Gündem Ders zili onlara çalmadı

Ders zili onlara çalmadı

25.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Milyonlarca öğrenci için ders zili çalarken, otizmli çocuklar bu sevince ortak olamadı. Türkiye genelinde 0-18 yaş arasındaki 350 bin otizmli çocuktan sadece 29 bini dersbaşı yapabildi

Ders zili  onlara çalmadı

Türkiye, otizmli bireylerin eğitim sisteminde yaşadıkları zorlukları, son olarak CHP Milletvekili Çetin Arık’ın Meclis’teki çığlığıyla duydu.
Devlet okullarında kendilerine uygun sınıf ve özel eğitim öğretmeni bulamayan çok sayıda otistik çocuk, özel okul ücretleri de aileleri tarafından karşılanamayınca eğitimlerine devam edemez duruma geldi. Topluma adapte olabilmeleri için ilk yaşlarından itibaren özel eğitim görmesi gereken çocuklara, özel merkezlerde haftada 2-3 saat devlet desteği ile ücretsiz eğitim sağlanırken, bu sürenin artırılması için ek ücret talep ediliyor. Ancak bu merkezler normal okul yerine geçmiyor. Bu eğitimlerini tamamlayan çocuklara diploma yerine, öğrenim belgesi veriliyor.
Kızının eğitim hakkından yararlanamamasına isyan eden Arık’ın gündeme getirdiği sorun aslında yaklaşık 350 bin otistik öğrenciyi ve velilerini ilgilendiriyor. Milliyet’e otistik çocukların eğitim alanında yaşadıkları sorunlara anlatan Arık, Türkiye’de bu çocukların eğitimi için gerekli altyapının olmadığını söyledi.
“Okuldaki çocuklar kağıt üstünde eğitim alsalar da gerçekte bu haktan yararlanamıyorlar. ABD’de her 68 doğumdan birinde otizmli bir çocuk dünyaya geliyor. Şu an eğitim çağında 350 bin otistik çocuk olduğunu, bunlardan sadece 26 bininin okula ulaşabildiğini tahmin ediyoruz” diyen Arık, “Benim kızım da bir otistik. TEOG’da Kız Teknik Anadolu Lisesi’ni kazandıktan sonra büyük bir heyecanla okula gittiğimiz de Turizm Meslek Lisesi’nde özel bir sınıf oluşturulduğu söylendi. Ne var ki okula gittiğimizde müdür bize ‘Benim altyapım yok, ben normal çocuklara sınıf bulamıyorum, bu çocuklar için de sınıf yok’ dedi. Yaşadıklarımı basın toplantısında gündeme getirince Milli Eğitim’den birçok kişi arayıp yanlış olduğunu, durumun düzeltileceğini söyledi. Bir milletvekili olarak bu zorluklarla karşılaşıyorsam vatandaşın halini siz düşünün” ifadelerini kullandı.
40 saat eğitim şart
Arık, otizmli çocukların eğitim alanında yaşadığı eksikleri de şöyle anlattı:
“Çocuklar okula kaydediliyor ama eğitim alacakları bir sınıf yok. Sınıf olsa öğretmen yok. Otizmin tedavisinde sürekli eğitim şart. Bu çocukların haftada en az 40 saat eğitim alması gerekiyor. Ancak Türkiye’de otistik çocuklara verilen eğitim süresi bazen 2 saate kadar düşebiliyor. Otizimli aileler okula gittiğinde idareci eğitim verecek bir öğretmenin olmadığını söyleyebiliyor. Bazen de kimi aileler bu duruma karşı çıkarak ‘Bizim çocuklarımızı otistik çocuklarla nasıl okutursunuz?’ diye tepki gösteriyorlar. Nisanın ilk haftasında TBMM’ye otizmli çocukların durumunun araştırılması için soru önergesi verdim ama ne yazık ki kabul edilmedi. Sayın Cumhurbaşkanı’nın otizmli çocukları sahiplenen açıklamaları olmuştu. Bazı AKP’li vekillerin de Down sendromlu veya otistik yakınları olduğunu biliyoruz. Bu sorun hepimizi ilgilendiriyor.”
Düzenli eğitim lazım
Otizmli çocukların ilk yaşlarında eğitime başlaması gerekiyor. Bu çocuklar, MEB’e bağlı ücretsiz özel eğitim ve uygulama merkezlerine, uygun sınıf ve eğitmen bulunan devlet okullarına ya da özel eğitim kurumlarına gidebiliyor. Bütçesi yeten bazı aileler de çocuğuna evde özel eğitim verebiliyor.
Otizmli çocuklar yararına faaliyet gösteren kuruluşlar ise çeşitli etkinlikler düzenleyerek otizme farkındalık yaratmaya ve çocuklar için maddi destek sağlamaya çalışıyor. Yapılan bilimsel araştırmalara göre ise ilk yaşlarından itibaren düzenli özel eğitim alan çocuklarda ileriki yıllarda gelişim gözleniyor.

