Ekonomi Göç edenler açlık sınırında

Göç edenler açlık sınırında

01.06.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Göç edenler açlık sınırında

Göç edenler açlık sınırında

DİYARBAKIR'da yapılan yoksulluğu önleme stratejileri konulu toplantıda Güneydoğu'da köyden kente doğru yaşanan zorunlu göçler üzerinde durulurken, Güneydoğu Sanayici ve İşadamları tarafından hazırlanan bir raporda Diyarbakır'a göç eden halkın 300 bininin açlık sınırında olduğu belirtildi.
Bölgede en fazla göç alan illerin başında gelen Diyarbakır'da istihdam sorunu nedeniyle yoksulluk oranının giderek arttığı vurgulandı. Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği tarafından hazırlanan raporda, köylerinden göç etmek zorunda kalıp Diyarbakır'a yerleşenlerin 700 bini geçtiği bunlardan 300 bininin açlık, 400 binin ise yoksulluk sınırında olduğu tespit edildi.

Araştırmada göç edenlerin yüzde 81'inin işsiz olduğu, yüzde 50'sinin ciddi boyutlarda hastalık taşıdığı, yüzde 41'inin ise çocuğunu okula gönderemediği belirlendi. Araştırmada, göç eden ailelerin yüzde 40'ında çocuklarda gelişme geriliği olduğu saptandı. Bölgede bugüne kadar yoksul olduğu gerekçesiyle resmi makamlara başvuran kişi sayısının 1 milyon 330 bine dayandığı vurgulanan raporda, bölgeye yapılan yardımların kişi başına bir kereye mahsus düşen payın ise sadece 50 bin lira ile sınırlı olduğu kaydediliyor.

Diyarbakır'da yapılan yoksulluk zirvesi dün sona erdi. Üç gün boyunca 60 konuşmacının enine boyuna, bölgede yoksulluğu önlemek için tartıştığı stratejiler dün somut öneriler paketi haline dönüştü.
Akademisyenler, bürokratlar, sivil toplum örgüt temsilcilerinin ortaya attığı değişik önerilerde Kızılay'ın bölgeye müdahale etmesinden, KDV'nin kaldırılmasına, Marshall planı benzeri özel uygulamalardan, olağanüstü ekonomik hal uygulamalarından, 10 yıl vergi muafiyetine, tarım ve hayvancılığın geliştirilmesinden, bölgedeki KİT'lerin özelleştirilmemesine kadar birçok görüş dile getirildi. Ancak en pratik ve en kısa vadeli çözüm yine bölge insanından geldi: "Artık bırakın köyümüze geri dönelim."
RP'li Belediye Başkanı Ahmet Bilgin, kapanış konuşmasında eleştirel yaklaştı ve "Sizler uçakla geldiniz, konuşma yaptınız havaalanına gittiniz. Oysa bütün problemleri masasında gören benim" dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: "Altı aydan beri ekmek, et parçası görmeyen insanların muhatabı benim. Altı aylık çocuğunu getirip, `Bunu doyur' diyenlerin, tuvalette 24 saat çalışırım, ama karnımı doyur' diyenleri bulan benim. Her evde yasın yaşandığı bu bölgeden artık ne istiyorsunuz. İplik pazara çıkmış çuval delinmiştir. Sloganlardan ve antika müzelik laflar duymaktan bıktık usandık."


Perihan ÇAKIROĞLU/DİYARBAKIR
YOKSULLUK Zirvesi, 2 günlük yoğun oturumların ardından politikacıların üçüncü gün sonunda yaptıkları siyasi finalle kapandı. Zirve bitti ama bundan sonra zirvede önerilenler daha çok konuşulacak gibi görünüyor. Son gün siyasiler, somut çözüm önerilerinden çok moda deyimiyle "geyik" denilebilecek konuşmalar yaptılar.
* Toplantıyı izlemeden uçakla gelip konuşmaları bittikten sonra yine hemen uçağa konuşan siyasiler, sanki kendileri hiç sorumlu değillermiş gibi davranınca, son gün salonu dolduran Diyarbakırlılardan tepki de gördüler. Arada bir alkış alsalar da genellikle protesto edildiler.
* ANAP'lı Lütfullah Kayalar, bir itirafta bulundu ve yaklaşımı "Politikacılar, bölge insanından sandık zamanında ne kadar oy alabilirim diye bakıyorlar" diyerek özetlerken, kendisi de elle tutulur bir şey söylemedi. DSP'li Ahmet Tan, "Bölgede insanlar kendilerine farklı görüyor, devlet de farklı bakıyor. Önce bu zihin kilitlenmesi aşılmalı" dedi. DYP'li Alaoğlu ise sanki iktidar partisinde değilmiş gibi, 1994'de İKV Başkanıyken hazırladığı klasik unsurları içeren ancak bir türlü uygulanamayan önerilerini tekrar sundu. CHP'li Çevikçe, sanki kendisi siyasi birisi değilmiş gibi çözümün sırrını siyasi kararlara bağladı ve eleştirildi. RP'li Hatipoğlu ise Erbakan kendi başbakanı değilmiş gibi "İnsan Hakları uygulanmalı. Herşey ondan sonra düzelir" mesajını vererek, geçmiş güzel günleri andı ve nostalji yaptı, 105 trilyonluk yatırım paketinin bütçede yer alsın almasın yürürlüğe sokulmasını önerdi.
* Hem adıyla hem de Diyarbakır'da yapılmasıyla kimi zaman tepkilere de yolaçan Yoksulluk Zirvesi'nde bazen öyle öneriler sunuldu ki, bunlar teknik olarak uygulama alanı bulmaktan yoksun kaldı. Güneydoğu'da KDV'nin kaldırılmasından tutun da toprak reformuna kadar bir yığın öneride en akla yatkın öneriyi yine yoksulların kendisi yaptı. Koro halinde,"Sizden bize hayır yok. Bırakın da köyümüze geri dönelim" diye feryat eden yoksulları "ucuz iş emeği" görenler de oldu, bunun onur kırıcı olduğunu belirtenler de. Olağanüstü ekonomik hal ilan edilsin diyenler de çıktı, "Bu işi yine devlet çözmeli, ama özel sektör de yardım etsin" diyenler de.
* Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Bilican, zirveyle çok ilgilendi ve TESEV Başkanı Can Paker'den toplantılardaki önerileri, araştırmaları ve tesbitleri kendilerine iletmelerini istedi. Genelkurmay Başkanlığı'nın bu önerilerle ilgilendiği öğrenildi.
* Zirve, kavgayla açıldı, kavgayla kapandı. Diyarbakır'ın yoksul semtlerine erzak dağıtıp, izdiham yaratmakla suçlanan işadamı Kemal Polat ile Belediye Başkanı Ahmet Bilgin, finalde yine kapıştılar. Kavgaya dönüşebilecek ağız dalaşı güçlükle önlendi.