Gündem Ben 700 bin kişinin komutanıydım bunun başka yolu olabilirdi!

Ben 700 bin kişinin komutanıydım bunun başka yolu olabilirdi!

07.01.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

‘Bu suçlamayı reddediyorum. Bu suçla itham edilen kişi Türkiye Cumhuriyeti devletinin 26. Genelkurmay Başkanı’dır. Ben görev hayatım boyunca her zaman kanunların ve anayasanın çizgisinde oldum’

Ben 700 bin kişinin komutanıydım bunun başka yolu olabilirdi

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 2 saat süren mahkeme sorgusunda şöyle konuştu:
TRAJİKOMİK: Bu suçlamayı reddediyorum. Bu suçla itham edilen kişi Türkiye Cumhuriyeti devletinin 26. Genelkurmay Başkanı’dır. Bunu tarihe not olarak düşmekte yarar görüyorum. Ben Genelkurmay Başkanı olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanıyım ki bu Türk Silahlı Kuvvetleri dünyanın sayılı en güçlü ordularından bir tanesidir. Böyle bir orduya komuta eden birisinin silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek ile suçlanması trajikomik diyebiliriz.
GÖREVDEYKEN: 30 Ağustos 2010 ‘da emekli olduktan 1,5 yıl sonra böyle bir suçlama ile karşı karşıya kaldım. Çok üzücü, anlaşılması zor, eğer ki benim bu faaliyetlerimi aktif görevim esnasında yaptığım iddia ediliyorsa ki bu faaliyetlerim o zamanda devletin yetkili makamlarınca anlaşılmamışsa bunu da anlamak mümkün değildir. Böyle bir iddiayı duymak, işitmek, Silahlı Kuvvetler’e, ülkeye, devlete görev vermiş, şerefiyle görev vermiş birisi için çok ağır bu iddia. Bu iddianın bu şekilde dile getirilmesi bile benim için en ağır cezadır. Bundan sonra ne ceza verilirse bu beni daha fazla üzmez. Benim görevim esnasında böyle bir şey varsa gereken yapılmalıydı. Bu kanaate nasıl ulaşılmıştır, basın açıklamalarımdan internet andıcı konusu başlığı altında internet sitelerinde çıkan yazılar, bir iki haber ile Genelkurmay Başkanı itham edilmektedir.
ANAYASA: Bir iki basın açıklaması ve bir iki internet sitesi haberi ile hükümeti yıkmakla itham ediliyorsam bu çok acıdır. Böyle bir amacım olsa 700 bin kişilik gücü elinde tutan komutan olarak bunu yapmanın başka yolları da olabilirdi. Görev hayatım boyunca kanunların ve anayasanın çizgisinde oldum. Ancak bugün iddia edilen suçlar ve bu suçlamaya giden değerlendirmeler dosyadan vakıf olduğunuz üzere, benim dönemimle ilgili internet siteleriyle bir ilgim olmadığı da savunmalarımda mevcuttur.
KAPATTIRDIM: 30 Ağustos 2008’de Genelkurmay Başkanlığı görevime başladım. 4 Şubat 2009’da bu internet siteleriyle ilgili olarak bir haber yayınlandı. Bu haber üzerine konunun derhal incelenmesini istedik ve o haberde sadece site adresleri vardı. Herhangi bir içerik yoktu. İlk inceleme sonucunda, şekil ve teknik açıdan bu sitelerin kanuna uygun olmadığı bilgisi bana verildiğinde ben bu siteleri kapattırdım. Aslında bana teşekkür edilmesi gerekir ki ben bu siteleri kapattıran kişiyim. Benim dönemimde bu internet sitelerinde suç teşkil eden bir tane olay ortaya konulmuşsa ki yoktur bunu da açıklamış olmak isterim.
ARZ EDİLMEDİ: 2. Başkan (Orgeneral Hasan Iğsız) tarafından ‘Sayın Komutana arz’ diye sunulan bir belge normal şartlarda bana arz edilmesi gerekir. Ancak kesinlikle arz edilmedi. Bu andıç 2. Başkan tarafından 1 Nisan 2009’da paraflanmıştır. Bana 14 Nisan 2009’da arz edildiği iddia ediliyor. Ancak 2 Nisan 2009’da karargah içinde işleme girdiğini de görüyoruz. 13. Ağır Ceza Mahkemesi tutanaklarındaki ‘Komutanın imzasını gördüm’, ‘Komutan imzaladı’ yönündeki beyanlar sadece değerlendirmedir. (İnternet Andıcı iddianamesinde, Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’nun, “belgenin 1 Nisan 2009’da ikinci başkan parafıyla Genelkurmay Başkanı’na arz olunduğu” şeklindeki sözleri yer alıyor.)
EMİR YOK: Bu andıç ile 4 sitenin kurulması işlemi başlatılmıştır ancak bu sitelerin aktif hale gelmesi için andıç yeterli olmaz. Bunun olması için uygulama emri yayınlanması gerekir. Ancak bu konuda öyle bir şey de söz konusu olmamıştır.

