Gündem 7 genci yırtık boru öldürmüş!

7 genci yırtık boru öldürmüş!

02.01.2009 - 13:15 | Son Güncellenme:

#10

Ankara'da 7 gencin hayatını kaybettiği dairede, kombiden bacaya takılan alüminyum bağlantı borusunun yırtık olduğu tespit edildi.

7 genci yırtık boru öldürmüş

Başkent Doğalgaz A.Ş Genel Müdürü Veysel Karani Demir, karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu 7 gencin hayatını kaybettiği dairede, kombiden bacaya takılan alüminyum bağlantı borusunun yırtık ve delik olduğunun, bu nedenle atık gazın bacaya gitmeden ortama yayılarak zehirlenmeye neden olduğunun belirlendiğini bildirdi.

Haberin Devamı

Demir, eski EGO Genel Müdürlüğü binasında düzenlediği basın toplantısında, Çankaya Birlik Mahallesi’nde 7 üniversite öğrencisinin yaşamını yitirdiği zehirlenme olayına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bilirkişi raporuna göre, "ölümlerin olduğu dairede kombiden bacaya takılan alüminyum fleks bağlantı borusunun çürüdüğü, yırtık ve delik olduğunun anlaşıldığını" ifade eden Demir, bu nedenle yanmış olan atık gazın bacaya
gitmeden ortama yayıldığının ve zehirlenmelerin bundan kaynaklandığının belirlendiğini kaydetti.

Demir, itfaiye ekiplerinin yaptığı kontrollerde, apartmandaki bacaların açık ve baca çekişlerinin ise normal olduğunun tespit edildiğini söyledi.

AİLELER EVDELER DİYE HUZURLUYDU, ÖLÜM HABERLERİ GELDİ

Haberin Devamı

Ölen Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özgür Turan Attila'nın ideali savcı olmaktı. Özgür Turan Atilla'nın yakılarına bu idealini anlatırken, “Savcı değil, Cumhuriyetin savcısı olmak istiyorum” dediği ortaya çıktı. Tek evlatlarının cenazesini, Ankara'dan teslim alıp İzmir'e getiren Attila ailesinin yüreğindeki acı büyüyerek sürerken; baba Murat Attila, “Tüm aileler, dışarıda değil de evde yeni yılı kutladıkları için huzurluydu. Başlarına bir şey gelmeyeceği için gönülleri rahattı. Ancak, genç yaşlarında ecel onları bu şekilde buldu. Hiç adil değil” dedi. Anne Okşan Attila ise “Ah, keşke onların bulunduğu evin kapısını çalıp, açtırsalardı” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.
18 yaşındaki tek çocukları, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Özgür Turan Attila'yı, Ankara'da kiraladıkları dairede, yeni yıl partisi verdiği altı arkadaşıyla birlikte doğalgaz kombisinden sızan karbonmonoksit gazından zehirlenmeleri sonucu kaybeden, gazeteci Murat Attila ve eşi Okşan Attila yıkıldı. İzmir'in Hatay Semtinde bir yakınlarının evinde aile dostları tarafından teselli edilmeye çalışılan Attila çifti, taziyede bulunan meslektaşı basın mensuplarının görüşme taleplerini acıları nedeniyle geri çevirdi. Attila çiftinin, başlarına gelen bu olaya hala inanamadıkları, gözyaşlarına hakim olamayıp yakınları tarafından teskin edilmeye çalışıldıkları gözlendi.
Cenazesini toprağa vermeyi beklediği oğlunun ardından “Canım yavrum” diye haykırarak üzüntüye boğulan anne Okşan Attila, olayın meydana geldiği evde birlikte yaşadıklarını, kendisinin yılbaşı için İzmir'deki eşinin yanına geldiğini söyledi. Faciada can vereng ençlerin tümünün çok iyi arkadaş olduğunu belirten acılı anne Okşan Attila, birlikte kaldıkları sürece gaz sızıntısı gibi bir durumun hiç yaşanmadığı söylyedi. Okşan Attila, “Özgür, çok iyi bir çocuk, çok iyi bir evlattı. Hepsi gencecik birer fidandı. Ah, keşke onların bulunduğu evin kapısını çalıp, açtırsalardı” diye konuştu.

