Ege Kim bu spiker?

Kim bu spiker?

19.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Kim bu spiker

Söyleyelim; Sayıl Dinçsoy. Hem fizik hem de elektronik yüksek mühendisi sıfatıyla ve özellikle de yüksek teknoloji içeren ürünleriyle İzmir iş dünyasında özel bir yere sahip olan Dinçsoy'un, 7 yıl süreyle TRT'de prodüktör ve spiker olarak çalıştığını fazla bilen yoktur sanırım. ODTÜ'de asistan iken macera olsun diye girdiği TRT sınavlarında 6 bin kişi içinde ilk 500'e, sonra da ilk 150'ye girmeyi başaran Dinçsoy; Suat Taşer ve Turgut Özakman gibi hocalardan ders alıp Adalet Ağaoğlu'nun mülakatını da atlattıktan sonra göreve başlamış. Hem de şef olarak...O tarihte çok gözden olan "Mikrofonda Tiyatro"nun prodüksiyonunu o yapmış. Ardından da "Arkası Yarın" programının... Ankara Radyosu'ndaki çalışmaları sırasında televizyona geçiş yapan Sayıl Bey, Osman Kibar zamanında İzmir Televizyonu'nu kuran ilk grubun başında bulunmuş. Hatta açış konuşmasını yapmış. Fuar'daki stüdyonun projelendirilmesinde de yine onun emeği varmış.3. şahıslara, özellikle de Dinçsoy'la röportaj yapacak gazeteci arkadaşlara duyurulur. Fotoğraftaki genç, TRT'nin ilk televizyon spikerlerinden birisi... Konunun bizi ilgilendiren boyutu ise bu gencin, İzmir'in renkli sanayicilerinden biri olması... Dikkatlice bakın bakalım tanıyabilecek misiniz? İzmirli işadamı Uğur Yüce'nin Avrupa Teknoloji Geliştirme Birliği Başkanlığı'na seçilmesi, nedendir bilinmez, medyamızda fazla yankı bulmadı. Oysa Yüce'nin yaptığı çok önemli bir işti ve uluslarararası arenada dönen ayak oyunlarına rağmen Türkiye'nin temsilcisi olarak kazanmayı bilmişti. Gönül isterdi ki, hiç olmazsa İzmir basını bu başarıyı sahiplensin.Neyse... Biz gelelim, asıl işimize... Yani bu seçimin perde arkasına. Yüce'nin Türkiye tarafından resmen aday gösterilmesiyle, başkan adaylarının sayısı üçe çıkmış. Diğer adaylar Macar ve İrlandalı imiş. Macar aday, Yüce'ye sürpriz bir işbirliği teklifinde bulunmuş. Ancak bu teklif kabul görmemiş. Seçimden hemen üç gün önce Macar adayın çekildiği söylentileri dolaşmaya başlamış. Türk delegasyonu, bu çekilmenin İrlandalı aday lehine olabileceği kaygısına kapılmış. Ancak daha sonra, Macar adayın Yüce'yi desteklediği ortaya çıkmış.Bu gelişme Uğur Yüce'nin şansını artırırken, Türkiye'nin başkanlığına ısrarla karşı çıkan Hollanda, seçimin iki turlu olmasını önermiş. Önce eğilim yoklaması yapılmasını, buradan çıkacak sonuca göre seçime gidilmesini istemiş. Bu arada tüm desteklerini İrlandalı adaya veriyorlarmış. Fakat gelin görün ki, seçimden birgün önce İrlandalı aday da çekilmiş. Hem de Uğur Yüce'yi Türk usulü yanaklarından öperek kutlamış.Adaylıkta tek kalan Yüce'nin "oybirliği" ile seçilmesi, başkanlık sürecinde elbette çok önemli bir avantaj sayılmalı.Nitekim Yüce, Avrupa Teknoloji Geliştirme Birliği Sekreteryası'nı Türkiye'ye taşıma kararını bu nedenle kolay kabul ettirmiş. Bir seçimin perde arkası Kim ne derse desin, zaman zaman yaşanan olumsuzluklara rağmen İzmir, sağlık hizmetleri konusunda Türkiye'nin örnek kentlerinden birisi. Üniversite ve devlet hastanelerinin yanı sıra özel sektörün önemli yatırımları, bu başarıda elbette önemli rol oynuyor. Ve görünen o ki, çıta daha da yükselecek. Çünkü İzmir'deki özel sağlık yatırımlarına şimdi bir yenisi daha ekleniyor. Üstelik gelen, sektörün en güçlü gruplarından birisi, daha doğrusu sağlıkta Türkiye'nin ilk markası olan Acıbadem Hastanesi.2006 yılının ilk yarısında Bursa'da bir hastane kurması beklenen grup, İzmir hastanesini ise 2007'de hizmete açacakmış. Hastane için Konak'ta yer bulunmuş bile. 20 bin metrekare kapalı alan ve 150 yatak kapasitesine sahip olması planlanan Acıbadem İzmir, umarız kentteki sağlık hizmetlerine yeni bir soluk olur. ege@milliyet.com.tr Sağlık rekabeti kızışacak