Gündem 2 ay boynuna saplanmış kurşunla yaşadı

2 ay boynuna saplanmış kurşunla yaşadı

03.03.2009 - 11:58 | Son Güncellenme:

.

2 ay boynuna saplanmış kurşunla yaşadı

DOKTORLARIN riskli diye el sürememesi nedeniyle boynuna saplanmış kurşunla, her an felç olma korkusuysa 2 ay geçiren 7 çocuk babası Ağrı Doğubeyazıtlı 35 yaşındaki Zeki Erten, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ndeki operasyonla kabusundan kurtuldu. Erten, Doğu Anadolu'da ve Ankara'da en az 10 hastaneye başvurduğunu, hiçbir doktorun cesaret edemediğini belirtirken, Doç. Dr. Özalp Karabay, “İleri teknoloji radyoloji tetkikiyle kurşunun yerini çok iyi belirledik ve nokta atış yaparak çıkarttık” dedi.
Ağrı'nın Doğubeyazıt İlçesi'nde galericilik yapan Zeki Erten, geçen Aralık ayı sonunda, sanayi sitesinde karşılıklı yer alan iki dükkanına aynı işle uğraşan bir grup tarafından saldırı düzenlendiğini söyledi. Zeki Erten, “O gün ben Maliye'ye para yatırmaya gitmiştim. Dükkanlarımı basan kişiler kardeşimi dövmüşler. Şikayetçi olduk, ama akşamına serbest bırakıldılar. Ertesi gün ise yine dükkanımızı bastılar, ailemden 5 kişi bu saldırıda kurşunlandı, çeşitli yerlerinden yaralandı. Kurşunlardan biri de benim sol çene kemiğimi parçaladı, kemiğe saplanıp kaldı. Gözümü açtığımda Erzurum'da hastanede yoğun bakımdaydım. Plastik cerrah çeneme müdahale etmiş, platin takıp düzeltmiş. Ama kurşunu çıkaramadılar. Küçük bir yanlış müdahale sonucu felç olabileceğim söylendi, kurşuna dokunmadılar. Yoğun bakımdan çıktım, kendimi cezaevinde buldum. Dayağı, kurşunu yiyen biz olmamıza, boynuma saplanmış kurşuna rağmen 20 gün hapis yattım. Doğu Anadolu'daki tıp fakültesi, eğitim hastaneleriyle yine Ankara'daki bazı üniversite hastanelerine başvurdum. Özellerle birlikte en az 10 hastaneye gittim, hepsinin kapısından döndüm. Kurşunun çok tehlikeli yerde olduğunu, risk alamayacaklarını söylediler. Her an felç olma korkusu yaşadım. Bu iki ay sürdü, psikolojim bozuldu. İzmir'deki akrabalarım sayesinde Dokuz Eylül üniversitesi Hastanesi'ne geldim. Doktorum Özalp Karabay, bana hem moral hem cesaret verdi ve iki aydır çektiğim maddi manevi ızdıraptan kurtuldum. Kendisine çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Öte yandan DEÜ Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. özalp Karabay, kurşunun çıkarılması halinde hastanın felç olma riski taşıdığını, çıkarılmaması durumunda ise enfeksiyon riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Karabay, kurşunu hastaya risk yaratmayacak şekilde çıkarmalarında teklonojiden yararlandıklarını belirterek şunları söyledi:
“Kurşun sol yanaktan girmiş, alt çene kemiğini dağıtıp, şah damarını parçalayarak boyun sinirlerine yakın kemiğe saplanmış. Kurşun normal röntgen filmlerinde görünüyor. Ama bu filmlere bakarak yapılacak ameliyat çok riskli olur. Biz ileri teknoloji radyolojik tetkik yaptık. Anjiyo çektik. Bu tetkikler bize kurşunun yerini her açıdan gösteriyor. Kurşunun şah damarlarından birini parçaladığını, boyun sinirlerine yakın yere saplandığını tespit ettik. Böylesine detay veren radyolojik tetkikle nokta atış yapar gibi, 6-7 santimetrelik bir kesiyle boyundan girerek kurşunu çıkarttık. Tahrip olmuş damarları da düzelttik. Kurşunun yeri çok iyi saptanmadan yapılacak bir ameliyatta, damarlara zarar verme olasılığı çok yüksekti. Boynunu çeviremeyen, büyük korku yaşayan hastanın psikolojisi çok olumsuz etkilenmiş. Kurşun damarı parçalamış, kanama olmuş. Damar bölgesinde genişleme vardı, enfeksiyon riski vardı, çıkarmamız gerekiyordu. Kurşun çıkarılmazsa hasta enfeksiyon, felç kalma problemleriyle karşı karşıya kalabilirdi. Bize başvurduğunda çok endişeliydi. Ameliyat olmayı çok istiyordu ama ameliyattan sonra sağlıklı olabileceğini düşünmüyordu. Ameliyat başarıyla geçti, hastamızın memnuniyeti bizi de mutlu etti. Çıkan kurşunu tutanakla emniyet görevlilerine teslim ettik.”