GÖNÜLLERİMİZ RAHATTI
Baba gazeteci Murat Attila ise, “Tüm aileler, dışarıda değil de evde yeni yılı kutladıkları için çok huzurluydu. Başlarına birşey gelmeyeceği için gönülleri rahattı. Dışarıda olsalardı, her an başlarına bir şey gelebilirdi. Ancak, genç yaşlarında ecel onları bu şekilde buldu. Hiç adil değil. Sözün bittiği yerdeyiz. Oğlumuzu toprağa verdikten sonra ihmali veya sorumluluğu bulunanlar olup olmadığına bakacağız. Adalet önünde hakkımızı arayacağız” dedi.

“CUMHURİYETİN SAVCISI OLACAĞIM”

İzmir Kız Lisesi'nde okurken, Ankara'daki Milli Piyango Lisesi'ne geçiş yapan Özgür Turan Attila'nın, Hukuk Fakültesi'ne girdikten sonra yakınlarına “Üniversiteyi bitirdikten sonra savcı olacağım. Savcı değil, Cumhuriyet'in savcısı olmak istiyorum” dediği de ortaya çıktı.
Koyu bir Göztepe taraftarı olan ve Harmandalı oyunundaki başarısıyla tanınan Özgür Turan Attila'nın, evde birlikte öldüğü Oğuzhan Tozburun'la, aynı liseyi okudukları, oradan itibaren arkadaş oldukları öğrenildi. 1999 yılında sünnet davetiyesinde Efe kıyafetiyle çektirdiği fotoğrafta anılarda kaldı.

GECE 00.30'DA ARAMIŞ Özgür Turan Attila'nın, olayın meydana geldiği yılbaşı gecesinde ise, saat 00.30'da, İzmir'deki anne ve babasını telefonla arayıp, “Yeni yılınızı kutluyorum. Hepinizi çok seviyorum” dediği öğrenildi.
Eve taziyeye gelen Attila'nın kuzeni Cüneyt Ön, “Kendisi İzmir aşığıydı, fanatik Göztepe taraftarıydı. Her fırsatta buraya gelirdi. Yılbaşı gecesi hepimizi arayıp kutlamada bulundu. Herhangi bir anormallik yoktu. Daha sonra bu acı olayı duyduk” diye üzüntüsünü dile getirdi.

STADYUMDA TÖREN

Ankara'dan getirilen cenazesi İzmir Mezarlıklar Müdürlüğü'ne konulan Özgür Turan Attila'nın yarın saat 10.00'da, Göztepe Gürsel Aksel Stadyumu'nda yapılacak tören ve Alsancak Hocazade Camisi'nde öğlen kılanacak namazın ardından Güzelbahçe Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
Stadyumdaki törene İzmirspor başta olmak üzere kentin diğer takımlarının taraftarlarının da katılacağı kaydedildi.

SİTEDE ANMA
Bu arada, Attila için, ayrıca taraftarı olduğu Göztepe Futbol Kulübü'nün, ‘göztepelist’ adlı sitesinde, ‘Acı Günümüz’ başlığıyla anma ve yakınlarına başsağlığı mesajı yayınlandı.
Attila'nın, sitede, Göztepe-Ispartaspor maçı sonrası foruma yazdığı, “Babam, Alsancak'ta oturuyor, bana msn'den yazdığı aynen şöyle. Sizinkiler Alsancak'ı yıkıyorlar. Sesleri buraya kadar geliyor” diye sevincini yazdığı belirtildi.

"MELEK YÜZLÜ" DOĞUM GÜNÜNDE ÖLDÜ
Uluslararası İlişkiler Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi 18 yaşındaki Ceren Okkalı'nın cenazesi, Ankara'nın Yenimahalle İlçesi'nde gözyaşları arasında toprağa verildi. 1 Ocak 1991 doğumlu olan Ceren'in ardaşlarıyla hem yeni yılı hem de doğumgününü kutladığı ortaya çıktı. Cenaze töreninde fenalık geçiren anne Canan Okkalı'nın “Melek yüzlüm ne olur kalk ‘Şaka yaptım’ de” feryadı yürekleri dağlarken, baba Mehmet Okkalı, “Gitmesini hiç istememiştim. İçimde kötü hisler vardı. Melek yüzlüm beni bırakıp nedeye gidiyorsun?” diyerek ağladı.
Ailesinin ve arkadaşlarının ‘Melek yüzlü’ dediği, Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi Ceren Okkalı'nın cenazesi dün gece Adli Tıp Morgu'ndan alınarak, İbni Sina Hastanesi'ne morguna kaldırıldı.
1991 yılında yılbaşı gecesi arkadaşlarıyla hem doğum gününü, hem de yılbaşını kutlamak için Özgür Turan Attila'nın evine gittiği öğrenilen Ceren Okkalı'nın bu sabah ailesi tarafından hastane morgundan alınan cenazesi, Demetevler 10'uncu Sokak'taki baba evine getirildi.
Bağ- Kur emeklisi olan baba Mehmet ve ev hanımı anne Canan Okkalı'nın 4'ü kız 1'i erkek 5 çocuğundan en küçüğü olan Ceren'in cenaze aracı içinde tabutunun evinin önüne gelmesi, ailesi ve yakınlarını gözyaşlarına boğdu. Ceren'in ablası 20 yaşındaki Cansu Okkalı, cenaze aracına sarılarak, “Ablanı bırakıp nere gidiyorsun?. Seni böyle mi uğurlayacaktık? Ne olur bizi bırakıp gitme” diyerek ağıtlar yaktı.

