bir halk değildir. Biz gördüğümüz dostluklar karşısında ne kadar kadirşinas isek, maruz kaldığımız düşmanlıkların cevabını misliyle verecek kadar da şedit bir ülkeyiz. 81 milyonluk bir ülkeyle stratejik ortaklığını, yarım asrı geçen müttefikliğini terör örgütleri ile ilişkileri uğruna feda edene sadece hadi güle güle deriz” diye konuştu.

Erdoğan, Karadeniz turunun son gününde Rize’den helikopterle Trabzon’a geçti. Zorlu Otel’de düzenlenen Ak Parti Trabzon İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantısına katılan Erdoğan, konuşmasına, “Buralar bize artık küçük geliyor. Hele hele Trabzon’a çok küçük geliyor. Ya bu toplantıyı niye kapalı spor salonunda yapmadınız?” diyerek başladı. Erdoğan, özetle şu mesajları verdi:

PARLAMENTODA HİÇ İYİ DEĞİL: 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçiminde şahsıma verdiğiniz yüzde 69.4 oranında destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Sizlerin desteği yanımızda olduğu müddetçe Allah’ın hem sandıkta hem sahada önümüzde kimse duramaz. Ben inanıyorum. Yüzde 69’u kabul etmiyorsunuz. Daha fazla olması lazım. Trabzon’a da yakışan bu. Ama parlamentoda maalesef hiç iyi değil. Maalesef orada 55.1 aldık. Daha ileri olması lazım. Niye? Trabzon’un mayasında bu var. Ben buna inanıyorum.

OYUNUNUZU GÖRDÜK: Milletimizin iradesini sandıkta yönlendiremeyenler her dönemde farklı araçlarla üzerimize geldiler. Provokasyonla, darbeyle yapamadıklarını şimdi para ile gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Buna açık ifadeyle ekonomik savaş derler. Ülkemizde döviz kurunun 15 Temmuz öncesi bulunduğu 2,8 lira seviyesinden bugün 6 lirayı geçmesinin ne ekonomik ne de mantıklı izahı vardır. Türkiye bundan 20 yıl önce Asya ülkelerinde yaşandığı gibi bir finans kriziyle mi karşı karşıya? Hayır. Bundan 10 yıl önce Amerika ve İngiltere’de olduğu gibi bir mortgage kriziyle mi karşı karşıya? Hayır. Türkiye Yunanistan’ın 6, 7 yıl önce ilan ettiği gibi resmi bir iflas mı yaşadı? Hayır. Ama buna rağmen kredi kuruluşları bak onu yine yükseltiyorlar. Niye? Dedim ya. Ekonomik savaş. Siyasi kararlar üretimde, ihracatta, turizm ve ticarette bir daralma mı söz konusu? Hayır. Peki öyleyse kopan bunca fırtınanın sebebi nedir? Ekonomik hiçbir sebebi yok. Peki bu işin bir adı var mıdır? Evet, vardır. Bunun adı Türkiye’ye operasyon çekmektir. Operasyonun amacı da ülkemiz ekonomisinin savunma mekanizmalarını etkisiz hale getirerek Türkiye’yi finanstan başlayıp siyasete kadar varan tüm alanlarda teslim almaktır. Türkiye’ye ve Türk milletine diz çöktürmektir. İşte buradan Trabzon’dan ilan ediyorum. Oyununuzu gördük ve meydan okuyoruz.

TESLİM OLMAYACAĞIZ: Şunu bilmelerini istiyorum. Teslim olmayacağız. Üretmeye devam edeceğiz. İhracatımızı artırmaya devam edeceğiz. İstihdamımızı genişletmeye devam edeceğiz. Fabrikalarımızın çarklarını işletmeye devam edeceğiz. Rekor büyüme oranlarıyla hedeflerimize yürümeye devam edeceğiz. Siz dolarla üzerimize gelirseniz biz de başka yollarla işlerimizi yürütmenin çarelerini arayacağız.

