Gündem 15 YIL SONRA GELEN SUSURLUK CEZASI...

15 YIL SONRA GELEN SUSURLUK CEZASI...

16.09.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Susurluk davasının son sanığı olan Mehmet Ağar’a 5 yıl hapis cezası verildi. Mahkemenin çete kurmakla suçladığı Ağar, karar için “Vicdanen rahatım” dedi Suçlamaların tamamı ‘örgüt kurmak ve yönetmek’ kapsamında değerlendirilirken Susurluk sanıklarının diğer eylemlerinin yargılamaya dahil edilmemesi dikkat çekti

15 YIL SONRA GELEN SUSURLUK CEZASI...

Susurluk’ta 3 Kasım 1996’da “siyaset, mafya, polis” ilişkilerinin günyüzüne çıktığı kazanın ardından açılan “Susurluk Çetesi” davasının son sanığı olan ve milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle ancak 15 yıl aradan sonra yargılanabilen dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlarından 5 yıl hapse mahkum edildi.
Mahkeme, Ağar hakkındaki kararını verirken, Susurluk sanıklarının işledikleri cinayetler, yağma, yol kesme, adam kaldırma, meskun mahallerde silahla dolaşma gibi eylemlerin tamamını “örgüt kurmak ve yönetmek” suçu kapsamında değerlendirdi. Bu eylemlerle ilgili ayrı ceza verilmesi yoluna ise gidilmedi. Ağar, Yargıtay’ın kararı onaması halinde 2 yıl cezaevinde kalacak.
İstanbul DGM Başsavcılığı’nca açılan ve İstanbul 6 Nolu DGM’de görülen Susurluk davasında İbrahim Şahin, Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Emre Ulu, Mustafa Altınok, Abdulgani Kızılkaya, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Korkut Eken çeşitli hapis cezalarına mahkum edildi.

Çatlı ve Öz’ün gizlenmesi
İstanbul DGM Başsavcılığı, 9 Şubat 1998 tarihli iddianamesi ile Mehmet Ağar hakkında, “cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül oluşturmak, gıyabi tutuklu sanık Yaşar Öz ve Abdullah Çatlı’nın gizlenmesine yardım etmek ve görevi kötüye kullanmak” suçlarından dava açtı.
İstanbul 6 Nolu DGM, Ağar’ın, suç tarihinde Emniyet Müdürü ve İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı, Emniyet Müdürlüğü görevini sürdürürken vali statüsünün de bulunduğu gerekçesiyle Yüce Divan’da yargılanması gerektiğini belirterek, Ağar için görevsizlik kararı verdi. Yargıtay ise bu konudaki kararın Danıştay tarafından verilmesi gerektiğine hükmetti.

Danıştay’ın kararı
Danıştay 1. Daire ise 22 Temmuz 2007’deki seçimlerde milletvekili seçilemeyen Ağar’ın yargılanmasına karar verdi. Danıştay, yargılamanın teşekkül kurmak ve yönetmek suçundan yapılmasına hükmetti. 8 Nisan 2008’de kesinleşen karar, Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından 9 Temmuz 2008’de Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme de teşekkül oluşturmak suçunun silahlı olması nedeniyle görevsizlik kararı vererek, dosyayı bu suça bakmakla görevli özel yetkili Ankara 11. Ağır Mahkemesi’ne gönderdi. Böylece Ağar’ın yargılanmasına başlandı.

9 Şubat 2009’da başlandı
Ağar, 9 Şubat 2009’da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan ilk duruşmaya geldi ve ifadesini verdikten sonra duruşmalardan bağışık tutulmasına karar verildi. Ankara Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, 11 Kasım 2010’da esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.
Taştan, Ağar’ın, Susurluk sanıklarından Yaşar Öz ile Abdullah Çatlı’ya takibattan veya yakalanmadan kurtulmalarını sağlamak için yeşil pasaport sağlamak, silah taşıma ruhsatı alınmasında kolaylık göstermek iddialarıyla “silahlı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapsini talep etti.