MELEK YÜZLÜM ‘ŞAKA YAPTIM’ DE
Ceren'in cenazesi gözyaşları arasında babasının memleketi olan Yenimahalle İlçesi'ne bağlı Yuva Köyü'ndeki Sosyal, Kültürel, Kalkındırma ve Yardımlaşma Derneği önüne getirildi. Burada Ceren'in cenaze aracından çıkartılan tabutu açıldı. Bu sırada anne Canan, ablaları Handan, Hacer ve Cansu, açılan tabutta yatan Ceren’in son kez yüzüne bakıp, göz yaşı döktüler. Anne Canan, tabutun arkasından el sallayıp, “Melek yüzlüm, bizi böyle bırakıp nere gidiyorsun? Melek yüzlüm ‘Şaka yaptım’ de. Güle güle yavrum” demesi yürekleri dağladı.
Tabutunun başına konulan duvakla birlikte Ceren'in cenazesi daha sonra köy camisine götürüldü. Ceren'in naaşı, köy halkının geleneği gereği odasında serili olan halı veya kilimden biri olan halıya sarılarak musalla taşına konuldu. Burada Cuma namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra Ceren'in cenazesi, köy memazarlığında toprağa verildi. Ceren'in tabutuna sarılan halı ise daha sonra hayrına camiye bırakıldı.
Ceren'in, Okkalı çiftinin tek okuyan çocuğu olduğu ve başarılı bir öğrenci olduğu belirtildi. Baba Mehmet Okkalı, Ceren'in okuması için kendisine yalvardığını ifade ederek, “Baba, ne olur beni okut. Benim payıma düşen mallar varsa, onları kardeşlerime dağıt, ama beni okut. Sadece okumak, üniversite bitirip, çok başarılı olmak ve benimle gurur duymanızı istiyorum” dediğini belirtti.

YALVARDIM, GİTME DEDİM
Bağ- Kur emeklisi baba Mehmet Okkalı, olayın yaşandığı gece kızının yılbaşı kutlaması için arkadaşına içinde kötü hisler olduğu gerekçesiyle gitmesini hiç istemediğini belirtti. Mehmet Okkalı, “Kızım bana ‘Ne olur baba gideyim. Ben büyüdüm, artık üniversite öğrencisiyim, çocuk değilim. Ne yapacağımı biliyorum. Eğer istemiyorsan ablam da benimle gelsin’ dedi. Ardından annesini de ikna ederek evden çıktılar. Ancak daha sonra ‘Sen gelirsen ber rahat edemem’ diyerek ablasını bırakıp tek başına gitmiş. Ondan sonra böyle bir acıyla karşılaştık. Kızım niye kandırdın beni, niye gittin? Melek yüzlüm beni bırakıp nedeye gidiyorsun?” diyerek ağladı.

DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLAYACAKTI
Baba Mehmet Okkalı, kızının doğum günü için yaşgünü pastası aldıklarını belirtirken, “Kızıma, ‘Doğumgününü gel evde beraber kutlayalım’ dedim. ‘İstersen arkadaşlarını da buraya çağır, annen hazırlık yapsın, hep birlikte burada kutlayalım’ dedim. Ancak beni dinlemedi. ‘Arkadaşlarıma söz verdim, onlarla birlikte kutlayacağım baba’ dedi. Keşke kesinlikle izin vermeseydim” diye konuştu.
Ceren'in ablası Cansu Okkalı ise “Gece saat 23.00 sıralarında beni aradı. ‘Abla seni çok seviyorum’ dedi. Kardeşim, doğum günü pastanı kesecektik, doğum gününü birlikte kutlayacaktık. Doğum gününü böyle mi kutlayacaktık?” dedi.