HADİ GÜLE GÜLE DERİZ: Bu konuda çok önemli mesafeler kat ettik. Türk milleti kendisine tokat atana öteki yüzünü dönecek bir halk değildir. Biz gördüğümüz dostluklar karşısında ne kadar kadirşinas isek, maruz kaldığımız düşmanlıkların cevabını misliyle verecek kadar da şedit bir ülkeyiz. 81 milyonluk bir ülkeyle stratejik ortaklığını, yarım asrı geçen müttefikliğini terör örgütleri ile ilişkileri uğruna feda edene sadece hadi güle güle deriz. İşte bakıyoruz. Ya ben stratejik ortağınım. Seninle Afganistan’da beraberiz. Somali’de beraber olduk. Bosna’da beraber olduk. Şu anda Kabil’de havalimanını biz koruduk. Böyle müşterek bir stratejik ortağına kalkıp da PYD, YPG gibi terör örgütlerini sahiplenerek bir kenara nasıl koyarsın? 5 bin tır silahı Kuzey Suriye’ye taşıyorsun. 2 bin kargo uçağı silah yüklü mühimmat yüklü Kuzey Suriye’ye getiriyorsun ve terör örgütlerine teslim ediyorsun, bunları bize karşı kullandırtıyorsun. Bu da yetmiyor kalkıp terör örgütleriyle bir ilişkisi olan bir papaz için 81 milyonluk Türkiye’yi feda etmeye kalkıyorsun. Kusura bakma. Gereği ne ise bir hukuk devleti olarak biz onu yaparız. Kalkıp da talimatla Türkiye’ye boyun eğdiremezsiniz.

Suriye’de yeni bir operasyon sinyali

Terör örgütleriyle sınırlarımız içinde ve dışında kesintisiz bir mücadele yürütüyoruz. Her hafta ortalama 50 teröristi etkisiz hale getiriyoruz. Suriye’de Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı ile güvenli hale getirdiğimiz bölgelere yenilerini eklemenin hazırlıklarında son aşamaya geldik. İnşallah yakında yeni yerleri de özgürleştirmiş ve güvenli hale getirmiş olacağız. Şu ana kadar ülkemizden güvenli hale getirdiğimiz yerlere dönenlerin sayısı çeyrek milyonu buldu. Menbiç’i bölgenin asli halkıyla birlikte yeniden yapılandırmaya yönelik çalışmalarımız devam ediyor. İdlib’de diğer bölgelerdeki benzer bir felaketin yaşanmaması için hem diplomatik hem askeri çalışmalarımıza hız verdik. Irak’ta Kandil’i terör yuvası olmaktan çıkarmaya yönelik adımları atıyoruz. Gerekirse Sincar’ı da bu kapsama alacağız.

ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİ ANCAK CANLA OLABİLİR: İktidara geldiğimizde savunma sanayinin yüzde 25’ini biz ne yazık ki yerli üretiyorduk ama şimdi yüzde 60’ını yerli üretiyoruz. Ya bir insansız hava aracı alacağız, Amerikalı dostlara söylüyoruz. Diyorlar ki kongreden izin çıkmadı. Bir silahlı insansız hava aracı alacağız, kongreden izin çıkmadı. Kötü komşu evet ev sahibi yaparmış. Ve bizi silah sahibi yaptı. Şimdi İHA’da üretiyoruz, silahlı insansız hava aracını da biz üretiyoruz. İnşallah şimdi tanklarımızı da üreteceğiz. Kendimize dünyanın en iyileri ile yarışan bir savunma sanayi kurduk, kuruyoruz. Bugün de bizi dolarla sınayanlara yarın alternatif finans araçlarıyla cevabımızı vereceğiz. Birilerinin güya Türkiye’yi ekonomik açıdan düzlüğe çıkarmak için eski dönemin araçlarını yeniden tedavüle sokmaya çalıştıklarını görüyoruz. IMF ile anlaşın diyenlerin aslında ülkenizin siyasi bağımsızlığından vazgeçin demek istedikleri gayet iyi biliyoruz. Hiç kimse boşuna hevese kapılmasın. Bu millet ayaklarına yeniden prangalar vurulmasına, boynuna yeniden zincir takılmasına izin vermeyecektir. Özgürlüğün bedeli ancak canla olabilir.

‘Hukuk diliyle konuşmaya devam’

Ve biz bugüne kadar her şeyi hukuk içinde götürelim istedik ama gördük ki hukuk dilinden anlamıyorsun. Başka bir dilden anlıyorsunuz. Biz o dilleri de konuşmasını biliriz. Eğer hukuk diline varsanız biz varız ama hukuk diliyle yoksanız kusura bakmayın biz hukuk diliyle konuşmaya devam edeceğiz. Tüm dünyaya ticaret savaşı açan, buna ülkemizi de dahil edene cevabımızı yeni pazarlara, yeni işbirliklerine, yeni ittifaklara yönelerek verilir. Şurada hale bak. Demir çelikte vergileri artırıyor, vergi koyuyor vs. Ya biz Ticaret Örgütü’nün bir üyesiyiz. Dünya Ticaret Örgütü’nün kuralları içinde böyle bir şey yok. Ben yaptım oldu mantığıyla böyle bir şey olamaz. E nitekim şu anda Amerika’da her yer kaynıyor. Ne diyorlar yapılan iş yanlış. E doğru tabi. Şimdi bizde uluslararası ticaret hukuku neyi söylüyorsa onu söyleyerek yolumuza devam edeceğiz. Uluslararası gümrükte hukuk ne ise onu söylemeye devam edeceğiz. Biz kalkıp da ben yaptım oldu mantığıyla hareket etmeyeceğiz. Türkiye’yi sadece Edirne’den Kars’a dar bir coğrafyadan ibaret sananlar yarın attıkları her adımda bunun böyle olmadığını göreceklerdir.

