Ekonomi İki müsteşarlık, ithalatta denetim konusunda anlaşamadı

İki müsteşarlık, ithalatta denetim konusunda anlaşamadı

22.02.2009 - 10:25 | Son Güncellenme:

.

İki müsteşarlık, ithalatta denetim konusunda anlaşamadı

Dış Ticaret Müsteşarlığının (DTM), ithalatta standart denetimlerine ilişkin yılbaşında yaptığı bazı düzenlemelere, Gümrük Müsteşarlığı (GM), "gümrük iş ve işlemlerini olumsuz etkilediği ve gereksiz belge istendiği" gerekçesi ile karşı çıktı.
Gümrüklerin bağlı olduğu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, DTM’ye gönderdiği yazıda, "Gümrük Müsteşarlığı’nın görüşü hilafına ve gümrük iş ve işlemlerini olumsuz etkileyecek bu düzenlemelerden vaz geçilmesini" istedi. Yazıcı ayrıca, gümrük işlem süreçlerinin basitleştirilmesi ve hızlandırılması için kontrollerin gümrükte değil, iç piyasada yapılması gerektiğini belirtti.

CE İŞARETİ KONTROL ZORUNLULUĞU
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, DTM, tüketiciyi ve sanayiciyi korumak, ithalatta trafik sapmasını önlemek üzere, dış ticarette standardizasyon uygulamaları kapsamında, yılbaşından itibaren AB üzerinden Türkiye’ye ithal edilen üçüncü ülkeler menşeli sanayi ürünlerinde CE işareti kontrolünü zorunlu hale getirdi.
Firmalara, gümrüklerde 2-3 günlük zaman kaybına yol açan bu uygulama ile ürünün TSE tarafından kontrolü sağlanarak, sanayicinin ve tüketicinin korunması yanında, "ticarette trafik sapması"nın da önüne geçilerek, Türkiye’nin vergi geliri kaybının azaltılması hedefleniyor.
Verilen bilgiye göre, önceden, AB’den ATR (geçici serbest dolaşım) belgesi almış Çin, Hindistan, Malezya, Japonya, Kore gibi üçüncü ülkeler menşeli ürünler, gümrüklerde CE belgesi açısından herhangi bir kontrole tabi olmadan ithal ediliyordu. Ancak, sanayiciden ve tüketicilerden gelen şikayetler üzerine yapılan incelemelerde, AB üzerinden Türkiye’ye ithal edilen bu ürünler üzerinde AB’nin, "Nasıl olsa iç piyasaya girmeyecek, Türkiye’ye gidecek" gerekçesi ile yeterli inceleme ve kontrolü yapmadığı belirlendi. AB’den ATR belgesi alındığı için, Gümrük Birliği Anlaşması gereği, Türkiye gümrüklerinde de kontrol edilmeyen bu ürünler, doğrudan iç piyasaya sunulabiliyordu. Üstelik, mal AB’ye ithal edildiği için gümrük vergisi de ilk ithalat yapılan ülkede ödeniyor, Türkiye, ATR belgesi sayesinde gümrük vergisiz olarak ithal edilen bü ürünler nedeniyle hem gümrük vergisi kaybına uğruyor hem de sanayici ve tüketici açısından riskli bir durum ortaya çıkıyordu.
DTM bu sakıncaları göz önüne alarak, geçen yıl sonunda çıkardığı tebliğler ile AB’den ATR Belgesi almış üçüncü ülke menşeli ürünler için de yılbaşından itibaren ithalatta CE belgesi kontrol zorunluluğu getirdi. Buna göre, AB üzerinden üçüncü ülkeler menşeli, elektrikli ev aletleri, makineler, termosifon, kombi gibi basit basınçlı kazanlar, mikrodalga fırınlar, oyuncaklar, monitör, bilgisayar gibi sanayi ürünleri ithalatında, ATR belgesi olsa bile firma, zorunlu olarak TSE’ye CE belgesi kontrolü yaptıracak. Bunun ithalatçı firmalara 2-3 gün zaman kaybına yol açsa bile tüketicinin korunması ve kalitesiz malların ithalatının önlenmesi açısından önemli olduğu vurgulandı. Ayrıca, gümrüklerdeki kontroller nedeniyle, AB üzerinden ithalat yapma avantajı ortadan kalktığı için, firmaların 3. ülkelerden doğrudan Türkiye’ye ithalata yönelebileceği bunun da gümrük vergisi kaybını önleyeceği kaydediliyor.
Yetkililer, üçüncü ülke meşeli malların AB üzerinden ithal edilmesi, gümrük vergisi tahsilatının AB’de yapılması nedeniyle Türkiye’nin şimdiye kadar milyarlarca dolar vergi geliri kaybına uğradığını belirtiyor. Gümrük Birliği nedeniyle, Türkiye, AB gümrük bölgesinden ithalatta vergi uygulamıyor.