Haberin Devamı

İLK
Demokratik sistem içerisinde görev yapan bir mahkeme tarafından tutuklanan ilk Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ oldu. Cumhuriyet tarihinde bir Genelkurmay Başkanı hakkındaki ilk tutuklama 27 Mayıs 1960 darbesiyle görevden alınan Mustafa Rüştü Erdelhun’a yönelik oldu. Erdelhun, darbeyi gerçekleştiren cunta tarafından tutuklanmıştı. Yassıada Mahkemesi’nde yargılanan Erdelhun ömür boyu hapse mahkûm edilmiş, cezası dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından affedilmişti.

‘TSK’ya moral için söyledim’
7 saatlik savcılık ifadesinde Başbuğ’a yaklaşık 50 soru soruldu. Soruşturmayı yürüten Savcı Cihan Kansız, Başbuğ’a “Düzenlediğiniz basın toplantısında soruşturmaya ve davaya konu olan olaylarla ilgili, ‘kağıt parçası’ ve ‘boru’ kelimelerini içeren bazı açıklamalar yaptınız. Bu açıklamalardaki amacınız nedir?” şeklinde soru yönelttiği, Başbuğ’un da, “Ben Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Başkanı’ydım. Bu açıklamalarım iyi niyetli açıklamalardır. Başka bir niyet yoktur. Komutan olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne moral vermek niyetinde yapılmış açıklamadır” dediği öğrenildi.

Haberin Devamı

Devlet Şeref Madalyası verilmedi
İlker Başbuğ, yoğun güvenlik önlemleri altında götürüldü. 2010’da emekliye ayrılan Başbuğ’a “Devlet Şeref Madalyası” verilmemişti. Başbuğ’un madalya almamasıyla 12 yıllık bir gelenek de bozulmuştu. Devlet Şeref Madalyası 1998’de İsmail Hakkı Karadayı’ya, 2002’de Hüseyin Kıvrıkoğlu’na, 2006’da Hilmi Özkök’e ve 2008’de Yaşar Büyükanıt’a verilmişti. Emekliliğinin ardından Başbuğ’a zırhlı makam aracı tahsis edilmemiş olması da eleştiri konusu olmuştu. Başbuğ’un ardından erken emekliliğini isteyen Işık Koşaner’e ise madalya verilmemişti.

Ben 700 bin kişinin komutanıydım bunun başka yolu olabilirdi

İlker Başbuğ, Kara Harp Okulu’ndan ikincilikle, Harp Akademileri’nden ise birincilikle mezun oldu.

Manastırlı komutan
- İlker Başbuğ’un anne ve babası Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri liseyi okuduğu Manastır’dan Türkiye’ye göç etti. 1943’te Afyonkarahisar’da doğdu. Dedesi ve annesiyle birlikte, 7 yaşında babasını veremden kaybettikten 5 yıl sonra, 1955 yılında İstanbul Kuzguncuk’a göç etti. 1957 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ne girdi.
- Kuzguncuk’ta oturduğu sırada eşi Sevil Başbuğ ile de tanıştı. Kara Harp Okulu’nu ikincilikle bitirdi. Tuzla Piyade Okulu’ndan da başarıyla mezun oldu ve ilk kıta görevi Maltepe’deki 2. Zırhlı Tugayı oldu.
- Üsteğmen rütbesinde TSK’ya hizmet ederken 1968 yılında Sevil Başbuğ ile evlendi. Ankara’daki Muhafız Alayı’nda takım ve bölük komutanlığı rütbesiyle 3 yıl görev yaptı. Bu sürede halen askeri lojman olarak kullanılan Yelken Apartmanı’nda ikamet etti, eşiyle birlikte ilk evi de burası oldu.
- Harp Akademileri Komutanlığı’na “kurmay” rütbesi takmak için kabul edildi. Bu sürede ilk kez baba oldu. 1973’te Harp Akademileri’ni birincilikle bitirerek “kurmay yüzbaşı” unvanı aldı.
- Genelkurmay Karargâhı’ndaki Plan Prensipler Şubesi’nde Kıbrıs Barış Harekâtı’nın planlamasını yapmak gibi önemli bir görev üstlendi. Halefi Işık Koşaner ile de bu görevde tanıştı. Üst rütbeli komutanları, “Bu yüzbaşı keşke albay olsaydı, hemen generalliğe terfi ederdi” dedi.
- 12 Eylül 1980 darbesi sırasında Kara Harp Akademisi’nde görev yaptı. İngiltere’deki Kraliyet Akademisi ve İtalya’daki NATO Savunma Koleji’nden de bu dönemde mezun oldu. Darbenin hemen ardından Trabzon’daki Sıkıyönetim Karargâhı’nın kurmay başkanlık görevine atandı.
- 1982’de Brüksel’deki NATO Uluslararası Askeri Karargâhı’nda Cari İstihbarat Plan Subaylığı görevine geldi. Soğuk savaşın en gergin atmosferinde ve Polonya’da Lech Walesa ayaklanmasının ilk günlerinde NATO’da görev yaptı.
- 1989’da generalliğe terfi etti. Belçika Mons’daki Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhı’nda Lojistik ve Enformasyon Daire Başkanlığı ve 1. Zırhlı Tugay Komutanlığı yaptı.
- Tümgeneralliğe terfi ettikten sonra PKK’nın Güneydoğu’da ayaklanma provaları yapmaya çalıştığı yıllarda bu bölgeye tayin oldu. Jandarma Asayiş Kolordu Komutan Yardımcılığı görevinde fiilen çatışmaların içinde yer aldı. PKK’nın Lice baskını sırasında ele geçirilmek istenen okulu, yaralı askerlerle birlikte geceyarısına kadar savundu. 1995’te Kuzey Irak’a 35 bin askerle icra edilen Çelik Harekâtı’nın da planlayıcıları arasındaydı. Daha sonra Mons’daki Milli Askeri Temsil Heyeti Başkanlığı’na atandı.
- 1997’de korgeneralliğe terfi ettikten sonra 2. Kolordu Komutanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı. 2002 yılındaki, Yüksek Askeri Şura’da orgeneralliğe terfi etti. Sırasıyla Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı, Genelkurmay İkinci Başkanlığı, 1. Ordu Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı yaptı. 30 Ağustos 2010’da emekliye ayrıldı.
MERİÇ TAFOLAR ANKARA

