11.10.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
MERT İNAN * İSTANBUL
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bu yılki Dünya Ruh Sağlığı teması ‘İntihar’. Global ölçekte intihara karşı farkındalık yaratılması amaçlanıyor. Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Psikiyatrist Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, Türkiye’de depresyon ve madde kullanımındaki artışın intihar riskini katladığına dikkat çekti.
Beyazyürek, “Ülke genelinde depresyon sorunu yaşayanların sayısı 3,5 milyona yaklaştı. Türkiye’nin yüzde 4.5’lik dilimi depresyonla boğuşuyor. Uzmanlara göre bu rakam buzdağının görünen kısmı. Global ölçekte ise depresyon mağdurlarının yüzde 80’inden fazlası düşük ve orta gelir seviyesindeki ülkelerde tespit edildi. Bunun yanı sıra 55 ile 74 yaş arasında depresyon daha sık görülüyor. Yaşlılar arasında depresyona yakalanan kadınların oranı yüzde 7.5, erkeklerde ise bu oran yüzde 5.5 oranında. Dünya nüfusunun yüzde 4.4’ü depresyon, 3.6’sı ise anksiyete bozukluğundan muzdarip. Anksiyete kadınlarda, yüzde 4.6, erkeklerde ise yüzde yüzde 2.6 seviyesinde, son 10 yıllık sürede depresyon hastalığı yüzde 18.4, anksiyete hastalığı ise 14.9 oranında artış göstermiş durumda” dedi.
5 yılda yüzde 27 arttı
Antidepresan kullanımının son beş yılda yüzde 27 arttığına da dikkat çeken Prof. Dr. Beyazyürek; “Bu artışın önemli bir nedeni internet, sosyal medya ya da kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanımı. 75 yaşına gelmiş kişiler arasında herhangi bir ruh hastalığı yaşamış olanların oranı yüzde 50.8. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre 300 milyondan fazla kişide depresif bozukluklar var. 250 milyondan fazla kişi kaygı bozukluklarından muzdarip. Her iki hastalığın neden olduğu üretkenlik kaybının dünya ekonomisine olan maliyeti ise 1 trilyon dolarından fazla” diye konuştu.
Uyuşturucu zehri türevleri ve tüketimdeki artışın endişe verici boyutta olduğunu dile getiren Prof. Dr. Beyazyürek, şunları söyledi:
‘Dünyada ilk ikideyiz’
“Şu an 25-35 yaş diliminde ne yazık ki çok ciddi bir metamfetamin kullanım artışı söz konusu. Ortadoğu’daki istikrarsızlık ve çatışmaların, narkotik ve psikotrop maddelerin kaçakçılığını kolaylaştırıyor. Metamfetamin kaçakçılığı ve istismarında tehlike çanları çalıyor. Metamfetamin zehri nörotoksik olduğundan beyindeki dopamin ve seratonin nöronlarına zarar veriyor. Hızlı bağımlılık yaptığı gibi akıl hastalığı ve intiharlara yol açabiliyor. Asıl mesele 18 yaş ve altındaki yaş grubunda. Bu grupta dünya sıralamasında ilk ikideyiz. Ölüm oranı en yüksek ülke Türkiye. 12-18 yaş arasında maalesef esrar zehri yaygınlaşmış durumda. Tedavi gören ve narkotiğin yakaladığı kişiler, toplam kullanıcı ve satıcıların ancak yüzde 1’ini oluşturuyor. Bu zehir türevi de intihar riskini arttırıyor.”
‘Enstitü kurulmalı’
Sentetik madde kullanımına dikkat çeken Prof. Dr. Beyazyürek, şunları söyledi: “Maalesef sentetik madde yaygınlığında da patlama yaşanıyor. Dünyada en çok bonzai tüketilen ülke durumundayız. Ucuz ve kolay ulaşılır olması bağımlı sayısını her geçen gün arttırıyor. Ülke genelinde esrar deneyenlerin oranı yüzde 8 seviyesinde. Bu soruna karşı mutlaka Cumhurbaşkanlığı’na bağlı özerk çalışabilecek bir araştırma enstitüsünün kurulması gerekiyor. Bu kurumda sağlıkçılar, psikologlar, sosyologlar, eğitimciler, emniyet görevlileri, sivil toplum temsilcileri hatta din adamları çalışmalı.”