Müdahillik talebine ret
Davanın dünkü karar duruşmasına Ağar katılmazken, avukatları geldi. Avukat Selçuk Kozağaçlı ve bir grup avukat, 1994’te öldürülen DEP Ankara İl Başkanı Avukat Faik Candan’ın ailesi adına katılma talebinde bulundu. Kozağaçlı, “Şemdinli, Danıştay olayı gibi Susurluk’un da gerisi var. Erken verilecek bir karar ileride mahkemeyi töhmet altında bırakır” dedi.
Savcı Taştan, müdahillik taleplerinin reddine karar verilmesini isterken, Susurluk hükümlüsü Ayhan Çarkın’ın ise mahkemede tanık olarak dinlenilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, müdahillik ve Çarkın’ın tanık olarak dinlenmesi taleplerini reddererek, kararını açıkladı.

İyi hal indirimi
Kararda, Ağar’ın, halk arasında korku, endişe veya panik yaratacak şekilde kamunun selameti aleyhine, kasten adam öldürme veya yağma ve yol kesmek, adam kaldırmak cürümlerini işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu belirtildi. Kararda, teşekkül mensuplarının dağlarda, kırlarda, genel yollarda veya meskun yerlerde silahlı olarak dolaştıkları da kaydedildi.
Ağar, lehine olan eski TCK’nın 313/2-3 maddeleri uyarınca “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak” suçundan 4 yıl hapse mahkum edildi. Cezayı “örgüt yöneticiliğini” düzenleyen 313/4. maddesi uyarınca yarı oranında artırarak, 6 yıla çıkaran mahkeme, sadece bir kere duruşmaya gelip ifade veren Ağar hakkında altıda bir oranında indirim öngören iyi hal indirimi de uygulayarak, cezasını 5 yıla indirdi.

Haberin Devamı

Ayhan Çarkın dinlenmeden karar verildi
Davanın, 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerden Ağar’ın da haberi olduğunu öne süren Susurluk hükümlüsü Ayhan Çarkın’ın da tutuklu bulunduğu özel harekât polisleriyle ilgili soruşturma sonucu beklenmeden karara bağlanması tepki çekti. Avukat Selçuk Kozağaçlı, “Bu karar kabul edilemez. Mahkemenin yapması gereken Çarkın’ın getirtip, tanık olarak dinletmekti. Susurluk davasında verilen bu kararla son sanık da cezalandırılmıştır. Çarkın dosyası ise apar topar kaçırılmıştır. Susurluk davasının bu şekilde Türk hukuk tarihinden çıkarılması kabul edilemez” dedi.

‘Kendimden eminim, vicdanım rahat, Yargıtay’da karar düzelir’
Mehmet Ağar, duruşmanın ardından avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamasında, “Mahkeme kararlarında hüküm cümlesi şu sözle başlar, ‘Türk Milleti adına’. Bizim için o sözle başlayan cümlenin nasıl devam ettiği veya edeceği önemli değildir. Bizim aşık olduğumuz, bir ömrü adadığımız o kelimedir. Benden kimse buğz (birisine düşmanlık) etmemi beklemesin, Ben kendimden eminim ve vicdanen rahatım. Deliller ve dosya müktesebatı ile paralellik arz etmeyen bu kararın Yargıtay’da düzeleceğine emin olduğumu belirtir, herkesin devam eden yargı sürecine saygı göstermesini rica ederim” dedi.

