Ekonomi Erdoğan: Kapital başta olmak üzere her şey insan için...

Erdoğan: Kapital başta olmak üzere her şey insan için...

06.10.2009 - 11:53 | Son Güncellenme:

.

Erdoğan: Kapital başta olmak üzere her şey insan için...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın bir bölümü sınırsız bir şekilde tüketirken diğer bir bölümünün de açlık nedeniyle hayatta kalma mücadelesi verdiğine işaret ederek, “Barışın, refahın, kardeşliğin, güvenliğin, huzurun küreselleşmediği bir dünyada kimsenin mutlu ve huzurlu olma imkanı kalmamıştır” dedi.
IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları çerçevesinde düzenlenen guvernörler kurulunun açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, hükümetlerin politika tercihlerini kamuoylarına tüm boyutlarıyla açıklayarak bütün gelişmeleri paylaşarak, samimi bir duruş sergileyerek şeffaf bir politika izlemek zorunda olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, ülkelerin önümüzdeki dönemde küresel işbirliği ruhunu zedeleyecek hareketlerden özenle kaçınması gerektiğini belirterek, daralan küresel talebin ülkeler arasındaki rekabeti daha da artırdığını, bu durumun korumacı eğilimleri tetiklediğini ancak küresel krizden en az maliyetle ve en kısa sürede çıkabilmek için her alanda korumacılığa karşı çıkmak gerektiğini kaydetti.
Türkiye’nin bu dönemde korumacılığa başvurmayan istisna ülkelerden biri olduğuna işaret eden Erdoğan, küresel kriz herkese acı bir şekilde, küreselleşmenin neden olduğu inanılmaz boyuttaki ekonomik refaha rağmen hala yoksulluğun önüne geçilemediğini hatırlattığını bildirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın bir bölümü sınırsız bir şekilde tüketirken diğer bir bölümü de açlık nedeniyle hayatta kalma mücadelesi veriyor. Dünyanın bir kısmında inanılmaz bir israf yaşanırken, diğer bir kısmında ne yazık ki bir avuç pirinç bulmak dahi imkansız hale geldi. Bir kesim zenginleşirken diğer kesim fakirleşti. Bir yerde refah artarken diğer bir yerde sefalet arttı. 3 G, 4 G teknolojisini yaşayan bir dünyaya karşılık kabul edelim ki hayatı boyunca ’alo’ dememiş hatırı sayılır bir insan topluluğu var.”
Başbakan Erdoğan, aynı şekilde dünyanın bazı bölgelerindeki çocukların refaha, huzura, güvenliğe, sağlık ve eğitim imkanları ile donanmış bir hayatta doğarken, bazı başka bölgelerde çocukların bir yaşlarını dolduramadan açlıktan, yetersiz beslenmeden, salgın hastalıklar ve çatışmalardan dolayı hayatlarını kaybettiğini belirtti. Bunun sürdürülebilir olmadığının bir gerçek olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yaşadığı acıları, merhametsizlikleri, insafsızlıkları kapitalizmin vahşi yüzü olarak niteleyen insanların sayısı hiç de az değil. Oysa biliyoruz ki kapital başta olmak üzere her şey insan için. Amaç insanın mutluluğu, insanın huzurudur. Sistemler, bunlar hepsi birer araçtır. İnsanoğlunun refah ve esenliği her şeyin temelidir. Ekonominin temeli de insandır. Diğerleri zaten insanın türevidir. İnsan varsa emek var, insan varsa sermaye var, insan yoksa bunların hiçbiri yok. Eğer ekonomi, siyaset, kültür, sanat insan merkezli bir anlayışla ele alınmazsa yaşanan olumsuzlukların yine insanı etkileyeceği muhakkaktır.” Başbakan Erdoğan, bir dayanışma ve yardımlaşma çağı olması beklenilen 21. yüzyılda insanoğlunun dayanışma ve kardeşlik iklimini maalesef yeterince tesis edemediğini belirtti.
“Çifte standartlar, maddiyat temelli çatışmalar, ayrımcılıklar, hoşgörüsüzlük ve baskıcı müdahaleler halen sürüp gidiyor” diyen Erdoğan, küresel bir köy hükmünde olan dünyanın bir köşesinde yaşanan olumsuzlukların diğer bir köşeye de sirayet ettiğini kaydetti.
Erdoğan, bir bölgede yaşanan terör, zulüm, hoşgörüsüzlük, sefalet, fakirliğin küresel boyutlarda etkiler meydana getirebildiğini söyleyerek, “Barışın, refahın, kardeşliğin, güvenliğin, huzurun küreselleşmediği bir dünyada kimsenin mutlu ve huzurlu olma imkanı kalmamıştır” dedi. Aslında 21. yüzyıla girerken çok iddialı olunduğunu, küresel barışın tesis edileceğinin ve teröre karşı ortak mücadele verileceğinin söylendiğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ama ne yazık ki öyle olmadı ve 21. yüzyıla girerken bu beklentilerin hakim olduğu bir atmosfer vardı ama uygulama çok farklı oldu. Geçtiğimiz yüzyılda bu adaletsiz manzara savaşlara, çatışmalara dönüştü, göçe, gelir dağılımında eşitsizliğe, büyük şehirlerde adi suçlara, plansız kentleşmeye dönüştü. Çevre katledildi, katledildi... İklim değişikliği noktasında beklenen olumlu gelişmeler hala yok. Bu yüzyılda da bu manzaranın çok daha büyük bir krize küresel ve herkesi kapsayan ekonomik bir krize dönüşmemesi için işte bugünden tedbirler almak zorundayız.”