Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aslan yaralanmışsa, kan kokusu alan çakallar üşüşür.
15 Temmuz darbe kalkışımı Türkiye’yi gerçekten yaraladı.
Subaylarının ve özellikle denizcilerin, havacıların -neredeyse- 3’te 1’i ya tutuklandı ya ihraç edildi.
“Savaş jetlerinin yeterli sayıda pilotunun olmadığı” yolunda gazete başlıklarını sadece biz okumuyoruz.
Elbette tercüme edilerek Yunan Genelkurmay Başkanı’nın, Dışişleri Bakanı’nın da masalarına konmuştur.
..................
Bu “Silahlı Kuvvetler’de arınma sürecinde” Yunanistan Ege’deki “kayalıklar” denilerek anlaşmaların dışında bırakılmış adacıkları sessiz sedasız sahiplendi.
Bir kısmı üzerine “helikopter pisti” bile inşa edildiği “sır” değil.
Genelkurmay Başkanı Org. Akar’ın beraberinde kuvvet komutanlarıyla Kardak Kayalıkları etrafında çekilmiş fotoğrafları Yunanistan’a mesajdı.
Yunanistan’ın da hiç zaman kaybetmeden Milli Savunma Bakanı’nın Kardak ve diğer kayalıklar üzerinde helikopter uçuşlarıyla gövde gösterisi ise o fotoğraflara cevaptır.
Bu arada, bir Türk savaş jetiyle Yunan savaş jetlerinin Ege semalarında “it dalaşına” kalkışması dikkat çekici.
Böyle zamanlarda gazeteci milletinin attığı manşetleri hatırlayalım:
“Ege’de sular ısınıyor...”
Yunanistan’ın değişmeyen stratejisi Ege’de sadece adalara sahip olmakla yetinmeyip, burnumuzun dibindeki kayalıklara da sahip çıkmaktır.
Ege’yi bir “Yunan gölü” haline getirip, Türkiye için Akdeniz’e çıkışı engellemektir.
Yunanistan -ne yazık ki- ancak “serti” görünce yelkenleri indirir.
Org. Hulusi Akar Paşa’nın Kardak sularında “bayrak göstermesi, komutanlarla fotoğrafları” anlaşılan yeteri kadar “caydırıcı” olmamış.
...................
Yakın geçmişte birkaç kayalıktan ibaret “Kardak krizi” patlamıştı.
Yunanistan, nispeten daha büyük olan kayalığa “Yunan bayrağı” dikmişti. Etrafında Yunan hücum botları nöbet turları atıyordu.
Milli Güvenlik Kurulu toplandı.
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller “O bayrak inecek, o gemiler gidecek” diye diretiyordu.
“Ege suları -bir kez daha- ısınmıştı (!)”
Sıcak savaş olasılığı konuşulmaktaydı.
Dışişleri Müsteşarı değerli diplomat Ünal Batu bir “akılcı formül” önerdi.
“SAT komandoları gece karanlığında kamufle edilmiş botlarla Kardak’a yaklaşırlar, deniz dibinden yüzerek, Yunanlıların el koydukları kayalığın yanındaki kayalığa çıkarak Türk bayrağı dikerler.”
Böylece çatışma olmadan/ iki NATO üyesi birbirine girmeden Türkiye’nin de Kardak’taki varlığı dayatılmış olacaktı.
Formülü dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Deniz Baykal da benimsedi.
Gözler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya’ya çevrilmişti.
O da “bu fikre yakın olduğunu” söyledi.
Sonuç...
Bodrum Gümüşlük’ten botlarla açılan SAT komandoları görevi başarıyla tamamladı.
Gün ışıdığında diğer kayalıkta Türk bayrağı dalgalanıyordu.
.....................
Yunan hücum botları, Kardak Kayalığı’ndaki bayrağı bekleyen Yunan denizcilerini alarak ayrıldı. Kriz atlatılmıştı.
Ege suları yeniden “serindi(!)” artık.
....................
Yunanistan için “Sertlikten anlar” derken işte böyle “ölçülü sonuçları iyi hesaplanmış, zekâ pırıltılarıyla oluşmuş sert tavırlardan” söz ediyorum.
“Orantısız” güç gösterileri yerine “akılcı ve dünya kamuoyunda da haklı görülebilecek” ön güç gösterisidir bunlar.
Dışişleri Bakanlığı Türkiye’nin köklü, en iyi ve donanımlı kurumlarından biridir.
Değerli diplomatlara sahiptir.
Efsane Dışişleri Bakanı merhum İhsan Sabri Çağlayangil’in “meseleleri, mesele olmadan çözmek” için sadece Ege’de değil, Kıbrıs’a veda -yakın- tehlikesine, Türkiye’nin güneyini PYD ile kapatmak ve PYD’yi ağır silahlarla donatmak tuzaklarına karşı da “Kardak krizindeki gibi zekâ pırıltıları yansıtan yaratıcı formüllere” ihtiyaç var.