"GÜMRÜĞÜN GÖRÜŞÜ HİLAFINA DÜZENLEMELER..."
Diğer taraftan, Gümrük Müsteşarlığı (GM), DTM’nin ithalatta standart denetimi ile ilgili bazı düzenlemelerini, "gümrüğün iş ve işlemlerini olumsuz etkilediği" gerekçesi ile yine DTM’ye şikayet etti.
GM’nin bağlı olduğu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı imzası ile Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar’a gönderilen yazıda, dış ticarette teknik düzenlemeler yapılırken, tebliğlerin gümrük idarelerinin iş ve işlemlerine etkisinin dikkate alınması gerektiği vurgulandı.
Düzenlemelerin, "gümrük idaresinin iş akışlarını olumsuz etkilememesi, işlem süreçlerini basitleştirmesi ve hızlandırması, gümrük işlemleri sırasında istenilen belge sayısının azaltılması, düzenlemelerin bir önceki yıla göre AB normlarına ve uygulamalarına yaklaştırılması ve öngörülen amacı hizmet edebilmesi için" uygulamadan sorumlu Gümrük Müsteşarlığı’nın görüşü alındıktan sonra yürürlüğe girmesi gerektiği belirtilirken, "2009 yılı dış ticarette standardizasyon (DTS) tebliğlerinde, kısmi iyileştirmeler yapılmakla birlikte, 2008 yılı düzenlemelerinin gerisinde kalan ve GM’nin görüşü hilafına, gümrük iş ve işlemlerini olumsuz etkileyecek düzenlemelere yer verildiğine" dikkati çekildi.
Yazıda, 2009 yılı için yapılan DTS düzenlemelerine göre, ithal edilen eşyaya ilişkin operasyonel bilgileri ihtiva etmediği halde, GM’nin görüşünün hilafına, kozmetik, deterjan ürünlerinin ithalatı sırasında firmalardan Sağlık Bakanlığı’ndan "Bildirim Kayıt Belgesi" alması istendiğine işaret edilirken, bakanlık tarafından her bir ithalatçı firma için bir kez düzenlenen ve aksi durum olmadığı sürece geçerlilik süresi sonsuz olan belgenin, "operasyonel ithalat işlemi ile ilgili olmadığı, ithalata konu eşyayı temsil etmediği halde gümrük beyannamesine eklenmesini istemenin mantıklı ve kabul edilebilir bir açıklaması olmadığı" belirtildi.
Yazıda, "eşyanın denetimini öngörmeyen, mevzuat kirliliği oluşturan, yatırımcıya ilave maliyetler getiren, keyfiliğe yol açabilecek niteliğe sahip olan ve Gümrük İdaresi’nin işlemlerini de olumsuz etkileyen belgelerin ibrazını gerektirmeyen düzenlemelerin kısa sürede yapılmasının beklendiği" ifade edildi.
Bakan Yazıcı tarafından gönderilen yazıda ayrıca, DTS düzenlemelerinde "GM’nin ithalatla ilgili kayıt bilgilerini ilgili bakanlıklara iletmesine" ilişkin hükme yer verilmesi eleştirilerek, "GM ile her hangi bir kurum arasında veri aktarımına ilişkin yetki ve karar merciinin GM olduğu" vurgulandı ve bunun DTS’nun düzenlemelerinin konusu olmadığı kaydedildi.
Yazıda, GM’nin "uygun" görüşü alınmadan yapılan düzenlemeler yapılması halinde uygulamada ortaya çıkacak sorunların GM tarafından üstlenilmeyeceği vurgulandı ve "DTM’nin, görev alanına girmeyen bu tür konularda ve GM’nin görüşlerinin hilafına düzenleme yapmaması konusunda gerekli önlemlerin alınması" istendi.

