08.06.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
‘Yöneticiler ilk sırada’
“2001 yılından itibaren spor alanında mental antrenman çalışmalarımı sürdürüyorum ” diyen Afacan, “Futbol, tenis, voleybol ve basketbol branşlarında spor insanlarına verdiğim mental destek, zaman zaman jimnastik branşında da gerçekleşiyor. Bana mental antrenman kapılarını 2001-2002 sezonunda 3.Lig’de yer alan Yeni Salihlispor’un başkanı Tayyar Ünsal açmıştı” dedi. Türk sporunda en ciddi sorunun başkan ve yöneticilerin tutumu olduğunu ifade eden Ersin Afacan, “2001’de bitirdiğim yüksek lisans tezimde futbolcular “Mesleğinizde karşılaştığınız en ciddi güçlük nedir?” sorusunda % 33.3’lük bir oranla yöne ticileri ilk sırada göstermişti” dedi. Türkiyede başkan ve yöneticilerin çoğunluğunun ticaretle uğraştığını belirten yazar kulüplerin esnaf zihniyetiyle yönetildiğini ifade etti.
‘Kriz yönetimi çok önemli’
Sporda gelişmişliğin temel göstergelerinden biri, başkan ve yöneticilerin kriz çıkaran değil, krizi yöneten ve çözen kişiler olmaları gerektiğini söyleyen Afacan, “Zihinsel tetanoza yakalanmış gibi kendi saçma ilkeleriyle inatçılık yapan, dik kafalı başkan ve yöneticiler, bir kriz ortamında kendilerini neredeyse hiç sorgulamazlar. Hâlbuki başkan ve yöneticiler, takımdaki herkesin yaptıklarından sorumlu olan kişilerdir. Örneğin takım küme düşerse teknik kadro ve oyuncu performansından önce bu durumdan başkan ve yöneticiler sorumludur” şeklinde konuştu.
‘Başarı için uyum gerekli’
Sadece sporcuların değil, başkan ve yöneticilerin de bir mental antrenör eşliğinde “Başkan ve Yönetici Tutumları” konusunda mental destek alması gerektiğini söyleyen Afacan sporda krizi yenmek için önce zihinsel ataletin üstesinden gelmek gerektiğini vurguladı, “Çünkü sadece para, yıldız oyuncu transferi ve oyuncuların takım olmaları ile değil, başkan ve yöneticiler arasındaki da uyum başarı için gereklidir. Yoksa harcanan emeklere, paralara ve zamanlara yazık olur” dedi.
Ersin Afacan’ın, Mental Destek Şart isimli kitabında “Spor ve Profesyonellik” başlıklı yazısında, “Ülkemizin spor kültüründe profesyonellik en çok konuşulan ve tartışılan konulardan biridir. Ben de 2001 yılında bitirdiğim yüksek lisans tezimde bu konuyu ele almıştım. Tezimin adı “Futbolcuların Profesyonellik Anlayışları Üzerine Sosyolojik Bir Çözümleme (Manisa Örneği)” idi. Bu çalışmamda; Manisa ilinde yer alan beş kulüpteki profesyonel futbolcuların profesyonellik anlayışlarını yani profesyonelliğin gereklerini ne kadar yerine getirdiklerini incelemeye gayret etmiştim. Örneğin: ‘Profesyonel, işleri karmaşıklaştıran kişi değildir’ maddesi doğrudan başkan ve yöneticilerimizi anlatıyor. Özellikle kriz zamanlarında hatta işler yolunda giderken bile başkan ve yöneticilerin olmadık tavır ve davranışları, kulüpteki işleri karmaşık hale getirmektedir. Karmaşıklıktan doğan bu kaos durumu, haliyle spor takımını da olumsuz şekilde etkilemektedir. Başkan ve yöneticiler şunu bilmelidir ki sporcu, insan olduğu için değerlidir. Performans sergilediği için önemlidir. Düşük performans ve yenilgi sonucunda o sporcu belki önemini kaybeder ama değerini kaybetmez, kaybetmemelidir. Kriz zamanlarında sporcuya insan gibi davranmak gerekir” ifadelerini kullandı.
Mental antrenman ne zaman yapılmalı?
1994’den beri sporda psiko-sosyal alanlar üzerine okuyor ve çalışıyorum. 2001’den beri ise zihinsel performans antrenörlüğü yapıyorum. Bu süreçte en çok sorulan sorulardan biri de “Mental antrenman ne zaman yapılmalıdır?” Mental antrenman, yararlı fikirlerin sporcunun somut problemlerine uygulanarak faydalı olabilir. Maç motivasyonu, maç kaygısı, başarısızlık korkusu, maç stresi ve yedek kalma sıkıntısı gibi konularla ilgili destek çalışmaları maç günü veya maçtan bir gün önce yapılır. Çünkü bu tip sorunlar karşısında sporcu birisiyle konuşma ihtiyacı duyar. Bu sporcular için doğru insan, mental antrenördür. Sporcular, mental antrenörün vereceği tavsiyeleri ve sunduğu çeşitli bakış açılarını maç günü ve maçtan bir gün önce değerlendirir. Bu nedenle mental antrenmanlar yoğunlaştırılmış şekilde, maç günü ve maçtan bir gün önce yapılmalıdır.