Mimarlık İstanbul Modern

İstanbul Modern

31.07.2023 - 03:13 | Son Güncellenme:

İstanbul Modern, dünyaca ünlü İtalyan mimar Renzo Piano liderliğindeki RPBW tarafından Boğaziçi’nin ışık yansımalarıyla pırıldayan sularından ilham alınarak tasarlanan yeni binasında hizmete açıldı.

İstanbul Modern

Dünyanın farklı ülkelerindeki müze yapılarıyla tanınan Pritzker ödüllü İtalyan mimar Renzo Piano liderliğindeki RPBW tarafından tasarlanan İstanbul Modern, geçtiğimiz aylarda Boğaziçi ve Haliç’in buluştuğu özel konumunda kapılarını açtı. İstanbul Modern’in yeni binasının önünde yer alan ve eskiden kamuya kapalı olan gezinti alanı, bulunduğu benzersiz konumla ziyaretçilerin Anadolu yakası, Adalar ve Tarihi Yarımada’yı gözlemlemesine olanak tanıyor. Hemen yanındaki Boğaziçi’nin ışıltılı sularından ve ışık yansımalarından ilhamla tasarlanan yeni müze binası, şeffaf zemin kat tasarımıyla, bu kendine özgü alanın niteliklerinden yola çıkarak deniz kıyısıyla Tophane Parkı arasındaki ilişkiyi güçlendiriyor. 5 katlı müze binası, büyük sergi salonları, çok amaçlı mekanlar, ofisler, eğitim ve farklı kültürel etkinlikler ile ticari faaliyetlere olanak tanıyan alanlar barındırıyor. Olası kuvvetli depremler öngörülerek binanın yapısal performansını korurken şeffaflık sağlamak ve masif beton çekirdeklerden kaçınmak için zemin katta çelik çapraz kolonlar tercih edilmiş. Betonarme kolonların oluşturduğu ızgara sistem üzerinde yükselen binanın tüm yapı bileşenlerinin dairesel kesitli olması, açık ve koyu alanlar arasındaki farklılıkların keskin olmaması, aydınlık ve güvenli bir atmosfer yaratmaya katkı sağlıyor. Zemin kattaki kafe, mağaza, kütüphane, bilgilendirme noktaları ve eğitim atölyeleri için tasarlanan mekanlar, bu kattaki ana lobiyi çevreliyor. Binanın ana kütlesinin altındaki şeffaf cam çit, heykellerin dış mekanda sergileneceği alanların yanında çocuk atölyelerinin kurgulanacağı eğitim atölyeleri için de korunaklı hacimler sağlıyor. Lobinin merkezindeki büyük açıklıkta yer alan ana merdiven, müzenin kamuya açık alanlarını birbirine bağlıyor. Merdiven, giriş kat lobisinden alt kattaki mezaninde yer alan 156 kişilik oditoryuma ulaşım sağlıyor. Fotoğraf galerisi, kısa süreli sergi salonu ve ofisler ile eğitim ve etkinlik odaları ise birinci katta yer alıyor. Aynı katın güney cephesinde yer alan restoran, sahip olduğu terasla deniz manzarasına açılıyor. Üst katlarda yer alan fuaye alanları ziyaretçilere park ve deniz manzarasını bir arada sunuyor. Binanın çevresiyle sürekli görsel etkileşim kurmasını sağlayan pencere açıklıkları, ziyaretçilerin yapıda hareket ederken içerideki konumlarını anlamalarını kolaylaştırıyor. İkinci kat koleksiyon ve süreli sergi salonlarını barındırıyor. İkinci kat fuaye alanından yükselen merdivenin ulaştığı cam hacim, 650 metrekare büyüklüğündeki seyir terasına açılıyor. Yapının üstünü tamamen kaplayan sığ bir su katmanı üzerindeki bu alan, suyun üstündeki kent yansımasıyla yapının hemen yanındaki denizin bütünleşerek bir araya geldiği olağanüstü bir deneyimi mümkün kılıyor.

1/15

2/15

3/15

4/15

5/15

6/15

7/15

8/15

9/15

10/15

11/15

12/15

13/15

14/15

15/15