Gündem Dünya medyası ifade özgürlüğü istiyor

Dünya medyası ifade özgürlüğü istiyor

14.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Uluslararası Basın Enstitüsü'nün Dünya Kongresi İstanbul'da başladı. Üç gün sürecek olan kongrede, dünyadaki gelişmelerin basını nasıl etkilediği tartışılacak

Dünya medyası ifade özgürlüğü istiyor

50 ÜLKENİN TEMSİLCİLERİ İSTANBUL'DA axgun012.jpg Hürriyet gazetesinin ev sahipliğinde Hilton Oteli'nde gerçekleştirilen IPI 2007 Dünya Kongresi ve 56. Genel Kurulu dünkü açılış töreniyle başladı. 50'yi aşkın ülkeden medya yöneticileri, genel yayın yönetmenleri ve dünya çapında tanınan muhabir ve akademisyenlerin katıldığı toplantının açılışına, Demirel'in yanı sıra Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi ve Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök de katıldı. Açılışta konuşan IPI Yönetim Kurulu Başkanı Piotr Niemczyki, "Hepimiz Türkiye'ye ilgi duyuyoruz. Bu toplantı ifade özgürlüğünün hâlâ sıcak bir konu olduğunu ortaya koyuyor. Sansür ve devlet kontrolü pek çok ülkede gerçeklik olarak önümüzde duruyor. Demokratik toplumlarda bile basın sansüre uğruyor" dedi.Demirel ise hızla gelişen iletişim teknolojisinin bilgi bolluğuna yol açtığını belirterek, "Bu durum medyaya da büyük bir sorumluluk getirdi. Tabii ki düşünce ve ifade özgürlüğü demokratik toplumların temel özelliği. Medya da bu konuda vazgeçilmez bir araç" diye konuştu. Basın sektörünün önemli isimleri, İstanbul'da yapılan Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) 2007 Dünya Kongresi ve 56. Genel Kurulu'nda buluştu. Üç gün sürecek olan ve dünyanın gidişatının özgür basını nasıl ve ne kadar etkilediği konusunun tartışılacağı toplantıların açılışında konuşan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Demokrasi diyalog rejimidir. Ancak yönetenler ve yönetilenler arasında diyalog olursa uzlaşmadan söz edilebilir. Devlet, ifade özgürlüğüne engel olmamalı" dedi. VUSLAT DOĞAN SABANCI: Hürriyet gazetesi İcra Kurulu Başkanı ve IPI Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vuslat Doğan Sabancı son yıllarda yaşanan olayların gazetecileri mesleki açıdan zorladığını belirterek şunları söyledi:"Orhan Pamuk'a verilen Nobel ödülü bizim için çok önemliydi. Ancak Hrant Dink'in katledilmesiyle tüm ulus sarsıldı. Sokaklarda duygu patlaması yaşandı. Papa'nın sözleri, Danimarka'daki karikatür krizi ve Fransa'daki isyanlarla karşılaştık.Son zamanlarda sıcak bir gündem olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklandık. Halk tepkisini sokaklara dökülerek gösterdi. Bu tepkisellik tüm dünyada yankı buldu. İktidar ve kitleler arasında inançlardan dolayı süregelen ayrılıklarda iktidarın görevi kitlesel ayrılıklara, dini inançlara ve ifade özgürlüğüne karşı saygı duymaktır. Tüm bunlar entelektüel birikimin sonucudur. Burada şu soru tekrar açığa çıkıyor: Seküler demokrasi İslamla birlikte yaşayabilir mi? Bu, sadece Türkiye için geçerli değil, irdelenmesi gereken global bir konu. Ama Türkiye önceki gelişmelerin etkisinden dolayı bu tartışmaların odağı olmuştur."Birçok ülkede basın özgürlüğünün hâlâ hükümetlerin tehditi altında olduğunu kaydeden Sabancı, "Biz hükümetlerin baskısını hissediyoruz. Teröristler habercileri öldürmekte ya da kaçırmakta. Bu, en baskıcı devletlerinkinden bile yoğun bir sansür mekanizması değil midir? Peki giderek yükselen kültürel ve dini hassasiyetler konusunu nasıl ele alacağız? Kültürel olarak hassasiyete sahip kitleler basın özgürlüğünü tehdit mi ediyor? Kişisel olarak bu tartışmanın içinde yer alıyorum. Ancak ben gazete sayfalarının bu dalgalardan etkilenmemesi gerektiğini düşünüyorum" dedi. Sabancı sözlerini şöyle tamamladı: "Benim ülkemde kadınlar demokrasi ve laiklik yürüyüşüne liderlik yapıyorlar. Hayatım boyunca basın özgürlüğüne gönül vermiş bir aktrist oldum. Şunu söyleyebilirim ki, ne yazık ki kadınların IPI'ya katılımı yeterince etkin değil. İnanıyorum ki basına özgürlüğünü kısıtlayan bugünün konuları ancak kadınların bu mücadele içinde yer almasıyla mümkün olacaktır. Bu inançla dünyanın her yerindeki kadın meslektaşlarımızı bu mücadeleye davet ediyorum." Kadın meslektaşlarım bu mücadelede yer almalı