Haberin Devamı

Ağar neyle suçlanıyordu
Önce Danıştay, sonra da bu kararla bağlı olan mahkeme, Ağar’a iddianamede yöneltilen suçlamaların tümünü, örgüt kurmak ve yönetmek suçu kapsamında değerlendirdi. Örgüt kurma suçlamasına dayanak yapılan eylemler ayrı cezalandırma konusu yapılmadı. Ağar’la ilgili iddialardan bazıları şöyle:
- Kayıp silahlar: Susurluk kazasında aracın bağajındaki çantada Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait silah ve mermiler ele geçirildi. Araçta bulunan A.92571-U numaralı Baretta marka tabancanın Hospro şirketi tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü’ne hibe edilen 10 adet tabanca arasında bulunmasına rağmen, bu tabancanın diğer tabancalar ile birlikte hibe edilen çok sayıda tüfek ve malzemenin kayıtları bulunamadı.
- Abdullah Çatlı’ya silah taşıma izni: Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı’nın üzerinden, “Yanda açık kimliği yazılı ve fotoğrafı bulunan Mehmet Özbay Emniyet Genel Müdürlüğü’nde uzman olarak çalışmakta olup, silah taşımasına izin verilmiştir. Yardımcı olunmasını rica ederim” yazılı mühürlü ve imzalı Ağar’a ait belge bulundu.
- Çatlı’ya yeşil pasaport: Emniyet Müdürü Emin Aslan, TBMM Susurluk Komisyonu’na verdiği ifadesinde, Çatlı’ya verilen yeşil pasaportların Ağar’ın talimatıyla verildiğini itiraf etti. Çatlı’ya 1980’den 1994’e kadar Şanlıurfa ve İstanbul Valiliği, Türkiye’nin Londra ve Chicago Başkonsolosluğu ile İngiltere’nin İstanbul başkonsolosluğundan 9 ayrı pasaport verildiği anlaşıldı.
- Ömer Lütfü Topal’ın öldürülmesi: Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal ile ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir, İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra Sedat Edip Bucak İstanbul Emniyet Müdürü’nü arayarak, bu şahısları kurtarmaya çalıştı. Kısa süre sonra Ağar müdahale ederek, İbrahim Şahin’i İstanbul’a gönderip bu kişilerin Ankara Emniyeti’ne naklini sağladı. Topal ve ortakları, olay savcılığa intikal ettirilmeden serbest bırakıldı. Topal, 28 Temmuz 1996’da öldürüldü.
- Bucak’a koruma: Ağar, teşekkül mensupları özel harekat polisleri Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz, Ercan Ersoy, Mustafa Altınok ve Enver Ulu’nun birarada bulunmasını sağlamak için Sedat Edip Bucak’a koruma olarak verilmeleri talebini içeren dilekçeyi 7 Ağustos 2006’da imzaladı.
- Yaşar Öz’e silah taşıma izni: Adana havalimanında yakalanan Metin Bozdağ’ın sahte pasaportu Yaşar Öz’den temin ettiğini belirtmesi üzerine Öz’ün evinde yapılan aramada Tarık Ümit adına düzenlenmiş yeşil pasaport ve silah taşıma belgesi bulundu. Öz’e verilen silah taşıma belgesinde Ağar yardımcı oldu. Ağar, gözaltına alınan Öz’ün Emniyet Genel Müdürlüğü operasyonlarında kullanılan kişi olması sebebiyle serbest bırakılması talimatı verdi.
- Tarık Ümit’in öldürülmesi: MİT ve Emniyet’te istihbarat elemanı olarak çalışan Ümit, 4 Mart 1995’te kayboldu. Tanıklar Celalettin Ümit, Hande Birinci, Hakkı Yaman Namlı, ifadelerinde Ümit’in Öz’ü Ağar’a götüren kişi olduğunu, Ümit’in bir süre sonra Öz’ün Abdullah Çatlı ve arkadaşları ile birlikte hareket ederek, uyuşturucu gibi yasadışı işlere bulaşmasına kızgınlık duyduğunu, “Bunların yaptığı iş bini aştı gerekirse notere gidip ifademi tasdik ettirip bunu kamuoyuna duyuracağım” dediğini ve Ağar’ca Ümit’in aradan çıkarıldığını söylediler.

Yazarlar