Ekonomi Türkbankta ölüm pazarlığı

Türkbankta ölüm pazarlığı

21.10.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Milliyet ekonomi muhabiri Nedim Şenerin, yeni kitabı Kod Adı Atillada, Alaattin Çakıcının Türkbankı almak isteyen Aydın Bolakı oğlunu öldürmekle tehdit ettiği belirtiliyor. Kitapta anlatılanlara göre Çakıcı, tehdidini Mehmet Kocabaş aracılığıyla gerçekleştirmiş. Bolak, 5 milyon dolar kaparosunu yakarak bankayı satın almaktan vazgeçmiş

Türkbankta ölüm pazarlığı

Milliyet gazetesi ekonomi muhabiri Nedim Şener tarafından kaleme alınan ve Güncel Yayıncılık tarafından piyasaya çıkarılan Kod Adı Atilla adlı kitapta, Alaattin Çakıcı ekseninde gerçekleşen ve son olarak eski başbakanlardan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Tanerin Yüce Divana sevkine yol açan Türkbank yolsuzluğu her yönüyle anlatılıyor.Kitapta yer alan bilgilere göre, Çakıcı, Korkmaz Yiğit aracılığı ile Türkbank pazarlığına girmeden bir yıl önce bankayı almak için sahibi Munzam Vakfı ile anlaşma yapan işadamı Aydın Bolakı vazgeçmesi konusunda tehdit etmiş. Bu tehdit üzerine bankayı almaktan vazgeçen Aydın Bolaka, teşekkür için de adam göndermiş. Tutuklandığı Avusturyadan geçen hafta Türkiyeye getirilen Alaattin Çakıcının, Türk Ticaret Bankasını (Türkbank) almak için, bankanın Munzam Vakfı ile satın alma anlaşması yapan işadamı Aydın Bolakı vazgeçmesi için tehdit ettiği ve "Bankayı almaktan vazgeç, yoksa oğlun Doğanı öldürteceğim" mesajı ilettiği ortaya çıktı. Kod Adı Atilla kitabında, Çakıcıyı izleyen emniyetin belirlemelerine dayanılarak yapılan anlatıma göre olay şöyle gerçekleşmiş:1997 yılında, Türkbankın büyük hissedarı Munzam Vakıf ile bankanın hisselerinin devri konusunda anlaşan Türkpetrol Grubunun sahibi Aydın Bolakın, Hazineye izin başvurusu gerekiyordu. Ancak bu başvuru gerçekleşmedi. Çünkü Bolak, başvuru öncesinde 4 Ekim 1997 tarihinde Alaattin Çakıcı tarafından tehdit edildi. Ünlü işadamı bunun üzerine satın alma girişiminden vazgeçti. Munzam Vakıfa verdiği 5 milyon dolar kaparosu da yandı. 5 milyon dolar kaparosu yandı Kitapta, Aydın Bolakın tehdit edilmesi olayında, eski ANAP Milletvekili Mehmet Kocabaşın aracılık ettiği belirtiliyor. Bolak ile eskiden beri tanışan ve milletvekili seçilmesi için kendisinden maddi ve manevi destek alan Kocabaşın, Bolakla ilişkisini değerlendiren Çakıcı, tehdit notunu Kocabaş aracılığıyla ulaştırdı.Alaattin Çakıcının talimatıyla Aydın Bolakın yanına giden Kocabaş, daha önceden planlandığı şekilde, kendisini arayan Alaattin Çakıcı ile Aydın Bolakı telefonda görüştürdü. O tarihlerde Çakıcı ile irtibatlı olan herkesin telefonunu dinleyen Emniyet; Çakıcının, Bolaka yönelik tehdidini de saptadı. Çakıcının, Bolaka, "Bankayı alırsan sana bir şey yapılmayacak ancak oğlun Doğan öldürülecek" dediği kayıtlara geçti.Bankanın alımı için teminat olarak yatırılan paranın yanması pahasına banka alımından vazgeçen Bolaka, Alaattin Çakıcının teşekkürünü de yine Mehmet Kocabaş ulaştırdı. Kocabaş aracılık etmiş Ünlü televizyoncu Uğur Dündarın önsözüyle yayımlanan Kod adı: Atilla, 1994 yılından bu yana Milliyet gazetesinde muhabir olarak çalışan Nedim Şenerin dördüncü kitabı. Kısa süre önce Uzanlar - Bir Korku İmparatorluğunun Çöküşü (Güncel Yayınları) adlı kitabı yayımlanan Şener, 2002 yılında piyasaya çıkan Naylon Holding (OM Yayınları) kitabıyla Sedat Simavi Gazetecilik Ödülünü kazanmıştı. Şenerin