Ekonomi Avrupa için hat değil şirket önemli

Avrupa için hat değil şirket önemli

05.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Avrupa için hat değil şirket önemli

Avrupa için hat değil şirket önemli

       HAZAR petrollerinin hangi yolla Avrupa'ya taşınacağı konusu, uluslararası konsorsiyumun karar almasına çok az bir süre kala yine gündemin ilk maddelerine otururken bu konuda başından beri 'fazla ses çıkarmama' yolunu seçen Avrupa Birliği bu tavrını değiştirmemekte kararlı görünüyor.
       Dünyanın önde gelen ekonomilerini bünyesinde barındıran ve uluslararası ticarette gözardı edilemeyecek bir güce sahip olan AB, Hazar petrollerinin Avrupa'ya taşınması konusunun ilk olarak gündeme geldiği tarihten bu yana tercihini "çoklu güzergah"tan yana kullanıyor. Enerji açısından kendi kendine yetmeyen bir niteliğe sahip olan AB, bu ihtiyacını kuzey ülkelerinden, Cezayir'den, Ortadoğu'dan ve Rusya'dan karşılamaya çalışıyor. Ancak genişleme sürecine giren ve orta vadede nüfusunun yaklaşık 540 milyon olması beklenen AB'nin yaşamsal nitelikte olan enerji ihtiyacını karşılayabilmesi açısından Hazar petrolleri son derece önemli bir rol oynuyor.
       AB'nin genişleme sonrası Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini de çatısı altında toplamayı öngördüğü düşünülürse petrol hangi yolla Avrupa pazarlarına ulaştırılırsa ulaştırılsın bundan karlı çıkacak olan yine AB olacak. Bu nedenle AB tercihini işbirliğinin, refah düzeyinin ve ticaretin gelişeceği çoklu ve güvenlikli güzergahlar üzerinde kullanma yoluna gidiyor.

       AB geçtiğimiz yıllarda desteğini Bakü - Supsa ya da Rusya üzerinden Karadeniz'e ulaştırılacak ardından Burgaz - Dedeağaç yoluyla Avrupa pazarlarına aktarılacak projeye destek veriyordu. Bu projenin AB açısından fizibiletisi hala mevcut ancak yapılan çalışmalar istenen sonucu vermediği ve ilerleme kaydedilemediği için başka arayışlar gündeme gelmeye başladı.
       AB'nin şu an üzerinde önemle durduğu hatların başında petrolün Novorossisk'ten Romanya'nın Köstence limanına ulaştırılması buradan da Macaristan ya da Sırbistan üzerinden Avrupa pazarlarına ya da İtalya'nın Trieste limanına ulaştırılması geliyor.
       Hazar petrollerinin Avrupa Birliği pazarına ulaştırılması çalışmalarını yürüten Inogate (Interstate Oil and Gas Transport to Europe) yetkilileri gelecekte Avrupa'yı Hazar petrolleriyle besleyecek boru hatlarının alternatifli olmasına önem verdiklerini, bu bağlamda diğer güzergahlar arasında önerilen Romanya üzerinden geçecek hattın en güvenilir çözüm olduğunu defalarca dile getirdiler.

       Bakü - Ceyhan konusunda ise AB'nin göze çarpan aktif bir itirazı ya da desteği sözkonusu değil. AB yetkilileri petrol boru hatlarının geçeceği güzergahın seçiminde askeri ve siyasi unsurların da son derece önemli rol oynadığı gerçeğini inkar etmiyorlar. Ancak Birlik her şeyden önce bu hatta "ekonomi gözlükleriyle" bakıyor. Bu nedenle maliyetin artması halinde, boru hattının finansmanının üzerinden geçeceği ülkeler tarafından karşılanması koşuluyla harhangi bir itirazda bulunmayacağını hissettiriyor. Yaklaşım bu olunca Bakü - Ceyhan da AB açısından "gerçekleştirilebilir" projeler arasında yer almaya devam ediyor. Ancak bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta AB'nin adı geçen Romanya hattı için teknik destek programından mali kaynak ayırırken Bakü - Ceyhan hattı için benzer ve aktif bir girişiminin bulunmadığıdır.

       AB'nin Hazar petrolleri için izlediği politikanın en belirgin özelliği gerek ABD'nin gerekse Rusya'nın devlet olarak izlediği stratejilerin AB şemsiyesi altına girdiğinde şirket stratejisi altına girmesi. Başka bir deyişle Hazar petrollerinin kendi istedikleri güzergahlardan geçmesi için devlet olarak uyguladıkları baskıyı AB kurum olarak uygulamıyor. AB'nin önceliği bu konuda faaliyet gösteren Shell, BP gibi üye ülke şirketlerinin çıkarları doğrultusunda hareket etmek olarak belirginleşiyor.
       Aslında petrol konusunda ekonomik ve ticari çıkarları diğer unsurların önüne geçiren AB'nin bu tavrı nedeniyle ana hatlar üzerinde "kafa yormak" yerine petrolün kendi pazarına gireceği noktalara ilişkin projelere dayanan alternatif ya da ikincil olarak adlandırılabilecek hatlar üzerinde çalışması normal karşılanabilir.
       AB, şirketlerinin çıkarları doğrultusunda hareket etme yolunu seçse de devletin kurumsal baskısını şirketleri üzerinde son noktaya kadar kullanan ve Bakü - Ceyhan hattının "temel hedef" olduğu konusunda bu şirketleri "ikna etmeyi" başardığı belirtilen Washington yönetiminin tezlerinden birinin ağır basacağı Brüksel kulislerinde gayet iyi bilinse de fazla dile getirilmemeye çalışılıyor.