Ege MÖNÜDEN

MÖNÜDEN

25.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Eğitimli diyabetik

MÖNÜDEN






Yağışlı bir hava. Turan Enginoğlu ile Buca da Eğitim Fakültesi'ne giden yoldaki Çapa Lokantası'nda buluşmak üzere sözleştik. Lokantadan içeri girdiğimde İzmir'i sular seller götürüyordu. Turan Bey ve lokantanın sahibi Ergün Gürsoy beni kapıda karşıladılar. Masamıza oturmadan önce yemeklerin sergilendiği bankoya şöyle bir göz attık. "Bugün hava yağmurlu diye çeşidi az tuttum" dedi. Ergün Bey. Normalde 50 çeşide yakın yemek hazırlıyorlarmış. Turan Hocam, ben en çok zeytinyağlılardan oluşan tabağı seviyorum deyince. Önden karışık zeytinyağlı tabağı geldi.
Sohbet ederken kimseye bir şey bırakmadan ne var ne yoksa yemişim. Gerçekten de hiç bir lokantada bu kadar çok çeşitli ve lezzetli otu, sebzeyi bir arada yememiştim. Pırasa, kereviz, börülce, karnabahar, brokoli, ıspanak, turp otu, kabak... Hele de zeytinyağlı ıspanak sapları çok ilginç ve hoş bir lezzetti. Kuralı bozduk ama "yağmurlu havada mercimek çorbasını da zeytinyağlıların üstüne içelim" dedik. "Benim yemekleri bir yiyen vazgeçemez, yanında arkadaşlarını da alır gelir. Tabaklar da hiç artık kalmaz" dedi. Ergün Bey, göçmen bir ailenin çocuğu ve Buca doğumlu. 1960 senesinde köftecilikle başlamış ve 66 yılında lokantayı açmış. Tüm ailesiyle 44 senedir hizmet veriyormuş. İyi ki erken gelmişiz yoksa artan kalabalık nedeniyle Ergün Usta'yla sohbete vaktimiz kalmayacaktı. "Yalnızca ben yaparım" dediği ısırgan otlu köftesi de bir harikaydı.


- 1953 yılında Tire'de doğdum. İmroz (Gökçeada) Öğretmen Okulu'ndan mezun olduktan sonra ilkokul öğretmeni olarak göreve başladım. Ben, resim dersinde desen çalışması yaparken, resim öğretmenim arkama geçip, "Senin nasıl bir gözün, bakış açın var öyle" dedi. İlk başta ne demek istediğini anlamadım doğrusu. Ama bana atölyenin anahtarını verdi ve "Ne zaman istersen kullanabilirsin" dedi. Ben de etüt sonrası ve hafta sonları atölye de resim çalışır hale geldim. İlk kişisel sergimi de İmroz da açtım. Mezun olduktan sonra ilk öğretmenliğe başladığım yer, Afyon'un Şuhut İlçesi'ne bağlı Karaadilli Köyü oldu Öğrencilerimin bana karşı sevgileri, gözlerindeki ışıltı beni öyle çok etkiliyordu ki, onların kara kalemle portrelerini çizmeye başladım ve ikinci sergimi açtım. Gazi Eğitim Enstitüsü Resim - İş Eğitimi Bölümü'nü kazandım. Trabzon Güzel Sanatlar Galerisi'nde 3 yıl boyunca müdürlük yaptım. Halen 9 Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resimİş Eğitimi Ana Bilim Dalı'nda Yardımcı Doçent olarak görevimi sürdürmekteyim.


- 27 sergi açtım. Şu anda yağlı boya, pastel ve sulu boya olmak üzere 3 tekniği de kullanıyorum. Türkiye'deki "sulu boyacılar" grubunu üyesiyim.


- 16 - 30 Mart Aydın Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, 8 - 21 Nisan Çetin Emeç Sanat Galerisi. (O sırada Ergün Usta bize, Kabak, patates tatlısı ve kazandibinden oluşan tabağı getiriyor. "Bu arada patates tatlısını bir ben yaparım, kazandibini de benim kadar iyi yapan az bulunur bu İzmir'de" diyor. Turan Hocam, ben almayım şeker hastasıyım deyince.)


- Benim annem de şeker hastasıydı. Annemin ölümünden sonra yavaş yavaş yeme alışkanlıklarımı düzeltmeye başladım. Yiyecek miktarlarını azalttım. Şekeri neredeyse hiç tüketmemeye başladım. 2003 Ağustos ayında her zaman rutin olarak yaptırdığım tahlillerin yanı sıra, tokluk şekerime de bakılmasını doktorumdan rica ettim. Açlık şekerim normal, tokluk şekerim ise limit üzerinde çıktı. Bunun üzerine şeker yüklemesi yapıldı ve şeker hastası olduğum tespit edildi. Doktorum diyete ve tavsiye edilenlere uymadığım sürece vücudumun uğrayacağı zararları söyledi. Ben bir diyabet hastasıydım ve bunu kabullendim. Kalan yaşamımı sağlıklı ve mutlu geçirmek istiyordum. O nedenle hastalığımı tanımak için bu konuda çıkan bir çok yayını okuyarak bilgilendim ve diyet listeme uymaya özen gösterdim ve hala da kendimi eğitmeye çalışıyorum.


- Geçen ay Ege Üniversitesi'nin halk gününde konuşmacıydım. İlk diyabet tanımı, neler yaşadığımı ve bu hastalıkla nasıl başa çıktığımı anlattım. Arkadaşlarıma, eşime, diyetisyenime, doktoruma ve eğitim sistemine olan şikayetlerimi dile getirdim. Doktorum hastalığımı, diyetisyenim yemek listemi yeterince anlatmadı. Eşim, zararlı yiyecekleri öğünlere koymama konusunda titiz davranmadı. Sağlıklı beslenme konusunda ilköğretimden itibaren dersler konulmalı. Küçük beyinler erken yaşlarda bilgi sahibi olmalı. Diyet listemi kullanmaya başlayıncaya kadar bilinçsiz ve yanlış beslenmişim. Ara öğünlerde (yemeklerden 2 saat sonra) bir meyve yemeyi, bir dilim ekmek yerine çorba içmeyi, sabahları zeytin yerine ceviz almayı, gece süt içmeyi ve limitsiz salata yemeyi çok sevdim. Diyet listemi sağlıklı beslenme listesi olarak görüyorum. Sağlıklı besleniyorum. Ama ne yazık ki(!) 50 yaşından sonra.



Isırganlı köfte: 2.5 milyon lira
Karışık zeytinyağlı tabağı: 3 milyon lira
Kurufasulye, pilav: 3 milyon lira

Bir diyabetli olarak sağlıklı beslenmeyi yaşam biçimi haline getirmeyi başarmış. Öğrencilik yıllarında başladığı koşularına, şimdi düzenli olarak yaptığı yürüyüşlerle devam ediyor.
Alkolü ortam gerektirdiğinde ölçülü olarak almayı ve diyet listesinde neyle değiştireceğini de biliyor. Sigara kullanmıyor.

Uğur Mumcu Caddesi No: 10/B Buca, İzmir
Tel: (0232) 440 50 50