Ege Yılın son yazısı

Yılın son yazısı

31.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Yılın son yazısı

Yıl 1958. Kenan Hoca "Yaz bakalım" dedi. 2 A kare +B+C. Yazmayı biliyorum da ya sonrası! Çarpanlarına mı ayrılıyormuş ne? Kenan Hoca "ayır" dedi. "Ayıramıyorum hocam" dedim. Yanına çağırdı, aynı boydaydık. "Onu da mı bilmiyorsun ayıp ulan. Boyuma gelmişsin" deyince, "Ne sakıncası var hocam" deyiverdim. "Sen Karşıyakalı mısın" dedi. O yıllarda okulda süzmeler Karşıyakalıydı. "Hayır hocam, Eşrefpaşalıyım" dedim o ünlü "Eşrefpaşa jargonu" ile. Daha dün yeni gibiydi. Birden eskiyiverdi bir yıl daha...Eksildikçe takvimin yaprakları, daha bir geriye yaslanıyor insan. Can Dündar bir yazısında "Hayat ileriye doğru yaşanır, ama geriye doğru anlaşılır" demiş. Ticaret Lisesi'nde cebir hocam Kenan Akzade, sert görünümlü ama sıfır asit rafine bir adamdı. Hep "eylülde gel (bütünlemelere) derdi" bana şarkıdaki gibi. Ancak, dersini çalışmış bir arkadaşının arkasına "otur" diye de uyarırdı. Hoşgörüsünün gerekçesi açıktı. O harika bir futbolseverdi. Yakınlaşmamızın ilginç bir öyküsü var. Lisenin ilk yılında bir gün sınıfa girdi, "Cebiri en az bileniniz tahtaya gelsin" dedi. Baktım hareket yok, bari çağrıya ben uyayım dedim. Ön sıralarda Mehmet Portakal oturuyordu. Ortalarda Saffet Taşkın. Arap Fırını Tatlıcı Zeynel'in sokağında oturuyor. Jak Ürek benim önüme düşüyor St.Joseph'ten gelme. İyi Fransızca, cebir biliyor. İkinci yıl Liselerarası İzmir Şampiyonu olduk. Takım kaptanımız Cengiz Kayalar'dı. Osman Özden harika bir okul müdürüydü.Ve yine sınıftayız, yine cebir dersinde. Kenan Hocam sınıfa girdi. Mehmet Portakal yoklama defterini uzattı, o imzaladı. Başını kaldırdı, bir süre sınıfı gözledi. Duruşuyla sanki "Ben şampiyon okulun futbolcularının hocasıyım. O nedenle de onurluyum" der gibiydi. "Buda" diyerek seslendi. "Futboldan sonra ne iş yapacaksın oğlum" dedi. Öylesine düşünmeden "Demir ticareti hocam" dedim. "Afferin oğlum otur yerine rahatına bak" dedi. Geçenlerde düşündüm. 63 yıllık yaşamımda bana hiç kimse ama hiç kimse "Ne olmak istiyorsun" diye sormadı. O soruyu sınıfın en tembel cebir öğrencisine sadece Kenan Akzade sordu. O beni anlamıştı. Ben de onu. İyi bir ikiliydik. Bu yazıda adları geçen Kenan Akzade, Osman Özden, Jak Ürek artık yaşamda değiller. Çevrelerini kuşatan ışıkla sonsuzlukta yaşıyorlar. Onlar hep kendi dışında olanlara verdikleri katkı ile anılacaklar. En azından bence tüm Ticaret Liseli dostlarım kadar. Gabriel Garcia Marquez "İnsanın yaşadığı değildir hayat. Aslolan hatırladığı ve anlatmak için nasıl hazırladığıdır" diyor son kitabının bir yerinde. Yılın son yazısında anlatmaya değer hatırladıklarımı yazdım. Ayıklayarak diğerlerinden. Esen kalın, her yeni yılda, daima yaşadıkça. egespor@milliyet.com.tr En tembel cebir öğrencisi