06.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
GÖKHAN KARAKAŞ
Yüzyıllardır kuşaktan kuşağa anlatılarak günümüze kadar gelen ve eski dilde ‘ateş’, ‘kor’ anlamına gelen cemre, doğada hissedilir değişikliğe neden olur. Genellikle kasım ayı başlangıcından 100-105 gün sonrasına gelen ilk cemrenin 1 hafta aralıklarla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılır. Son cemrenin miladi takvime göre 5-6 Mart’ta toprakla buluştuğu kabul edilir. Cemrenin önemli bir doğa olayı olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Barbaros Gönençgil, Milliyet’in sorularını yanıtladı. Prof. Dr. Gönençgil, “Hava sıcaklığının yıl içindeki mevsimsel değişimi Güneş’ten yeryüzüne ulaşan enerjinin kontrolündedir. Dünya’nın hareketi gereği Kuzey Yarım Küre’ye güneş ışınları Aralık ayında en az açıyla gelir, hazirana doğru artar. Aralıktan itibaren alınan enerji artsa da sıcaklık kaybının yüksekliği ve günlerin kısalığıyla havalar soğuktur. İlkbahara doğru enerji miktarıyla birlikte sıcaklık birikimi artar. ‘Cemre düşmesi’ hissedilir sıcaklık artışının kendisidir. Havaya 20 Şubat, suya 27 Şubat ve son olarak toprağa 6 Mart’ta düştüğü kabul edilir” dedi.
Anlamı ‘kor ateş’
İlk ve son cemre arasındaki dönemi bütün düşünülmesi gerektiğini belirten Gönençgil şöyle devam etti: “Doğal bitki örtüsünün uyanışında ilk kıpırdanmalar bu dönemlerde başlar. Cemre düşmesi Anadolu kültüründe yeri olan, Anadolu halk takviminde yeri olan sayılı dönemlerdendir. Arapça kökenli cemre, ‘kor ateş, ateş koru, yükselen ateş’ anlamına gelir. Anadolu halkı, cemreleri havadan başlayarak ısınmanın bir müjdecisi olarak kabul eder ve tarımsal faaliyetlerini düzenler. Modern meteoroloji yerini alsa da halk takviminde yüzlerce yılın birikimiyle oluşan sayılı dönemlerin unutulmaması gerekli.”23 Eylül ve 21 Mart’ın gündönümü olduğunu ve gece ve gündüzün eşitlendiği belirten Gönençgil, “21 Mart’tan itibaren güneş ışınlarının 90 derece ile gelmesi ısınma için önemlidir. Bu durum 23 Eylül’de Güney Yarım Küre’ye geçer. 21 Mart’ın simgesel bir tarih olarak bahar müjdecisi kabul edilmesi bu nedenledir. Ama cemreler dönemsel olarak baharın müjdecisidir. Yerel halk yüz yıllardır bahar hazırlıklarını bu dönemsel döngüye göre yapar. Bu nedenle bence gerçek bahar müjdecisi cemrelerdir” ifadelerini kullandı.
‘İklim değişikliği en büyük sorunumuz’
Prof. Dr. Gönençgil insanlığın en büyük sorununun iklim değişikliği olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:“İklimlerin milyonlarca yıldır doğal yollarla değiştiği bilinen gerçektir. Antroposen Çağı (İnsan Çağı) olarak adlandırdığımız son 120 yıllık dönemde iklimlerde görülen değişimler özellikle insanın doğaya verdiği zararın sonucudur. Doğaya verdiğimiz zararla etkilediğimiz iklim özelliklerinin yeniden doğal yapısına dönmesi için mücadele ederken aynı zamanda uyum sağlamak zorundayız. Bilimsel sonuçlar elde edilerek yıllar arasında kıyaslamalarla iklim değişikliği sürecini anlamada yardımcı olabilecek bir araçtır cemre. Takvimlerdeki sayılı günler iklim döngüsünün parçasıdır. Binlerce yıllık deneyimlerle oluşan halk takvimleri, yaşanan belirgin meteorolojik olayların devam ettiğinin kanıtıdır. İklim değişikliğinden hareket edersek, halk takvimlerindeki bu belirgin günlerin devamlılığı değişimin hızlı olmadığını göstermekte. Değişen değişkenliktir. Sıcaklık, yağış, rüzgar gibi meteorolojik hadiseler değişkenlik gösterir. Değişkenlik mevsimden mevsime, yıldan yıla olabilir. Hatta artan olağanüstü hava olayları bu değişkenliğin parçasıdır.”