14.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Evlerde, işyerlerinde ülke meseleleri sıkça dile getiriliyor ama bu tavır örgütlü bir hal almaya başladıÇında ise geri adım atılıyor. Örgütlü derken sivil toplum örgütlerini kastediyorum.Belki insanlar çekiniyor, konuşmaların başka tarafa çekileceÇinden endişe ediyorlar.Net mesajlar vermenin uzun vadede kendilerine zarar vereceÇini düşünüyorlar. Rengini belli etmenin faturasının aÇır olacaÇını hesap ediyorlar.Düşündüklerini ifade etmenin genel gidişata çomak sokmak olarak algılanacaÇından korkuyorlar.Hepsi doÇru olabilir.Peki...O zaman aydın olmak, fikir önderi olmak sorgulanan kavramlar haline gelmez mi?Aydın olmak biraz cesaret ister..Ülkenin geldiÇi kritik süreçlerde yol göstermek, gerektiÇinde uyarmak, belki de Don Kişot'luk yapmak gerekmez mi?Siyasi iktidarlar her zaman "pembe tablo" gösterirler.İşler kötüye gitse bile yaptıklarını savunurlar; bugüne kadar yanlış yaptıklarını dile getiren bir tek hükümet olmamıştır.* * *Oysa sivil toplum örgütlerinin çok daha güçlü, çok daha etkin olması gereken bir dönemden geçiyoruz.CumhurbaşkanlıÇı, öyle sıradan bir makam deÇil.Türkiye'nin en önemli koltuÇu ve bugünkü yetkileriyle yarı Başkanlık sistemiyle yönetilen Fransa'daki devlet başkanıyla hemen hemen benzer yetkilere sahiptir.Yani...Kimilerinin "CumhurbaşkanlıÇı sembolik bir makamdır..." söylemi kesinlikle doÇru deÇildir.Türkiye'de Cumhurbaşkanı fazlasıyla güçlüdür.Başbakanlık daha aktif gibi gözükse de Cumhurbaşkanı'nın onay vermediÇi hiçbir şeyin hayata geçmesi mümkün deÇildir.İşte bu kritik süreçte bile sivil toplumdan çıkan ses son derece cılızdır.Eminim, Türkiye'nin dört bir yanındaki dernekler, odalar, meslek örgütleri aylardır bu konuyu tartışıyor.Herkesin yaptıÇı gibi "papatya falı" bakıyorlar.Ama kamuoyuna yapılan açıklamaların hemen hiçbirinde tatmin edici, açık, net mesajlar bulamıyorum. * * *"Orta yolcu" olmak "uzlaşmacı olmak" deÇildir.Türk siyasal kültüründe ve düşünce tarzında uzlaşmak ne yazık ki teslim olmak veya boyun eÇmek gibi algılanmaktadır.Söylemek istediklerimizi "satır aralarında geçirelim, aman ilgililerin tepkisini çekmeyelim" anlayışı giderek oturmaktadır.Türkiye'deki "sessiz çoÇunluk" ne zaman sesini yükseltecek merak ediyorum.Ne zaman cesurca, hesap-kitap yapmadan ve ülke menfaatlerini, kişisel menfaatlerin önüne koyarak açıklamalar yapılacak?Tekrar ediyorum; "orta yolcu" olmakla "uzlaşmacı" olmak arasında fark vardır.Artık bu farkı ortaya koymanın tam zamanıdır. dsipahi@milliyet.com.tr Türkiye'nin okumuş, entelektüel, aydın kesimi son dönemde açık açık konuşmaktansa, kapalı kapılar ardında tartışmayı tercih ediyor.