Ege ‘Siyaset tam bir karmaşa içinde’

‘Siyaset tam bir karmaşa içinde’

10.01.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

ESİAD Başkanı Sıtkı Şükürer, Yüksek İstişare Toplantısı’nda demokratik açılımı eleştirdi, “Yaşanan kimi olgular ve güç savaşları bize tereddütler yaşatıyor. Türkiye, tarihi bir süreçten geçiyor” diye konuştu

‘Siyaset tam bir karmaşa içinde’

Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (ESİAD) 25. Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı, Hilton Oteli’nde yapıldı. Yapı Kredi Bankası Murahhas Azası ve Genel Müdürü Faik Açıkalın’la Hürriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün de konuk olarak katıldığı toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Şükürer, Türkiye’de siyasetinin tam bir karmaşa içinde olduğunu, tarihi bir süreçten geçildiğini söyledi.
Şükürer, “ülkenin kurucu ideolojisine ait katı paradigmaların evrensel demokratik standartlara göre esnemek mecburiyetinde olduğunu” ancak bunun ülkenin bölünmesi, laik rejimden vazgeçilmesi anlamına gelmediğini belirtti.
Güneydoğu sorununa “ezilen ulus milliyetçiliğine” prim verecek şekilde “mağduru kollayan ağabey” şeklinde yaklaşılmaması gerektiğini kaydeden Sıtkı Şükürer, meselenin öncelikle demokrasi sorunu olarak algılanması gerektiğini ifade etti.

‘Faşist İzmir’ söylemi yakışıksız
İzmir’in hızla göç alan bir metropol olduğunu, işsizliğin yol açtığı sosyal sorunların ortaya çıktığını dile getiren ESİAD Başkanı, şöyle dedi:
“DTP üyelerine yönelik İzmir’de oluşan tepkilerle ilgili kolayından ‘Faşist İzmir’ yaklaşımlarını sığ ve yakışıksız buluyoruz. Kronik işsizlik yaşayan bölge insanları, dışarıdan gelmiş insanların rekabeti sonucu kendilerini daha mağdur hissetmeye başlamışlar ve tepkilerini sosyo-kültürel unsurlarla gerekçelendirerek yanlış yorumlara imkan hazırlamışlardır. Kimin dışladığı kimin dışlandığı karışık olan bu olgu tıpkı Selendi olaylarındaki gibi asla bir ayrışma tohumu olmamalıdır. Herkese yetecek aş-iş ortamı, abartıldığı ölçüde olmadığını gözlemlediğimiz bu ‘mesafelenme’ meselesini umarız yumuşatacaktır.”
Şüphelerimiz var
İş dünyası olarak, ülkenin demokratikleşmesinden onur duyacaklarını ancak yaşanan kimi olguların ve güç savaşlarının kendilerine tereddütler yaşattığını dile getiren Sıtkı Şükürer, sözlerine şöyle devam etti: “Tüm bunlara ‘daha demokratik bir ülke olmanın sancılarıdır’ diyerek kendimizi ikna etmekte zorlanıyoruz. Kimi uygulamalar amacın her ne pahasına olursa olsun iktidar alanını genişletme mücadelesi mi olduğu hususunda bizlere gidip-gelmeler yaşatıyor. Seçimle gelenlerin hepimizin vekaletini aldığının bilincinde olduğundan şüphe duymak istemiyoruz. Demokratik ilkelerin hep işleyeceğine dair zihin konforuna talip olduğumuzu tüm Anayasal kurum yöneticilerimize iletiyor, bu duyguyu bize daha fazla hissettirmelerini diliyoruz.”