KONTROLLERİN İTHALAT SIRASINDA DEĞİL, PİYASADA YAPILMASI
GM tarafından Bakan Hayati Yazıcı imzası ile gönderilen yazıda, DTS’nin ithalat kontrollerine ilişkin düzenlemelerinin, GM’nin, "ithalata dayalı piyasa gözetim ve denetim yapısından süreç içinde vazgeçilerek kontrollerin iç piyasada yapılması, gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi, hızlandırılması ve belge sayısının azaltılması" hedefine" uyumlu olmadığına işaret edildi.
Yazıda, ithalat kontrolüne ilişkin belgelerin bir çoğunun ibrazının ihtiyari olmaktan çıkarılıp zorunlu hale getirildiği ve "kontrol belgesi" veya "uygunluk belgesi" istenen ürünlerin kapsamının genişletildiği belirtildi ve GM’nin ithalatın "kontrol belgesi"üzerinden denetimi yaklaşımını uygun bulmadığı vurgulandı.
Yazıda ayrıca, AB’den ATR belgesi alan bir ürünün tekrar Türkiye’de ürün güvenliği açısından kontrole tabi tutulmasının AB mevzuatına ve Gümrük Birliği’ne aykırı olduğu kaydedildi.

GÜMRÜK MÜŞAVİRLERİNİN GÖRÜŞÜ
Ankara Gümrük Müşavirleri Derneği Başkanı İsmail Baykal, AA muhabirine yaptığı açıklama, üçüncü ülkeler menşeli olup AB’den ATR belgesi ile ithal edilen ürünlerde CE kontrollerine tabi tutulmasının, şu aşamada bir sıkıntıya neden olmakla birlikte, DTM’nin bu ürünler için standart kontrolü zorunluluğu getirmesinin, "AB’nin Türkiye’ye yönelik bu ürünleri iyi kontrol etmediği" endişesinden kaynaklandığını söyledi.
Ticaretin serbestliği ilkesi dikkate alındığında bu uygulamayı desteklemelerinin mümkün olmadığını ancak, uygulamada bazı haklı yönler de bulunduğunu anlatan Baykal, şu bilgiyi verdi:
"Türkiye’de, (Üçüncü ülkelerden ithal edilen bu ürünler, AB’de serbest dolaşıma girmeden, serbest bölgelerden, limanlardan, gümrük sahalarından, doğrudan Türkiye’ye gönderiliyor) endişesi var. Ama, AB’de serbest dolaşıma girmemiş mallar yanında AB’de serbest dolaşıma girmiş üçüncü ülke menşeli mallar da Türkiye’ye gönderilmiş olabilir. Uygulamanın hepsini kapsaması sorun oluyor. Ayrıca, AB üzerinden üçüncü ülkelerden ithalat yapılması vergi geliri kaybına neden oluyor.
Standart kontrolü, firmalar açısından zaman kaybına neden olsa da uygulamada Türkiye’de piyasa gözetim ve kontrolü gelişmediği ve olmadığı için yararlı. Uygulamada standart denetimleri de yetersiz ve sanayiciyi oldukça zorluyor. Gereksiz belge isteniyor. Ancak, piyasa gözetim ve denetimi gelişmediği için şu aşamada gümrüklerde kontrol gerekli. Ancak bu kontrol de çok işlevsel olmalı. Şu andaki gümrüklerde TSE denetimi yeterli değil, Sadece (oraya para yatır, buraya para yatır) denip denetim yapılıyor. Burada günah keçisi gümrükler oluşuyor. Düzenleme yapılırken sivil toplum kuruluşlarının, uygulamacı kuruluşların görüşü alınmalı."
Yetkililer, Türkiye’de piyasa gözetim ve denetim mekanizması kurulmadan gümrüklerde denetim uygulamasından vazgeçilmesinin, tüketici ve sanayici açısından çok büyük riskler taşıdığına dikkati çekerken, bu kapsamda hiç bir kurumun sorumluluktan kaçınmaması gerektiğini vurguluyor.