Haberin Devamı

Ben 700 bin kişinin komutanıydım bunun başka yolu olabilirdi

Haberin Devamı

ABD Dışişleri Sözcüsü Nuland, Başbuğ’un tutuklanmasıyla ilgili gelişmeleri izlediklerini belirterek, Türk hükümetine, bu süreçteki davalarla ilgili inceleme ve adli kovuşturmaların şeffaf biçimde ilerlemesi çağrısında bulunduklarını söyledi.

Haberin Devamı

‘Lanetliyorum’
Balyoz davasına dayanak oluşturan Plan Semineri’nin icra edildiği dönemde Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı olan Başbuğ, Genelkurmay Başkanı rütbesindeyken Fatih Camii’nin bombalanacağı iddialarıyla ilgili olarak “Allah Allah diyen bir ordu cami bombalar mı?” diye sorarak masaya yumruğunu indirip “Bu haberi yapanları lanetliyorum” demişti. Başbuğ, Nisan 2009’da Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı açıklamadaki cemaatlere yönelik sözleri büyük tartışma yaratmıştı. Başbuğ, “Bugün bazı cemaatler öncelikle bir ekonomik güç olmaya ve daha sonra da sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir tek tip yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Bu tip bazı cemaatler hedeflerine ulaşmada kendileri için en büyük engel olarak TSK’yı görmektedir. Bu yapılanlara karşı, hukuk devleti kapsamında TSK’nın tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek ise büyük yanılgıdır” demişti.

Ben 700 bin kişinin komutanıydım bunun başka yolu olabilirdi

‘Silah değil boru’
Başbuğ, Poyrazköy Davası kapsamında bu bölgede Bedrettin Dalan’a ait bir arazide yapılan aramalar sırasında kamuoyunda LAV silahı olarak bilinen silahların bulunmasından bir hafta sonra yaptığı basın açıklamasında, “Bunlar silah değil, boru” demiş, tutuklandığı İnternet Andıcı davasıyla birleştirilen İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı ise “kağıt parçası” olarak nitelemişti.

Ben 700 bin kişinin komutanıydım bunun başka yolu olabilirdi

TEK BAŞINA:
İlker Başbuğ, Silivri 5 No’lu L tipi cezaevinde L-5‘te geçici olarak yerleştirildiği koğuşta tek başına kalıyor. Başbuğ, talep etmesi ve cezaevi yönetiminin de uygun görmesi halinde 1-2 kişiyle birlikte kalabilecek. Bireysel odaların 12,45 metrekare, açık avluların 65,19 metrekare, ortak yaşam ünitesinin 56,59 metrekare şeklinde düzenlendiği, 7 kişinin bir arada bulunduğu bir ünitenin, toplam 208,93 metrekare olduğu ‘L Tipi’nde odalarda 100x125 santimetre boyutlarında pencereler bulunuyor. Gündüzleri açık tutulan odaların kapıları gece belirli bir saatten sonra kapatılıyor. Hükümlü ve tutuklular gündüzleri 7 kişilik ortak yaşam alanında ve avluda bir araya gelebiliyor. 7 kişilik 61 ünite, 3 kişilik 4 oda, 40 adet tek kişilik oda bulunuyor. Giriş-çıkışların kontrolü ve izinsiz girişleri engellemek üzere göz biyometrisi ile duyarlı kapı ve X-Ray cihazı kullanılıyor. Türkiye’de 8’i Silivri’de olmak üzere 19 ‘L tipi’ var.

‘Fırsat’
Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle’nin sözcüsü Peter Stano, “Daha önceki açıklamalarda da altı çizildiği gibi Komisyon, Ergenekon davasını ve darbe iddialarıyla ilgili davaları Türkiye’de demokratik kurumların işleyişini ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için önemli bir fırsat olarak görmektedir” dedi.