ERTUĞRUL ÖZKÖK:
İki yıldır karamsarım

ESİAD 25. Yüksek İstişare Toplantısı’nın konuşmacılarından biri de Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök’tü... İyimserliğiyle tanınan biri olmasına karşın, iki yıldır karamsarlaştığını söyleyen Özkök, “Bunun nedeni, Türkiye’nin çok kritik bir dönemeçte olduğu duygusu. Toplumdaki temel mutabakatın tehlikeli şekilde çatırdamaya başlaması ihtimali” dedi. Çatırdamanın şu anki görüntüsünün sadece Kürt açılımından ibaret olmadığını belirten Özkök, şöyle devam etti: “Türkiye, AB’nin temsil ettiği gerçek anlamda demokratik coğrafyaya mı ait olacak; yoksa Çin, Rusya gibi modellere benzeyerek? Otoriter hatta totaliterliğe tezahür etmiş bir siyasi anlayışla mı yönetilecek? Türkiye’nin bulunduğu yerin, Türk halkının 1950’den beri sahip olduğu çoğulcu demokratik anlayışın, buna imkan vermeyeceğini düşünüyorum.” Demokratik açılımı hala desteklediğini belirten Özkök, bunun bir devlet değil, millet projesi olması gerektiğini kaydetti. Azınlık sorununu çözerken, çoğunluk sorunu yaratmamak gerektiğine işaret eden Özkök, “Demokrasiyi yaratmanın yolunun sadece askerin burnunu sürtmek ve Erkenekon olduğu tezini savunanlar var. Ancak, bunun demokratikleşmeyle ilgisi olmadığı çok sayıda insan tarafından görülmeye başlandı. İlk şart hoşgörü ve birlikte yaşamaktır. Tolerans, özgür medya, bağımsız yargı gibi konularda eskiye göre gerideyiz” diye konuştu. Özkök, İzmir’in yatırımlar yönünden geri kalışına da değindi, sözlerini şöyle tamamladı: “Atina-İzmir arasında kararsız kalan Fransız yatırımcı, sonuçta Anadolu’nun ilk alışveriş merkezini 1880’lerde İzmir’de kurmuş. Bonmarşe mağazalarının sayısı hızla 5’e yükselmiş. Yani izmir böylesine yabancı yatırım çeken, yabancılarla bütünleşmiş bir kent. Ancak 1900’lerin ikinci yarısından sonra İzmir’de melezleşmeye karşı direnç oluşmaya başladı. Paradigmaları yıkacak yeni düşünce tarzları gerekiyor. Örneğin Atina’ya direkt uçuş seferlerinin başlaması çok etkili. Bundan yararlanarak yeniden bir dünya kenti olduğunu görebilmeli.”


FAİK AÇIKALIN:
İşsizlik ürkütücü

Faik Açıkalın, OECD’nin yaptığı yüzde 3.75’lik büyüme tahmininin IMF ile anlaşma sağlanması halinde daha da artarak gerçekleşebileceğini vurgulayarak, 2010’da yüzde 4.5 büyüme beklediklerini, ancak işsizliği yüzde 14.5 olarak tahmin ettiklerini kaydetti. Açıkalın, Türkiye’nin en kritik verisinin işsizlik oranlarında gerçekleştiğini, yüzde 65’i 35 yaş altı olan bir ülkede en ciddi sorunun işsizlik olduğunu dile getirdi. Kriz yılında ülkenin yüzde 6 küçüldüğü bir ortamda kredilendirme oranının yüzde 5 arttığını belirten Açıkalın, “Ancak firmaların bilanço kalitesinin olumsuz etkilenmesi nedeniyle kredilendirme beklenen oranda gerçekleşmedi. Takipteki alacaklar yüzde
55 arttı. Bankaların kredi kartı problemleri de yüzde 4.5’den yüzde 11.5’e ulaştı” diye konuştu.

ESİAD’ın önerileri:
- Yasama, yürütme ve yargı erklerinin sağlıklı şekilde yürütüleceği Anayasal önlemler alınmalı.
- Yüzde 10’luk seçim barajı makul seviyeye getirilmeli.
- Lider sultasına yol açan siyasi partiler ve seçim kanunları değiştirilmeli.
- Yürütme ve yargı erkinde çağdaş normlara göre düzenleme yapılmalı.
- Temel hak ve özgürlüklerin oy meselesi olmadığı, Anayasa’nın değiştirilemez hükümleri arasına alınmalı.