Gündem Galileo Hapiste

Galileo Hapiste

05.02.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Galileo Hapiste

Ali Değermenci- Giordano Bruno, Kopernikçi Güneş merkezli gezegen teorisine sahip çıktı ve evrenin sonsuz bir Güneş ve gezegenlerle dolu olduğu fikrini savundu.

Haberin Devamı

Roma Engizisyonu tarafından yargılanarak suçlu bulunan Bruno, 1600 yılının ocak ayında tövbe etmeyen bir sapkın olarak ölüme mahkûm edildi. Şubat ayının 17’nci günü Roma’daki Çiçek Pazarı’nda (Campo di Fiori) halka açık olarak, dinî törenle diri diri yakıldı.

Dünya bugün çok büyük bir değişim yaşıyor. Dijital denilen devrimin içinden geçtiğimiz için ebadını anlamakta zorluk çekebiliyoruz. İnsanlığın son bin yıllık dönemine bakarak daha önce meydana gelen değişimlerde nelerin yaşandığını anlamaya çalışabiliriz. İ.S. yaşanan en büyük değişimleri sıralarsak, İslam’ın yayılması, deniz ötesi keşifler, Rönesans ve Sanayi Devrimi… Bu dönemlerde yaşanan kırılmalar bugünün dünyasına da ışık tutabilecek niteliktedir.

Haberin Devamı

Önemli bir hamle

İnsanlık tarihi, büyük oranda inançlar tarihidir de aynı zamanda. Dinler insanlığın gidişatını, kültürünü, hatta her şeyini etkiledi. Bu gün bile seküler alanın genişlemiş olmasına rağmen, inanç, insanları etkileyen en önemli unsurların başında geliyor. Hatta Sanayi Devrimi ile başlayan ulus-devlet zamanından beri de milliyetçi reflekslerin üzerinde inanç çıkabilmiştir.

Durum böyle olmasına rağmen inanç ile bilim (saf akıl) arasındaki gerilim yüzlerce yıldan beri devam etmiştir. Gerilim bile değil resmen bir savaş yaşanmıştır, arada kan akmıştır. İnanç-bilim savaşı bugün bireysel özgürlük denilen hukuk alanının da oluşmasına neden olmuştur.

Hristiyan toplumlar açısından bakınca İslam dininin Orta Doğu’da ortaya çıkması, çok geniş bir alana yayılması hatta Batı coğrafyasının içinde İspanya Endülüs Devleti’nin kurulması önemli bir değişim hamlesi idi. Peşi sıra uzak kıtalar, ülkelerin keşfi ve sömürge dönemi, İtalya ve çevresinde şehir devletleri aracılığıyla Rönesans’ın başlamasına yol açtı. Rönesans ile ortaya çıkan dünyevileşme hiç de kolay olmadı. İktidar durumundaki Katolik Kilisesi, Rönesans ile gelen dünyevileşme ve bilimin topluma söz söylemeye başlaması, bir başka savaşın nedeni oldu.

Katolik Kilisesi, dünyevileşen hayata, güç sahiplerine ve bilim insanlarına resmen savaş açtı.
İnsanlığın kaderinin değiştiği, bireysel hayatın ortaya çıktığı, çok büyük değişimlerin yaşandığı süreç Rönesans yani Orta Çağ’dır. Katolik Kilisesi’nin toplumu cenderede tutması yüzünden, toplumun öncüleri olan bilim insanları, insanlığı özgürlüğe kavuşturmak için çok ağır bedeller ödedi.

Haberin Devamı

Albaraka Yayınları kısa süre önce kitap yayıncılığına başladı ve çok nitelikli felsefe ve bilim kitapları yayımlıyor. İşte onlardan biri “Galileo Hapiste-Bilim ve Din üzerine mitler”- Editörlüğünü Ronald Numbers’ın üstlendiği kitap, dinler ile bilim arasındaki kavgayı ele alıyor. Daha çok tartışma Avrupa merkezli yapılmış. Kitap, Katolik Kilisesi ile bilim insanları, düşünürler arasındaki savaşı anlatıyor. Fakat kısa bir bölüm olsa da İslam dünyasına da yer veriyor.

Klasik sekülarizmi okurken ya da dinlerken, bilim ile dinin asla bir arada olamayacağı kanısı oluşur. Buna bir de felsefeyi eklemek gerekir… Evet, tarihte din ile bilim hiçbir şekilde uzlaşamadı. Sadece küçük dönemlerde din, bilimsel çalışmalara açık davrandı.

