10.05.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Zât-ı âlinizi, İzmir'in kültür ve sanat akşamlarına güç veren sürekli mevcudiyetiniz ile opera bale, konser ve tiyatro salonlarında tanıdım ilk defa; Siz beni tanımazdınız tabii, ama ben sizi bir sanatsever olarak hep tebessümle izlerdim. Ve hep, bu köşede samimi teşekkürlerimi yazmayı düşlerdim.***Ne var ki, ya ben geç kaldım, ya da siz büyüyü bozmak için biraz acele ettiniz. Geçen hafta ajansların geçtiği bir haber, "İzmir'in Konak İlçesi Kaymakamı Ali Muhsin Nakiboğlu, ilçedeki ilk ve orta dereceli okullardaki mezuniyet ve kep giyme törenlerini yasakladı" diye başlıyordu; yadırgadım. "Ne Türk kültüründe, ne geleneklerde, ne de resmi kurallar içinde böyle bir düzenleme var. Bu durum ailelerin de gereksiz harcama yapmasına yol açıyor" diye devam ediyordu haber. Konak Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürlüğü'nden bir yetkilinin, "Kep giyme törenlerinin kiliselerde, papaz yetiştiren okullarda başladığını hatırlattığı"na dikkat çekiliyor ve Sayın İlçe Milli Eğitim Müdürü'nün "Bu talimat doğrultusunda artık okullarda parasız dahi olsa kep giyme ve mezuniyet töreni yapılmayacak" beyanı ile son buluyordu...***Ekranda sizi izleyinceye kadar inanmak istemedim geçen haftadan beri, ayrıntılar, isimler ve içerik hakkında tatminkâr bir açıklama ve/ya tekzip bekledim. Sıradan bir geçiştirmeyle yetinildi; "Yasaklama yoktur, ilgili yazı sadece dilek ve temenniden ibarettir..." Satır aralarına sokuşturulan mesajların reddedilmediği anlaşılıyor. O halde söyleyeceklerim var!***Sayın Kaymakam, bütün mezuniyetler, perde arkasında sembolik değerler taşır. Çünkü özünde, emeğin ve başarının ödüllendirilmesi anlatılmaktadır. Kişinin önceki basamağı atladığına ve artık bir sonraki basamağa adım atmaya "mezun-izinli" olduğuna ilişkin yeni hukukun onaylandığına işaret eder. Bu anlamıyla hem eğitim metodolojisinin kilometre taşlarından biridir, hem de (ne düzeyde olursa olsun) akademik yeterliliğin şekil şartlarına ilişkin evrensel bir sevinçtir. Eğer, Türk kültüründe "Bilgi, ehliyet, alınteri ve alın açıklığı"nın takdire değer bulunmadığını, ciddiye alınmadığını, sıradan ve uyduruk heyecanlarla geçiştirildiğini düşünüyorsanız, yanıldığınızı anlamak için, sadece Ahi geleneğimizin usta-çırak ilişkilerini düzenleyen "Peştemal Kuşanma" merasimlerine bir göz atmanız yetecektir.***Bilmediğiniz diğer ayrıntılara gelince...İlçeniz hudutları içindeki okulların "hayati ve gerekli harcamaları"nı devlet mi yapıyor da, "Ailelerin gereksiz harcamaları"nı takip etmek size düştü Sayın Kaymakam? "Okulların boya-badana bütçelerini, yerine göre odun-kömür, su ve elektrik faturalarını" velilerin, "Sınıf dolapları, kitap-defter, tiyatro bileti, halk oyunları kıyafeti" gibi masraflarını ise, öğretmenlerinizin ceplerinden karşıladığını bilmiyor musunuz? Biliyorsunuz! Fantezi yasaklar, gösteriden öteye geçmez efendim. Ayrıca, özellikle ilköğretim okullarımızda, velilerin de katkılarıyla alınan kep giyme töreni kıyafetlerinin önemli bir kısmı demirbaşa kayıtlıdır ve her sene, mezun olan bütün öğrenciler bundan istifade eder. Sizi, ilk paragraftaki resminizle hatırlamak istiyordum, kısmet değilmiş. Ahi geleneğinde bir de "Pabucun dama atılması" vardır; lütfen ona da bakınız!Saygılarımın kabulü ricasıyla. ege@milliyet.com.tr Muhterem Beyefendi,