En 'Dua edin Tüpraş ile Petkim'i satamayayım'

'Dua edin Tüpraş ile Petkim'i satamayayım'

07.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Dua edin Tüpraş ile Petkim'i satamayayım'

Dua edin Tüpraş ile Petkimi satamayayım

Unakıtan'dan kamu bankacılarına:

'Dua edin Tüpraş ile Petkim'i satamayayım'

AHMET ERHAN ÇELİK - ANKARA KULİSİ

Ankara'da devletin "makam odası" çoktur. Ama bir makam odası var ki, geçmişte Mustafa Kemal Atatürk'ü bile kıskandırdığı anlatılır. Atatürk'ün "Benim odamdan daha afilli" dediği oda; Ziraat Bankası genel müdürlerinin odasıdır.
İşlemeli yüksek tavanlı bu odanın hikayesini biz Ziraat Bankası eski genel müdürü Osman Tunaboylu'dan; yani kamu bankalarının "özelleştirilmek üzere yeniden yapılandırılması" kararından önce dinlemiştik.
Ziraat ve Halk bankalarının yeniden yapılandırılma kararı 2000 yılının kasım ayında alındı; üç ay sonra şubat krizi patladı. Bakanlar Kurulu kararına göre bankalar 2003 yılının kasım ayına kadar özelleştirilecekti (Ziraat Bankası'nın fazladan 1.5 yıllık opsiyonu vardı). Ancak plan gerçekleşmedi.
Ay sonunda bankaların genel kurulları toplanacak; "Bundan sonra ne olacak" sorusuna yanıt verilecek. Çünkü ortak yönetimlerin ayrılması ve yönetim kadrosunun büyük ölçüde tasfiye edilmesi gündemde. Bankaların patronu durumundaki Devlet Bakanı Ali Babacan ise sessiz kalmayı tercih ediyor. Çünkü IMF ve Dünya Bankası da bu sürece - gözlemci olarak değil "müdahil" olarak katılıyor. Konu son derece önemli; Ziraat ve Halk bankaları mali piyasalarda soldan sağa dönse, sistem sallanır. Halk, Ziraat Bankası'nı halen ikinci Hazine, Halk Bankası'nı ise kooperatif evi gibi görür. Aktarmaya değer bulduğumuz kısa hikâyeler öncesinde bankaların ortak yönetimini üstlenen üç yönetim kurulu başkanını hatırlayalım:
  • Vural Akışık: Yeniden yapılandırmanın felsefi tabanını oluşturdu. Özelleştirmeye muhalif müfettişlerin hakkında "mali sorumluluk" davası açılmasına neden olacağı endişesiyle görevinden ayrıldı.
  • Sefa Ocak: Akışık döneminde oluşan mevzuatı uygulamaya soktu. AKP hükümet oldu, Ocak'a yeniden görev vermedi.
  • Zeki Sayın: AKP hükümeti geçen yıl mart ayında gerçekleşen genel kurulda yeni bir kadroyla kamu bankaları ortak yönetim kurulu başkanlığına getirildi.

  • IMF ve Dünya Bankası Sayın'ı ve ekibini "özelleştirmeye" karşı olmakla itham ediyor. Sayın'ın geçen hafta içinde Milliyet'te yayınlanan yanıtı ise şöyleydi: "Bankaları öldürüp satacaklarsa bizim yerimize başkalarını getirsinler."
    Birinci Hikaye: İnsan kaynakları müdürü milletvekilleri
    (Zeki Sayın anlatıyor)
    "Vural Akışık Bey'in işi kolay değilmiş. Bunu bugün daha iyi anlıyorum. Bazı çalışanları Kadıköy'den Karaköy'e atayamıyoruz. Milletvekillerinden sürekli tayin talebi geliyordu. İnsan kaynakları müdürüne derdini anlatamayıp araya milletvekilini koyan memurdan ne hayır gelir? Böyle bir talep geldiğinde ilgili kişinin '50 puanını düşürürüm' dedim. Milletvekilleri 'puan düşüreceğini bile bile aradık' diye telefon etti. Bu yüzden bir çalışanı istediği tayin yerine tam aksi yöndeki bir kente atadık."

