Gündem ‘Devrimin gezgin şövalyesi’ne veda

‘Devrimin gezgin şövalyesi’ne veda

17.08.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kimilerine göre “Türkiye’de yaşayan en eski komünist”, kendi anlatımıyla “devrimin gezgin şövalyesi”... Devrimci hareketin en önemli isimlerinden Mihri Belli, hapis ve sürgün dolu 95 yılın ardından hayata veda etti

‘Devrimin gezgin şövalyesi’ne veda

Mihri Belli, kelimenin tam manasıyla bir “eski tüfek”ti. Türkiye İşçi Partisi kurulduğunda, artık köhnemiş ve işlevini kaybetmiş buldukları Türkiye Komünist Partisi için kullanmıştı “eski tüfek” tanımını. Ancak Mihri Belli bu tanımı Yön’deki yazılarını E. Tüfekçi mahlasıyla yazacak kadar benimsedi...
11 yılı hapiste, 18 yılı da sürgünde geçen 95 yıllık ömür, devrime dair inancından ödün vermeden sona erdi. Öylesine bir inanç değildi bu; “Dünyada sömürü kalkmadıkça devrim umudu varlığını koruyacaktır” diyordu: “İyimserliğim tarihseldir”.

Babadan mücadeleci
Osmanlı İmparatorluğu son nefesini vermek üzereyken, 1916’da Silivri’de doğdu Mihri Belli. Babası, Kurtuluş Savaşı’nda Trakya’daki direnişi yönetenlerden Urfalı Mahmut Hayrettin Bey’di. Mihri Belli’nin de mücadelesi, henüz 6 yaşındayken İngiliz işgal kuvvetleri evlerini bastığında, babasına ait belgeleri pencere boşluğuna fırlatmasıyla başladı.

ABD’de Marksist oldu
Devrimci mücadeleye adımını bundan 15 yıl sonra, Robert Kolej’in ardından okumaya gittiği ABD’de attı. Teoride Marksizmi öğrenerek, pratikte Missisippi’deki siyahi yarıcılar arasında ideolojisini geliştirdi. İktisat okuduğu Missouri Üniversitesi’nde ABD’li komünistlerle birlikte mücadele etti.
1940’ta Türkiye’ye döndüğünde ülkeye tek parti yönetimi hakimdi. Muhalif sesler yeraltında varlık gösteriyordu. Belli henüz yasal olmayan Türkiye Komünist Partisi’nde çalışmaya başladı. 1942’de merkez komite üyesiydi.

Gençleri örgütledi
ABD’de devrimci mücadelenin en etkin coğrafyasının üniversite olduğunu görmüştü; 1943’te İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde İlerici Gençler Birliği’nin kurucularından biri oldu. Bu ona ilk tutuklanmasını, ardından da iki yıl hapis ve sürgün cezası getirdi.
Bu sefer Yunanistan’a gitti. Yunanistan iç savaşında komünistlerin safında gerilla olarak mücadele etti. Burada adı, daha sonra hiç unutulmayacak olan “Kapetan Kemal”di. İki kez yaralandı; Bulgaristan ve Sovyetler Birliği’nde tedavi gördü.
1950’de Türkiye’ye döndüğünde yine tutuklandı. Tam özgürlüğüne kavuşmuşken bu sefer 1951 tevkifatı çıkageldi. Bu kez cezası yedi yıl hapis, iki yıl dört ay mecburi ikametti. 1960 darbesinin ardından ilk kez kendi adıyla yazılar yayımlama fırsatı buldu. Yön dergisine yazdı; Türk Solu ve Aydınlık Sosyalist dergilerinin yayımına yardımcı oldu. Yine yazıları nedeniyle aylarca hapis yattı.

