Ege Evliya Çelebi ile mülâkat...

Evliya Çelebi ile mülâkat...

04.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Evliya Çelebi ile mülâkat...

- Eski kayıt ve kitaplarda devlet ricali ve memurları arasında "Şehremini" ismi geçmekle beraber, İstanbul'un fethinden önce Pay-i taht olan Bursa ve Edirne'de "Şehremini" sıfatıyla bir memur istihdam edildiğine dair malûmata hiç tesadüf etmedim. Büyük kentlerimizden birinin resmi web sitesinde, aynen şöyle deniyor: "Özellikle 19. Yüzyıl'da, bugün 'belediye hizmetleri' dediğimiz hizmetler lâyıkıyla yerine getirilmiyordu..." Siz bu işin öncesini sonrasını en iyi bilenlerdensiniz. Seyahatnâmenizin zaman kavramını ortadan kaldırdığını biliyoruz. Geçmişle gelecek, şimdiki zamanla geçmiş iç içe kaleme alınmış. Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, gezdiğiniz yerlerde vaziyet nasıldı? - Tercümesi aslında basit evlâdım... Şehreminlerinin esas görevlerinden biri sarayda ve şehrin diğer yerlerinde hükümete ait inşaat ve tamiratın malzeme ve sairesini tedarik ederek bedelini ve çalışanların ücretlerini tesviye ve hesaplarını tutmaktı. Bu da gösterir ki, "Şimdiki belediye başkanı ve belediye sözcükleri ile o zamanki şehremini ve şehremaneti tabiri arasında, uzak bir mâna benzerliğinden başka münasebet kalmamıştır." Malûm rüya üzerine 1635'te, önce İstanbul'u dolaşmaya, gördüklerinizi, duyduklarınızı yazmaya başladınız. Günlük konuşma diline yakın, akıcı, sürükleyici, yer yer eğlenceli ve alaycı bir üslûp kullandınız. "Şehremini" kimdir? "Şehremaneti" ne demektir ? - Pekâlâ mümkündür... Şehremini, yalnız pay-ı tahtta değil, vilayetlerde, önemli şehir merkezlerinde de vardı. Meselâ, o zaman Osmanlı hakimiyetinde bulunan Budapeşte'nin amir ve hakimleri arasında bir şehremini vardı. Seyahatnâmede yazdım: Bugün harap olmuş Bağdat'ta bile, "Kırkbirinci hakim şehreminidir ki, askeri yoktur. Amma şehrin cümle umuru bundan sorulur..." Bu açıklamadan, şimdiki belediyelere bir şehri emanet etmenin büyük bir gaflet ve hattâ belediye başkanlarımızı da şehrin en emin kişisi sanmanın bir saflık olacağı sonucunu çıkartabilir miyiz? Taşra vilâyetleri için neler söyleyebilirsiniz? - Ne diyorsun? Biz ne afetler, ne seller gördük. Ama iptidai devirlerden bahsediyoruz. Düşün, daha dalgıç pompa bile icat edilmemiş. İtimada gelince... Meselâ Saraybosna için şöyle bir derkenar mevcut: "Şehremini ile şehir kethüdasının cümle esnaf ve tüccar ve a'yan ve eşrafa sözü geçer. Mahsuldar-ı emanetdir. Her şey bu şehreminlerinin eliyle olur. Miri meremmatı ve binaları bunun eliyle tamir olunur."- Yani söylediklerinizden, 19. Yüzyıl'dan bu yana, şehirlerin ve şehirlinin kaderinde bir değişiklik yok sonucunu mu çıkartmalıyız? O zamanlar da böyle şiddetli yağmurlar yağar mıydı? Her sene ama her sene aynı yerleri su basar mıydı? Şehremini ve Şehremaneti, emanetine böyle göz göre hıyanet eder miydi? Sözüne güvenilir miydi? Kimse ciddiye alır mıydı? Kimse hesap sorar mıydı? Kimseye hesap verir miydi? ege@milliyet.com.tr En azından, şehrinizi birilerine emanet ederken "ehil midir ?" diye sormanızı tavsiye ederim.