    'Yuları bıraksam Ziraat'e gidiyor'
    İkinci hikaye: Arabanın yuları
    (Zeki Sayın anlatıyor)
    "Halk Bankası'ndaki arkadaşlar zamanımın önemli kısmını Ziraat Bankası'nda geçirdiğim için beni eleştiriyorlar. Ben 1967 yılında Ziraat Bankası'nda müfettiş muavini olarak göreve başladım. Sabah arabaya bindiğimde; eski tabirle yuları bıraksam; araba doğru Ziraat Bankası'na gidiyor."

    Üçüncü hikaye: Unakıtan şakası
    (Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar anlatıyor)
    "IMF ve Dünya Bankası'nın özelleştirmeye karşı olduğumuz gerekçesiyle görevden alınmamız yönündeki girişimde bulunduğunu gazete haberlerinden öğrendik. Yönetim kurulunda bu işin şakası oldu. Bir taraf IMF'ci diğer taraf IMF karşıtı oldu. Ben genel müdür olup patrona yakın olduğum için IMF'ci cephede yer aldım. Özelleştirmeye karşı olmamız gibi bir durum olamaz. Zaten Sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın bir şakası olmuştu bize. Bakan Bey, 'Dua edin Tüpraş ve Petkim'i satamayayım. Yoksa sıra size gelecek' demişti. Hepimiz gülmüştük."

    Beşiktaşlı Çağlar'a Fener forması
    Dördüncü hikaye: Murat Ulus, Ankaragücü renklerini biliyor mu?
    Kamu bankaları ortak yönetim kurulunu oluşturan ekip; yemek ya da boş zamanlarda keyifli sohbetleriyle tanınıyor. Zeki Sayın'ın "en büyük ideallerimden biri" koyu Beşiktaş'lı Çağlar'a Fenerbahçe forması giydirmek. Sayın, Fenerbahçe futbol takımı taraftarı. Ama diğer taraftan Ankaragücü takımının asbaşkanı. Ankaragücü'nün forma renkleri ise Fenerbahçe gibi sarı - lacivert. Çağlar ve Ziraat Bankası murahhas azası Murat Ulus da yönetimde yer alıyor. Sayın'ın iddiasına göre Ulus Ankaragücü'nün takım renklerini bilmiyor.

    İstifa ettirildi, bölge müdürü oldu
    Beşinci (dedikodulu) hikaye: Gece hayatını seven muhafazakar yönetici
    Halk Bankası yönetim kurulu üyelerinden biri aralık ayında istifa etti. Anlatılanlara göre bu kişinin istifasını yönetim kurulu istemiş. Çünkü bu kişi muhafazakâr karakteriyle tanındığı halde gece hayatına son derece düşkünmüş. Söz konusu yönetici görevinden istifa ederken yakın çevresine "Bankacılık işinden sıkıldım" diye yaşadıklarını aktardı. Ancak bir süre sonra anlaşıldı ki aynı kişi Halk Bankası'nın bölge müdürlüğüne getirildi. Bu kişinin yönetim kurulu üyesi olmadan önceki görevi ise aynı bankada şube müdürlüğü idi. Bankadaki terfi sistemi biraz ilginç değil mi?
    Edindiğimiz bilgilere göre Ziraat ve Halk Bankası'nın ortak yönetim kurulu genel kurul kararlarıyla ayrılacak. Yönetim kurulu üyelerinin en az yarısı görevden alınırken. Yani 16 kişiden 8'i görev alamayacak. İki ayrı yönetim kurulu oluştuğunda 22 isme ihtiyaç olacak. Yine pek çok tartışma, dedikodu yaşanacak. Acaba yeni yönetim kurulları Akışık döneminden beri gündemi işgal eden iki soruya yanıt bulabilecek mi?
    Birinci soru: Özelleştirilecek denilen kamu bankalarını küçültmek gerçekten mümkün mü? İkinci soru: Banka yöneticilerinin kişisel özellikleri ile bankalardaki sürekli güçlenme eğilimi arasında doğrudan ilişki var mı?