dördüncü kitabı Nedim Şenerin Kod Adı Atilla kitabında, Alaattin Çakıcının etrafındaki isimlerle yaptığı bütün telefon görüşmelerinin dökümü de yer alıyor. Gizli kayıtlı olan ve ilk defa açıklanan bu görüşmelerin önemli bir bölümünde Çakıcı, Erol Evcil ile Türkbank konusunu görüşüyor. İşte, Türkbank konulu görüşmelerden biri:Çakıcı: Ya Erol, ben sana bir şey söylesem inanır mısın? Ya arkadaş, şimdi hiçbir derdimiz yoktu, o banka bizde olsaydı biliyor musun.Evcil: Doğru söylüyorsun ya, banka bizde olsaydı öyle düzenler kurulurdu ki, neler olurdu ya, neyse yine ayaktayız yine sağlık olsun.Çakıcı: Yani ne demek istediğimi alıyor musun? Adamları oraya oturttuk, ilk iş sana darbe vurma oldu, müsteşara (Çakıcı) vurdular, Yavuza vurdular. Ah o banka bizde olsa ne düzenler kurulurdu Kitapta anlatılanlara göre, Türkbank ihalesi Alaattin Çakıcı ile kısa süre önce Kelebek Operasyonu ile yakalanan Sedat Pekeri de karşı karşıya getirmiş. Çakıcı, Hayyam Garipoğlunun arkasında Peker var. Desteğini 25 milyon dolar vaadi karşılığında sağlamış bilgisini aldıktan sonra adamı Atilla Yıldırımı konuyu araştırmakla görevlendirmiş. Olayın daha sonra nasıl geliştiği, Çakıcının adamı Yıldırım ile Sedat Pekerin mahkeme ifadelerinde yer alıyor.Yıldırım, 15 Aralık 1998de İstanbul DGMye verdiği ifadede, "Peker, Türkbank ihalesi Çakıcının finali. Garipoğlunu desteklemeyeceğini söyledi" demiş.Peker ise İstanbul Emniyetindeki 21 Ağustos tarihli sorgulamasında şunları söylemiş: "Garipoğlu ile benim birlikte ihaleye gireceğim söylentisi üzerine, Çakıcı beni telefonla arayarak, Garipoğlunu destekleyip desteklemediğimi sordu. Ben de bu tür bir konunun olmadığını ilettim. Bana arkadaşı Korkmaz Yiğitin ihaleye gireceğini, benim herhangi bir şahsı destekleyip desteklemediğimi öğrenmek için aradığını söyledi. İlgilenmediğimi ilettim." Pekerle de karşı karşıya geldi Şenerin kitabında, son yaptığı açıklamalarda MİT ile ilişkilerini reddeden Çakıcının, MİTteki kod adının da Atilla Çelik olduğu, ayrıca bir dönem de Palandöken kod adını kullandığı belirtiliyor.Kitapta anlatılanlara göre, Çakıcının MİT ile ilişkisi 1980 öncesinde başlıyor ve 1987de daha da kapsamlı hale geliyor. Bu ilişkisi boyunca, kendi gerçek ad ve soyadının başharfleri kullanılarak Atilla Çelik ismiyle anılıyor.Ancak Çakıcı, kullandığı onlarca sahte kimlik, kredi kartı ve pasaport gibi resmi belgeler üzerinde hiçbir zaman Atilla Çelik adını kullanmıyor. Interpolün A - 788/5 - 2004 numaralı Kırmızı Bülteninde de Alaettin Çakıcının, Alaattin Çakıcı, Alaaddin Çakıcı, Nuri Ayyıldız, Atilla Yılmazer, Atilla Vural, Alaettin Albayrak ve İbrahim Arı adlarına düzenlenmiş belgeleri kullandığı belirtiliyor. KOD ADI: ATİLLA Çakıcı, telefonda anlatıyor: Kitapta Çakıcının kendi ağzından MİT ile ilişkisini dile getirdiği bir bant kaydının dökümü de bulunuyor. İstihbarat birimleri tarafından dinlenen ve 1997 yılı sonlarına ait kayıtta Çakıcı, şunları söylüyor: Çakıcı: Her dönemin başbakanıyla organik ilişkimiz olmuş. Her dönemin MİT Müsteşarıyla birinci derecede bağımız olmuş. Rahmetli Hiram Abbastan tut, Hayri Ündül Paşadan Teoman Komandan daha ileriye git rahmetli (Turgut) Özala git. Yani biz bugüne kadar yani onlar bizi akıllarınca kullandılar. Ben Mehmet Beyle 2,5 senedir görüşmüyordum. Sonra tekrar kardeşimle şey ettik bir bağlantı kuruldu. Ben Yavuzla (Ataç) hep görüştüm. Her gün her saat her zaman, bunu