EkonomiSezonluk lezzet için "tokmak"lı mesai

Sezonluk lezzet için "tokmak"lı mesai

25.10.2017 - 13:21 | Son Güncellenme:

Elazığ'ın tarihi Harput yöresinde kuru dut ve cevizin, taştan oyulan gereçte tokmaklarla dövülmesi ile hazırlanan helva geleneksel damak tadı olarak sofraları süslüyor. Cevizin taze olduğu eylül ve ekim aylarında hazırlanan ve kısa sürede tüketilen "sezonluk" helva, yapımı meşakkatli olmasına rağmen yöre halkının vazgeçilmez lezzeti

Sezonluk lezzet için tokmaklı mesai

Elazığ'ın tarihi Harput yöresinde, sezonluk lezzet "ceviz helvası"nın yapımı için tokmak ile yoğun bir mesai harcanıyor.

Haberin Devamı

Yöredeki köy evlerinde kuru dut ve cevizin taştan oyulan gereçte tokmaklarla dövülmesi ile hazırlanan helva, geleneksel damak tadı olarak sofraları süslüyor.

Cevizin taze olduğu eylül ve ekim aylarında hazırlanan ve kısa sürede tüketilen "sezonluk" helva, tokmağın kullanıldığı meşakkatli mesaiye rağmen yöre halkının vazgeçilmez lezzeti.

Yörede, "soku" adı verilen, genellikle bulgur ve yarma dövülen, büyükçe taştan oyulmuş gereç içerisinde önce kuru dut, ''soku eli'' denilen tokmaklarla dövülüyor.

Elekten geçirilerek elde edilen dut unu, daha sonra yağı çıkana kadar dövülen ceviz ile karıştırılıyor. Karışım tokmakla bir saat daha dövülerek macun kıvamına getiriliyor. Aralıksız süren uğraş sonucu elde edilen karışım, şekil verilerek tüketime ve ikrama hazır hale geliyor.

Haberin Devamı

"BU TATLIYI EVLERİMİZDE YILLARDIR YAPIYORUZ"

Göllübağ köyü muhtarı Selahattin Dabakoğlu AA muhabirine yaptığı açıklamada, ceviz helvasının lezzetinden dolayı yöre halkı tarafından yıllardır tüketildiğini söyledi.

Helvanın istenilen kıvam ve tatta olması için taze ceviz ve kuru dut ile hazırlanması gerektiğini dile getiren Dabakoğlu, bu nedenle tatlının cevizin taze olduğu eylül ve ekim aylarında yapıldığını belirtti.

Dabakoğlu, yöreye has ceviz helvasını tadanların, bu lezzetten bir daha vazgeçemediğini vurgulayarak, "Tatlımızın tarihi tam olarak bilmemekle beraber yapımı nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiş, 'ceviz helvası' adını almıştır. Babalarımızdan, dedelerimizden görerek öğrendiğimiz bu tatlıyı evlerimizde yıllardır yapıyoruz." dedi.

"YAPILIŞI YOĞUN EMEK İSTİYOR"

Dabakoğlu, ceviz helvasının yapımının oldukça meşakkatli olduğunu dile getirdi.

Helvayı evlerin avlusunda taştan oyulan gereçlerde hazırladıklarını belirten Dabakoğlu, tokmaklarla süren işlemin yaklaşık 3 saati bulduğunu aktardı.

Dabakoğlu, şöyle konuştu:

"Helvanın istenilen kıvamda olması için dövme işleminin aralıksız ve yeteri kadar yapılması gerekir. Dövme işleminin yorucu olmasından dolayı bu işlem iki kişi tarafından yapılıyor. Dövülen malzemenin macun haline gelmesi, yumuşaması ve yağlanması gerekir. Dövüldükten sonra hazır hale gelen helvamıza şekil verip, tabaklara dizeriz. Hazırlanan tatlımızı çay ile gelen misafirlerimize, dost ve akrabalarımıza ikram ederiz."

Haberin Devamı

Ceviz helvasının, lezzeti nedeniyle yörenin en kıymetli tatlılarından biri olduğunu vurgulayan Dabakoğlu, "Ceviz helvası bir gelenek olduğu için bunu devam ettiriyoruz. Bizden sonraki gençlerin de sürdürmesini isteriz. Harputumuza ait ceviz helvasını yiyenler, tadını unutmaz, bizden istekte bulunurlar ama mevsiminde yapılmazsa aynı lezzeti vermez." ifadelerini kullandı.

"TADINA BAKAN BU LEZZETTEN VAZGEÇEMİYOR"

Harput Mahallesi sakinlerinden Muammer Çorbacıoğlu, yöreye ait bu lezzetin daha çok köylerde, geleneksel yöntemlerle yapıldığını söyledi.

Yapımı meşakkatli olmasına rağmen tadından dolayı vazgeçemedikleri bu lezzeti, taze cevizin bulunduğu aylarda mutlaka hazırladıklarını dile getiren Çorbacıoğlu, "Ceviz helvası yöremizin tadı ve şifa kaynağı oluşundan dolayı vazgeçemediği lezzetlerden biri. Hazırlanması hakikaten güç ve emek istiyor. Bu lezzetin unutulmaması için gençlerimize ve misafirlerimize özellikle tattırıyoruz. Tadına bakan zaten bu lezzetten vazgeçemiyor.'' ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Gülser Kap da, ceviz helvasından vazgeçemediklerini, geçmişten gelen bu lezzeti farklı tatlar arayanlara tavsiye ettiklerini belirtti.