Ekonomi Asli burjuva sınıfımız doğdu...

Asli burjuva sınıfımız doğdu...

21.07.2009 - 00:28 | Son Güncellenme:

Müstakil Sanayiciler ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) kurucu Başkanı Erol Yarar, Eyüp’te, haftada iki gün ‘hadis dersi’ verdiği “sohbet evi”nde, Star gazetesine konuştu

Asli burjuva sınıfımız doğdu...

Yarar, röportajda, “Yeni bir burjuva sınıfı doğdu mu?” sorusunu, “Ben buna yeni değil asli diyorum. Diğerlerinin sundukları ve Türkiye’nin değeri diye tanıtmak istedikleri hiçbir değerin kültürün kökü, aslı bu toprakta değil” diyerek yanıtladı. Yarar şöyle devam etti:
“Bir ağacın kökü çok kuvvetliyse ne yaparsanız yapın bir yerden filiz verir. Ben buna yeni değil asli diyorum. Diğerlerinin sundukları ve Türkiye’nin değeri diye tanıtmak istedikleri hiçbir değerin kültürün kökü, aslı bu toprakta değil.”
Türkiye’de bir değişim olduğunu, siyasi-iktisadi konumunu korumak isteyenlerin direndiğini ifade eden Yarar, “Değişim karşıtlarından bilmediği için korkanları anlıyor bildiği halde direnenleri küstah ve kibirli buluyorum. Bazıları Türkiye’deki inançları bir hayvanat bahçesine sokmak istediler. Ama şimdi Amazon’da yırtıcı hayvanlar arasında kalmış gibi hissediyorlar” diye konuştu.
MÜSİAD’ın kuruluşu ile ilgili çalışmaları anlatırken, “Bu bir dini milli misyondu. Türkiye üç beş ailenin eline bırakılamayacak kadar önemli bir ekonomik potansiyele sahipti ve bunun tabana inmesi gerekiyordu. Ülkenin kültürüyle barışılması gerekiyordu” diyen Yarar, MÜSİAD’ın 
TÜSİAD’tan farklı olduğunu söyledi.
Yarar, muhafazakar kesimde bazı aşırılıkları gözlediğini ancak, “Bir lokma bir hırka” felsefesine de inanmadığını, bu felsefenin bu kesime “yutturulmuş bir zoka” olduğunu belirtti.

Devlet eliyle semirtilmediler
Yarar, “TÜİSAD’dan farkınız ne, Alemin kralı TÜSİAD mı MÜSİAD mı?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Farkımız devletten nemalanmamak. Sayısal çoğunluk MÜSİAD’da, parasal çoğunluk TÜSİAD’da. Onlarda 40 yıllık sermaye birikimi var ama aradaki fark çok azaldı. TÜSİAD geçmiş MÜSİAD gelecek demek.”
“Türkiye’de sermaye devlet eliyle oluşturuldu. Anadolu sermayesi ise Batı’daki gibi kendi doğal sürecinde gelişti; bu yüzden en azından kavramsal olarak Türkiye’nin gerçek burjuvazisi bu yeni sermayedarlardır” diyebilir miyiz” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Kesinlikle. Bunlar cephelerde nesillerini tüketmiş ailelerin çocukları. 80’lerde Özal bunları biraz ticarete soktu. 90’larda MÜSİAD bu nosyonu dünyaya açtı.”
Yarar, daha sonra şunları söyledi:
“Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler. Ama asli unsur artık olması gerektiği yerde. Devlet eliyle semirtilmediler, çalıştılar, yokluk çektiler. Lastik ayakkabıyla gelmiş İstanbul’a, araba yıkamış... Çalıştılar, şükrettiler, azken verdiler, Allah da daha çok verdi çünkü daha cömert.
Bu çevrenin içindeydim. Babam TÜSİAD’ın kurucusu, annem Robert Kolej’den Ecevitlerin sınıf arkadaşıydı. Işık Lisesi mezunuyum. MÜSİAD kongresini 5 yıldızlı otelde yaptık diye arkadaşlarımız ‘ne işimiz var burada’ diyorlardı! Marjinalliği kabullenmişlerdi, Türkiye’nin zencileri gibi hissediyorlardı kendilerini.”