NAZIM’IN ŞİİRİNİ OKUDU: (Nazım Hikmet’in Davet şiirini okuyarak) Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim. İyisiyle, kötüsüyle, sefasıyla, cefasıyla, sevgisiyle kavgasıyla velhasıl her şeyiyle bu memleket bizim. Kendi vatandaşlarımız ve umudunu Türkiye’ye bağlamış yüzlerce milyon kardeşimiz için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

AMELİYATA İZİN VERMEYECEĞİZ: Hiç kimsenin memleketimiz üzerinde ne siyasi ne askeri ne ekonomik ameliyata girişmesine izin vermeyeceğiz. Emin olun, bu defa da başaracağız.

BİRİLERİ KAÇIRIRKEN ONLAR SİZE DOLAR GETİRİYOR: Şimdi meydanda turistleri gördüm. Siz zaten onlara misafirperverliğinizi daha da artırarak devam edin. Çünkü onlar size birileri dolar kaçırırken, onlar da size dolar getiriyor. Birileri kapıları kapatır, mevlam başka kapılar açar. (Vur vur inlesin Amerika dinlesin sloganları üzerine) Kulakları vardır duymazlar. Dilleri vardır hakkı konuşamazlar. Kalpleri mühürlüdür. Bunu bileceğiz.

‘Mesele döviz kuru ve yargılanan papaz değil’

Meselenin döviz kuru olduğunu, yargılanan papaz olduğunu ve alüminyum vergisi olduğunu düşünenler varsa bir an önce silkinip kendilerine gelsinler. Zaten burada Kılıçdaroğlu gibi düşünenler yok. Ben bunu biliyorum. Çünkü yerli ve milli düşünmek mantığı bu zatta yok. Ama sayın Akif Bey olumlu bir yaklaşım ortaya koydu. Ona teşekkür ediyorum. Ama genel başkanı bunu koyamadı. O ne yerlidir, ne millidir. Sayın Bahçeli’ye teşekkür ediyorum. Hem yerlidir, hem millidir.

SİYASİ SİNSİ OYUN: Baktılar ki sahada bizimle başa çıkamıyorlar her zamanki gibi yine bel altı işlere yöneldiler. Zaten bizim siyasette de, diplomaside de işte son örnekte olduğu gibi ekonomide de en büyük üzüntümüz karşımızda şöyle delikanlıca mücadelede eden rakipler bulamamış olmamızdır. Bir kez daha siyasi ve sinsi bir oyunla karşı karşıyayız. Allah’ın izniyle bunun da üstesinden geleceğiz.

SAKALIMIZI TIRAŞ EDİYORLAR: Yeter ki bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Bunu başardığımızda gerisi kolay. Para dediğiniz bugün yoktur, yarın bulursunuz. Yatırım dediğiniz iki gün gecikir, üçüncü gün daha hızlı bir şekilde yaparak telafi edersiniz. Onlar şu anda bizim sakalımızı tıraş ediyorlar. Bilmiyorlar ki yarın çok daha gür çıkacak. Ama inancınızı, imanınızı, kardeşliğinizi kaybettiğinizde diğerlerinin hiçbir önemi kalmaz.

YASTIK ALTI ÇAĞRISINI YİNELEDİ: Yastık altı dövizi olanlar, dolar, avro, altını, lütfen bunları bankalarda TL’ye çevirsinler. Ki bunlara istiklal ve istikbal mücadelemizi verelim. Buna var mıyız? Trabzonlunun yastık alında bir şeyleri olabilir. Maruz kaldığımız bu ekonomik saldırı karşısında birliğini, beraberliğini daha da arttırarak koruyor olması en büyük gücümüzdür.

Rize’de beş yıldızlı otel açtı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Rize şehir merkezinde bulunan Ramada Oteli’nin açılışını yaptı. Açılışta konuşan Erdoğan, “Rize Ramada Otelimizin gerek sahiplerine gerek Rize’mize gerek tüm milletimize hayırlı hizmetlere vesile olmasını Allah’tan temenni ediyorum. Bol, bereketli kazançlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi. Erdoğan, dua edilmesinin ardından otelin açılış kurdelesini kesti. Erdoğan, otel önünde kendisine “Tayyip Dede” diye seslenen çocuklarla yakından ilgilendi. Açılışa İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Ak Parti Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak da katıldı.