Haberin Devamı

"HEDEFİ CONDOLEEZZA RİCE GİBİ OLMAKTI"

Haberin Devamı

Elif Koyuncuoğlu'nun Adana'daki yakınları yasa büründü. Üniversiteli kızın ailesi, “Condoleezza Rice gibi başarılı olacağım diyordu. Onsuz ne yapacağız?” diye ağladı.
5 yaşındayken, annesi babasından boşanıp, başka biriyle yeniden evlenen Elif Koyuncuoğlu, Adana'da oturan, hiç çocukları olmayan 55 yaşındaki teyzesi Münteha Koyuncuoğlu ile eşi 60 yaşlarındaki Osman Koyuncuoğlu'na evlatlık verildi. Koyuncuoğlu, nüfuslarına da geçirdiği yeğenlerini büyüttü. İstanbul'da oturan annesi 48 yaşlarındaki Yasemin Topaloğlu da kızıyla sık sık görüştü, ziyaret etti. Teyzesinin büyüttüğü Koyuncuoğlu, İzzet Baysal Üniversitesi'nde Kooperatifçilik Bölümü'nü okudu. Geçen yıl mezun olup, yeniden üniversite sınavına giren Koyuncuoğlu, Bilkent Üniversitesi'nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi Bölümü'ne kaydoldu. Bu yıl öğretime başlayan Koyuncuoğlu, Adana'daki teyzesini 31 Aralık 2008 sabahı telefonla arayıp, yeni yılını kutladı. Teyzenin, “Kızım bunca yıl nasıl geçecek? Ben senden nasıl bu kadar süre okul bitene kadar ayrı kalacağım?” dediği Elif Koyuncuoğlu, daha önce de Bolu'da okuduğunu hatırlatıp, “Bu kadar zaman geçti, bu kadar yıl da çabucak geçer teyze” dedi.

Haberin Devamı

TELEVİZYONDA ÖLÜM HABERİ

Kızı gibi sayıp, büyüttüğü yeğeninden ayrı kalmanın üzüntüsünü yaşayan Münteha Koyuncuoğlu, yeni yılın ilk günü televizyonda haberlerini izlerken Ankara'da 7 üniversite öğrencisinin zehirlendiği haberiyle telaşlandı, ölenlerden birinin yeğeni olduğunu öğrenince de yıkıldı. “Pamuk kızım. Biz sensiz ne yapacağız?” diyerek ağlayan Koyuncuoğlu, eşinin aşırı üzülmesi nedeniyle telaşlanıp, akrabalarının da yardımıyla acı haberi ondan gizledi. Osman Koyuncuoğlu'na Elif Koyuncuoğlu'nun hastanede tedavi gördüğü söylenip, televizyon izlettirilmedi, gazeteler de okutulmadı.
Teyze Koyuncuoğlu'nun televizyonda haberleri izlerken öğrendiği acı gerçek, aynı dakikalarda İstanbul'da oturan anne Yasemin Topaloğlu'nun evinde de öğrenildi. Yasemin Topaloğlu'nun ikinci evliliğinden dünyaya gelen kızı 7 yaşındaki Habibe Topaloğlu, annesine, televizyonda verilen haberde yayınlanan Elif'in fotoğrafını gösterip, “Anne, bu televizyondaki kız ablam” dedi. Kızına benzemekle birlikte, mümkün olmadığını nitelendiren anne, kızının, “Bu fotoğrafın aynısı bizde de var” sözü üzerine, kızını telefonla aradı, ısrarlı aramalarına rağmen cevap alamadı, daha sonra yaptığı araştırmada da kızının öldüğü haberini aldı.
Adana’dan cenazeyi almak üzere yakınları Ankara’ya giderken, anne Topaloğlu da kızı Habibe ile birlikte Adana'ya, ablasının yanına geldi. Elif Koyuncuoğlu'nun yakınları, üniversiteli kızın başarılı bir öğrenci olduğunu belirtip, “Kendisine de hedef koymuştu. Özellikle siyaset okumak istiyordu. ‘Ben çok başarılı bir siyasetçi olacağım. Condoleezza Rice gibi çok başarılı bir insan olacağım’ diyordu” dedi.
Bilkentli Elif'in cenazesi, teyzesi ile eniştesinin yıllar önce Kabasakal Mezarlığı'nda aldıkları Aile Mezarlığı'na yarın defnedilecek. Mezarlıkta mezar yeri açılırken, çiftin kendileri için alıp, hazır bulundukları kefenle yeğenlerini defnedecekleri belirtildi.

Yazarlar