Ders zili  onlara çalmadı


İstanbul faktörü
Otizm Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Gökçe konuyla ilgili “10 yaşındaki otizmli kızım 5’inci sınıfa gidiyor. Haklarımı bildiğim ve İstanbul’da yaşadığım için diğer ailelere göre şanslıyım denilebilir. Anadolu’daki eğitim olanakları İstanbul kadar kapsamlı değil. Kaynaştırma eğitimi 8 saat, bireysel eğitim ise 4 saat ile sınırlı. Normalde 4’üncü sınıfa gidecek otizmli bir çocuğun 1’inci sınıfa gitmesi istenebiliyor. Otizmli bir çocuğun devlete eğitim masrafı 100 bin dolar. Ancak bu çocuklar eğitim almadıkları durumda yaşamları boyunca devlete maliyetleri 1.5 milyon dolar” diye konuştu.
68 çocuktan biri
Tohum Otizm Vakfı Kurucu Başkan Yardımcısı Aylin Sezgin de, 1985’te her 2500 çocuktan birine konan otizm tanısının, 2000’de 150’de 1, 2013’te 88’de 1 çocukta görülmeye başladığını ifade ederek, “Bugün her 68 çocuktan biri otizm riski ile dünyaya geliyor. Dünyada her 20 dakikada bir çocuk otizm tanısı alıyor. Dünyada kabul edilen 68’de 1 oranını baz alarak Türkiye için yaptığımız nüfus projeksiyonuna göre 0-18 yaş yaklaşık 352 bin otizmli çocuk ve gencimiz olduğunu, bu çocuklarımızdan 29 bininin eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanmak için beklediğini söyleyebiliriz. Ülkemizde yaklaşık 1 milyon 142 otizmli birey olduğu ve bundan etkilenen 4 milyon 568 bin aile olduğunu tahmin ediyoruz. Ülkemizde otizmli çocukların devam ettiği, ayrıştırılmış özel eğitim uygulama merkezlerinin toplam sayısı 727, ayrıştırılmış eğitimde 24 bin 527, yarı kaynaştırmada 2 bin 759 otizmli öğrenci olmak üzere eğitime erişebilen otizmli çocuk sayısı 29 bin 782. Oysa 0-18 yaş grubunda 352 bin otizmli çocuk ve gencimiz olduğunu düşünürsek bu sayıların vahameti anlaşılır.”
“Neler yapılmalı?”
Otizmli çocukların gösterdiği yetersizlik alanlarına, öğrenme ve davranış özelliklerine uygun bir müfredat tüm eğitim kademeleri için hazırlanmalı.
Öğretmenler özel eğitim konusunda bilgilenmeli. Öğretmenler, otizmli çocukların eğitimi için bilimsel dayanaklı uygulamaları öğrenmeleri için destek almalı.
Genel müfredattan yararlanan otizmli çocuklar kaynaştırma eğitimi almalı, orta ve ağır düzeyde otizmden etkilenmiş çocuklar yetersizlik alanlarına uygun müfredatla eskisi gibi otistik çocuklar eğitim merkezlerinde eğitim almalı.
Tüm okul öncesi, sınıf ve branş öğretmenleri kaynaştırma konusunda bilgi ve beceri sahibi olmalı. Bu amaçla gerektiğinde uzaktan eğitim olanaklarından yararlanmalı. Öğretmen yetiştiren programlarda var olan özel eğitim ve kaynaştırma dersleri zorunlu hale getirilmeli ve içerikleri kaynaştırmaya doğrudan hizmet edecek şekilde yeniden düzenlenmeli.
Tedaviyi öğretmenler yapmalı
Otizm Vakfı Başkanı Aydın Çayan ise, “Öncelikle bu sorunla mücadele için otizm tanısının çok erken yaşlarda konulması gerekiyor. Tanıyı doktorlar koyacak tedaviyi ise öğretmenler uygulayacak. Çünkü bu zihinsel engelliler içindeki en ağır rahatsızlık. Ve otizmli çocukların hepsi bir değil. Kişiden kişiye farklılık gösteriyor. O yüzden bu çocukların her birinin ayrı özel eğitim alması gerekiyor. Aslında çok zeki olanları var. Her şeyi ezberleyebiliyor bazıları ama tek başlarına yemek dahi yiyemiyorlar, sorun bu. Devletin eğitim desteğinin de bu noktada artırılmasına ihtiyaç var” değerlendirmesinde bulundu.