Haberin Devamı

Kitabın büyük kısmı Orta Çağ Avrupa’sı üzerinden kilise ile bilimin arasındaki ezeli savaşı ele alıyor. Orta Çağ’ın ortaya çıkması, Katolik Kilisesi’ne karşı verilen mücadeleyle geçti ve önce Burjuva-Protestanlar sonrasında seküler toplum, bu savaşı kazandı. Avrupa’da bilimsel bütün çalışmalar, Kilise tarafından günah (kâfirlik) olarak nitelendirildi. Birçok düşün insanı canice katledildi.
Avrupalı kâşifler, seyyahlar, keşfettikleri yerleri sömürüp kıtaya büyük servetler getirdiler ve ticaret yaptılar. Sömürgelerden gelen servet, dünyevileşmeye, hayatı daha konforlu ve estetikleştirmeye başladı. Zenginler, kilise karşısında kendilerini koruyabildiler ve hayatı konforlaştırdılar. Bu gelişmenin en başında Floransa Şehir Devleti gelir. Giyim, kuşam, saraylar, bahçeler, devasa mimari eserler, resim, müzik hızla gelişti. Sanat ve sanatçılara özel statü verildi. Tarihte Rönesans denilen İtalyan merkezli akım, Avrupa’yı bütünüyle sardı.

İkinci bir konu ise halkın Katolik Kilisesi karşısında çok büyük baskı ve acılar yaşamasıdır. Öyle ki, Avrupa’da yaşanan ve kıtanın yarısına yakınının ölümüne neden olan “veba salgını” da günaha bağlanınca kiliseye başkaldırı oluşur. Giovanni Boccaccio’un “Decameron” kitabında bunlar, bir masal ile anlatılır.

Haberin Devamı

Antik Yunan’dan beri felsefe ve bilim insanlarının icatları ya da görüşleri, dinî kurumlar tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Bilim insanları, kilise karşısında çok acılar çekmiştir. Kilisenin bu şekilde toplumu cendere içine almasının tek sebebi vardı: iktidarda kalabilmek, toplumlarına hükmedebilmek, hükümdar olarak kalmak. Bunun için belirli zaman aralıklarında dini kullanıp Haçlı Seferleri organize ettiler ve ölenlere cennet bahşettiler!

Özellikle Katolik Kilisesi, bilim insanlarına karşı gaddarca davrandı. Birçoğu hapsedildi, kitapları yakıldı, pişman olmaları istendi, olmayanlar kazıklara bağlanarak ateşe verilip katledildi.

“Ünlü Galileo… dünyanın döndüğünü söylediği için altı yıl boyunca sorgulanarak, işkence gördü”

Kopernik, Giordano, Galileo, Descartes, Newton ve Darwin gibi birçok bilim insanı, adı geçen kitapta, hayat hikâyeleri ve Katolik Kilise ile giriştikleri savaş üzerinden, detaylarıyla ele alınıyor. Anlatılan hikâyeler bir nevi Karanlık Çağ’ın tarihi niteliğinde. Bugün modern dünya dediğimiz döneme gelinceye kadar, binlerce bilim insanı düşüncelerini yaydığı için katledildi ve bugünlere ancak bu şekilde ulaşabildik… En dehşet veren yanı ise birçok bilim insanının, meydanlarda kazıklara bağlanarak ateşe verilmeleri ve bunun halkın önünde, seyirlik bir dehşet şölenine dönüştürmesiydi.

Avrupa’ya fark atıyor

Kitabın konusu bakımından İslam-bilim alanı derinlemesine incelenmemiş, kısa bir bölümde değerlendirilmiş.

İslam dünyası 800-1300 yılları arasında Avrupa’ya büyük fark atıyor. Önce Antik Yunan felsefe klasikleri çevriliyor, mantık, matematik, geometri ve tıp alanında çağının lideri, öncüsü oluyor. İslam dünyasında farklı fikirler olsa da bilim ile dini buluşturuyor ve büyük ilerlemeler elde ediyor. Hele Endülüs, tam bir entelektüel merkez hâline geliyor. Hatta İmam Gazali konusunda geleneksel algının dışında bir değerlendirme yapılıyor. Gazali’nin bilim ve felsefe karşıtı olarak anlatılan öğretisinin yerine olumlayıcı bir bölüm bile var.

“Tarihçiler belki de Kopernik’in Güneş merkezli sistemi meçhul bir Müslüman risalesinden aşırmış olup olmadığı konusu…”

Modern dünyanın bugüne nasıl geldiği, din-bilim savaşının nasıl yaşandığı kitapta detaylı anlatılıyor. Fakat benim için ilginç olan tarafı, büyük bir değişimin yaşanması. Değişim karşısında iktidarlar ve toplumların nasıl reaksiyon göstermiş oldukları… Bin yıl öncesine bakarken bugün yaşanmakta olan dijital devrimi de anlamaya çalışıyorum. Kitapta da anlatıldığı gibi, bir dönem İslam toplumunun bilimsel alanda çağının çok ilerisinde olması, matematik, felsefe, geometri ve tıpta Batı’ya göre fersah fersah ileride iken, fetret devrine girip bu alanlardan uzaklaşmaları. Belki de bugün İslam toplumunun geri kalmışlığı oradaki gömleğin düğmesinin yanlış iliklenmesi idi.

İnsanlığın tarihini yine Batı kaynaklarından okumak zorunda kalıyoruz. Oryantalizm riskine rağmen…