derken orayla organik bağım kopmuş falan değil. Yani onların bana seni biz ilişkileri kestik dediği zaman bunu bildirmeleri lazım. Çünkü ben orada resmi statü taşıyan birisiyim. Yani oranın bir direkt adamı vardır, bir de endirekt adamı vardır. Bizimki teminat altına alınmış belgelerle. Bize bildirmeleri lazım en azından. Bu bunun kanunu, o teşkilatın anlıyor musun personeli oluyoruz dolaylı. Ama şimdi sokakta kullandığı adam değiliz, şimdi sokakta 300 kişiyi kullanırlar, 5 bin kişiyi kullanırlar, fahişeyi kullanırlar, garsonu kullanırlar o ayrı biz bugüne kadar dile getirmedik, getirmeyiz de." Her dönem MİTle birinci derece bağımız olmuştur... Yavuz Ataçın gönderildiği Çinden MİT merkezindeki görevine geri dönmesi konusunda karamsarlığa düşen Çakıcı, 11 Şubat 1998de MİTin başına Şenkal Atasagunun atanması üzerine Evcile telefonda şunları söylüyor:Çakıcı: Adamı ben tanıyorum, dört dörtlük adam bana inan ya. Sana bir şey söyleyeyim mi, Şenkal Atasagun servisteki adamların en iyisidir. Şenkal Ağabey adam değil adam oğlu adam yani, anladın mı dediğimi, Bizimki (Yavuz Ataç) adamı kıskanıyor ayıp ediyor orada. Şenkal Bey benim çok sevdiğim bir adam, adam yani buna inan. Şenkal Ağabey en iyisi Herkese bir kod isim takmışlar: Alaattin Çakıcı ile 1995 yılında dost olan ve son olarak 3 Mayıs 2004te de yurtdışına kaçışında yardımcı olduğu ortaya çıkan Erol Evcil, polise verdiği ifadede telefon konuşmalarının dinlendiğini bildiklerinden, belirli kişilere kod adı verdiklerini belirtiyor. Evcilin ifadesine göre dinlenmeye karşı önlem için konuşmalarda adı geçen kişiler ve kod isimleri şöyle: Mesut Yılmaza Kemal Sunal, Erbakana Aynaroz Kadısı Mesut Yılmaz: Kemal Sunal Cavit Çağlar: Topal Eyüp Aşık: Kel Mehmet Eymür: Gözlük Mehmet Ağar: Elazığlı Tansu Çiller: Kadın Özer Çiller: Enişte Mehmet Üstünkaya: Hacı Ali Necdet Menzir: Makedon Sırp Kırması Dündar Kılıç: Papaz Necmettin Erbakan: Aynaroz kadısı Korkmaz Yiğit: Kiracı Yavuz Ataç: Uzaktaki Mustafa Kefeli: Topçu Şükrü Karahasanoğlu: Karamolla Emin Cankurtaran: Emin Amca Ali Balkaner: Ali Çevik Bir: Rakamlı Erol Evcil: Genç Arkadaş Alaattin Çakıcı: Müsteşar FBI: Fenerbahçeliler Askerler: Çörekçi Şarkıcı - türkücü pazarlığını çözemedi Kitapta, Çakıcının şarkıcı Seda Sayan ile türkücü Mahsun Kırmızıgül arasındaki ihtilafa da müdahale ettiği, ancak çözemediği anlatılıyor. Kitapta yer alan bilgilere göre Seda Sayana 4 kaset için 1 milyon dolar para veren Prestij Müzikin ortaklarından Mahsun Kırmızıgül, 2 kaset yapıp ayrılan sevgilisinden davacı olmuştu. Sayanın kendisine 600 bin dolar borcu olduğunu iddia eden Kırmızıgül, hakkını kanuni yollardan arıyordu ki, bir gün Alaattin Çakıcının adamı tarafından telefonla arandı. Çakıcı, Hüsnü Gülen adlı adamının Kırmızıgül ile buluşması sırasında ünlü türkücüyle konuştu. "Sizler kamuoyuna mal olmuş kişilersiniz, benim hatırım için anlaşın" diyen Çakıcının hatırını kırmayan Kırmızıgül, 600 bin dolarlık alacağının yarısından vazgeçti. Hüsnü Gülen bu sonucu Dedeman Otelde buluştuğu Seda Sayana aktardı. Ancak Seda Sayanın tepkisi, "Ben 100 bin dolardan fazla vermem" şeklinde oldu. İşin halledildiğini düşünen Çakıcı, Hüsnü Güleni aradı. Seda Sayanın tutumu üzerine sinirlenen Çakıcı, adamı Gülene "Mahsuna anlayışı için teşekkür ettiğimi söyle, bundan sonra meselelerini kendi bildikleri gibi çözsünler" dedi. Mahsun, benim hatırıma Seda Sayanın işini hallet