Siyaset DTP’ye kilit 37 kişiye yasak

DTP’ye kilit 37 kişiye yasak

12.12.2009 - 01:27 | Son Güncellenme:

DTP hakkındaki kapatma davasını görüşen Anayasa Mahkemesi oybirliğiyle kapatma kararı aldı. Genel Başkan Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’un milletvekilliklerinin düşürülmesine karar veren mahkeme toplam 37 kişiye siyaset yasağı getirdi

DTP’ye kilit  37 kişiye yasak

Anayasa Mahkemesi, 1993’ten bu yana HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP gibi aynı siyasi çizgideki partilerin kapatılması sonrası demokratik açılım çerçevesinde farklı karar verebileceği yönünde tahmin yapanları yanılttı ve tarihsel çizgisini değiştirmedi. Mahkeme, 11 üyenin oybirliğiyle DTP’nin temelli kapatılmasına karar verdi. Kapatma kararına DTP’nin terör örgütü PKK ile bağlantılarını gerekçe gösteren mahkeme, partinin kurulduğu dönemde eşbaşkan olarak görev yapan Genel Başkan Ahmet Türk ile Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un da aralarında bulunduğu 4’ü belediye başkanı 37 isme 5 yıl süreyle siyaset yasağı koydu. Yüksek Mahkeme ayrıca, Türk ve Tuğluk’un milletvekilliğinin düşürülmesine de hükmetti.
Demokratik açılım sürecinin bitip bitmediği, terörist Abdullah Öcalan’ın yeni odasının dar olduğu iddiasıyla yapılan sokak eylemleri ve Tokat Reşadiye’de gerçekleştirilen terör saldırısı gölgesinde salı günü başlayan DTP davası müzakereleri dün 17.00’de sonuçlandı. Kararı 18.15’te açıklayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, 16 Kasım 2007’de açılan dava sonunda, DTP’nin “eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin anlaşıldığını”, 11 üyenin oybirliğiyle kapatılmasına karar verildiğini bildirdi.

37 isme yasak
Kılıç, beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan Türk ve Tuğluk’un yanı sıra Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak, Batman Belediye Başkanı Necdet Atalay ve Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak’ın da bulunduğu 37 DTP’liye oybirliğiyle ve 5 yıl siyaset yasağı konulduğunu bildirdi. Böylece, iddianamede haklarında yasak istenen 8’i milletvekili 219 kişiden 2’si milletvekili 37 kişiye yasak gelmiş oldu.
Kılıç, partinin mallarının Hazine’ye devredilmesine, Türk ve Tuğluk’un milletvekilliklerinin düşürülmesine karar verildiğini açıkladı. 4 belediye başkanı ise, İçişleri Bakanlığı aksi yönde karar vermediği sürece “bağımsız” görev yapabilecek.

Terör vurgusu
Kılıç, kararı açıkladıktan sonra yapılacak eleştirileri şimdiden gördüğünü belirterek şöyle konuştu:
“Karardan önce de eleştiriler oldu. Demokrasi ve insan hakları alanında bir süreç başlamışken davanın gündeme alınmasıyla sürecin sabote edildiği, kapatma kararının siyasi darbe olacağı, zamanlamasının çok düşündürücü olduğu ifade edildi. Bunları haksız ve acımasız olarak değerlendiriyoruz. Dava 2 yıl önce açıldı. 141 delile ilişkin ciddi eksikler tamamlandı. Gündemi tespit ederken, demokratikleşme süreciyle ilgili herhangi bir öngörümüz ya da tasarrufumuz asla olmadı.”
Mahkemenin, özgürlüklerin sınırlarını belirlediğini ifade eden Kılıç “Bir parti, terör, şiddet, baskı içeren eylem ve söylemleri kullanma hakkına sahip değildir. Bu eylem ve söylemlerle, barışçıl söylem ve önerilerini birbirinden ayırmak zorundadır” diye konuştu.

Batasuna kararı
Kılıç, AİHM’nin de kararlarında bu konu üzerinde önemli ölçütler yarattığını belirterek “Partinin terör ve şiddete yakınlığı meşru göstermeye çalışması, propagandası, övülmesi, ona yardım ve yataklık yapılması, açık ve gizli onay, destek verilmesi AİHS’ye asla uygun görülmemiştir” dedi. AİHM’nin Batasuna kararının, kendi kararlarında etkili olduğunu da vurgulayan Kılıç, dava süreci sırasında Batasuna kararına dikkati çeken Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’i örtülü biçimde eleştirerek “Sözler talihsizlik. Yapılmaması gereken açıklamalar yapılmıştır” diye konuştu.
AİHM kriterlerinin daha önce kapatılması istemi reddedilen HAK-PAR kararında kullanıldığını anımsatan Kılıç, böylece, Kürtler’le ilgili federasyon dahil önerilerde bulunmanın değil, şiddet ve terör örgütü bağının kapatma nedeni sayıldığını vurguladı. Hukukun yükünü mahkemelerin, siyasetin yükünü de siyasetçilerin çekmesi gerektiğini belirten Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü:
“ Anayasal ya da yasal değişiklikleri yapmaları için her fırsatta çağrıda bulunduk. Ancak çağrıları siyasilerimize duyuramadık. Çağrının içeriği, terör ve şiddete izin verilmesine yönelik düzenleme yapılması yönünde değildir. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde terör ve şiddete bulaşmış bir siyasi partiye ne ifade özgürlüğü ne de örgütlenme özgürlüğü düzeyinde bir hak verilmemektedir.”

Diyalog kurun
Çözümün parlamentoda olduğunu vurgulayan Kılıç, “Siyasi aktörlere çağrı yapmak istiyorum. Öfke ve siyasi gelecek endişelerinden arınarak diyalog kurulmalıdır. Anayasal ve yasal değişiklikler bir an önce hayata geçirilmelidir” dedi.

Yazarlar