MDD tezini geliştirdi
Yarısından çoğu parmaklıklar ardından geçen bu dönemde Belli, Milli Demokratik Devrim (MDD) tezlerini geliştirdi. Gençlik hareketi de almış başını gidiyordu; hareketin liderleri Deniz Gezmiş, Mahir Çayan’la iletişime geçti. Böylece MDD gençlik hareketi içinde kabul gördü ve 68’in Türkiye’de Marksist bir kimlik kazanmasını sağladı. Ne var ki yolu o gençlerle ayrıldı. Daha sonra anılarında, Mahir Çayan’ın Ertuğrul Kürkçü‘ye “Biz en büyük hatayı Mihri Belli’den ayrılmakla yaptık” dediğini yazdı.
12 Mart geldiğinde o gençler öldürülmüş, ortalık kan gölüne dönmüş, devrimci mücadele ağır hasar görmüştü. Yine yurtdışına çıktı Mihri Belli; Filistin Kurtuluş Örgütü’nün konuğu oldu. Sonra Avrupa’da kaldı.

Partisi kapatıldı
1974’te Af Yasası çıkınca dönüp 1975’te arkadaşlarıyla Türkiye Emekçi Partisi’ni (TEP) kurdu. Ama tüzükteki “Kürt” sözcüğü Sıkıyönetim Mahkemesi’ni harekete geçirdi. Mahkeme sözcüğün kaldırılmasını istedi, parti yönetimi reddetti. Evrakları vermeyi de kabul etmeyen Belli, 6 ay hapis yattı. Parti kapatamayan Sıkıyönetim Mahkemesi’nin intikamını, 1980’den sonra Anayasa Mahkemesi aldı ve TEP’i “Kürtlere eşit hakları savunduğu için” kapattı.

12 Eylül’de gitti
12 Eylül yaşanmıştı artık... Mihri Belli 1981 sonlarına doğru tekrar yurt dışına çıktı; bir süre Ortadoğu’da kaldı. Sonra İsveç’e gidip 1992’ye kadar bu ülkede yaşadı. Burada 12 Eylül sonrası Kürt hareketini izledi. Türkiye’ye döndüğünde Güneydoğu’da en kanlı dönem yaşanıyordu.
Cenazesinin perşembe günü yapılması beklenen Mihri Belli, epeyce uzun yaşadı, neredeyse bir asır. Ama çok istediği halde Kürt sorununun çözüme kavuştuğunu göremedi.

Haberin Devamı

‘Devrimin gezgin şövalyesi’ne veda

Mihri Belli, Bolşevik Mehmet olarak tanınan dayısının kucağında.

‘Devrimin gezgin şövalyesi’ne veda

Harbiye Askeri Cezaevi’nde arkadaşlarıyla....

‘Devrimin gezgin şövalyesi’ne veda

Ömrü yargılanmalarla, tutuklamalarla, hapislerle geçti.

‘Devrimin gezgin şövalyesi’ne veda

Suikasttan kurtuldu
Belli, 1979 yılında suikasta uğradı. Mehmet Ali Ağca, yıllar sonra bu suikasti Oral Çelik ile Yalçın Özbey’in düzenlediklerini iddia etti.

Kürt sorunu için Öcalan’la görüştü
90’ların sonu ve 2000’li yıllar, siyasette aktif olduğu bir dönemdi. Birçok sol partinin kurucuları arasında bulundu: 1996’da Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), 2002’de Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), 2008’de Sosyalist Parti. 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde Emek Barış Demokrasi Bloku DEHAP listesinde İstanbul 1. bölgeden aday oldu, seçilemedi.
1997’de Abdullah Öcalan ile buluştu. Kürt sorununun “üniter devlet çatısı altında, eşitlik temeli üzerinde gönüllü birlikle” çözülebileceği konusunda görüş birliğine vardılar. Bu görüşmenin tek somut sonucu, kitap halinde yayımlanması oldu.

Haberin Devamı

Cezaevinde evlendi
1951’deki tutuklanışı “hayırlara vesile oldu”, 1953’te Sansaryan Han’da tecritteyken hayatının aşkıyla tanıştı. Son anına kadar birlikte olduğu Sevim Belli ile tanışmalarından dört yıl sonra Sultanahmet Cezaevi’nde evlendiler. Anne-babasının mücadelesinin ceremesini çekecek bir oğulları oldu; bugün Fransa’da kalp cerrahı olarak çalışan Dr. Emre Belli.