Gündem Gurbetin müziğine kulak verin!

Gurbetin müziğine kulak verin!

03.10.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Gazeteci Müjde Yazıcı, Berlin’in yollarına düştü. Almanya’ya işçi göçünün 52. yılında buradaki Türk müziğine ve Türk müzisyenlerine kulak verdi. ‘Gurbetin Sesi:’Das İst Musiki’ belgeseli iki bölüm olarak İZ TV’de...

Gurbetin müziğine kulak verin

Tam 52 yıl oldu. İlk tren 1961 yılında Sirkeci’den kalktı. İstikamet Münih’ti. Yolcular, davullarla zurnalarla uğurlandılar. Bu veda müziğinden sonra üç gün sürecek zorlu yolda sessizliği bir tek trenin acı sireni bozdu. Musikinin gönülde taşındığı, duyguların sessizleştiği zamanlardı. Amaç bir yıl kalıp, biraz para biriktirip memlekete geri dönmekti. Öyle olmadı.
30 Ekim 1961’de Federal Almanya’nın eski başkenti Bonn’da, Almanya ve Türkiye adına dönemin çalışma bakanları Hans Katzer ve Prof. Cahit Talas, 13 maddelik ‘Türk Alman iş gücü’ anlaşmasını imzalar. Binlerce insanın kaderi bu anlaşmayla değişir.
1961 yılının sonunda Almanya’da 5 bin 193 olan Türk işçi sayısı, 1973 yılında 900 bine çıkmış. 80’li yıllarda geri dönüş teşvik kampanyaları yapılsa da bugün Almanya’da 4 milyona yakın Türkiyeli yaşıyor.

Müzik bavulda gitti
Gurbetçiler ‘acı vatan’ Almanya’ya giderken omuzlarına aldıkları ümitlerinin yanına melodilerini de kattılar. Almanya soğuk olur düşüncesiyle örülen yün çorapların arasında getirildi müzikler, plaklar... Türk müziği ilk kez bavulda gitti Almanya’ya. Bugün; ekonomiden sanata, siyasetten hizmet sektörüne Türkler Almanya’da her yerde. Özellikle Berlin’de Türk kültürüne ait bir olgu görmek hiç de şaşırılacak bir şey değil. Türk müziğini duymaksa başkentin göbeğinde döner yemek kadar doğal.
Türklerin yanlarında getirdikleri müzikleri Almanlar ilk başlarda beğenmeyip, bozuk bulsalar da zamanla bu ‘yabancılaşma’ da sona gerdi. Şimdi bir çoğu müziğini Berlin’de icra ediyor. Caz yapıyor, rap yapıyor, türkü söylüyor.... Kimi Almanları da yanına katmış. Almanlar bizim türkülerimizi Batılı enstrümanlarla çalıyor ve hatta dili döndüğünce söylüyor. İz Tv’de yayınlanan gazeteci Müjde Yazıcı imzalı ‘Das İst Musiki’ belgeseline konu olan Almanya’daki Türk müziği ve Türk müzisyenleri, entegrasyonun çoktan sağlandığını gösteriyor. Türkiye’den giden vatandaşlar gurbet acısını müzikle dindiriyor.
Belgeselde Emrah Gökmen’in Zazaca türkülerine kemanıyla eşlik eden Alman Ina Lutz; 1988 yılında kurulan Klasik Türk Müziği Derneği, yıllarca sokak çalgıcılığı yapmış Cem Sultan Ungan, bağlamasını (distortion’a bağlayıp) elektro gitar gibi çalan Volkan Türeli, ‘Duvara Karşı’ filminin başrol oyuncusu, yıllardır Berlin’de yaşayan Birol Ünel, Türkçe rap’i inşa eden MC’ler, Berlin Saz Evi’nde Almanca türkü besteleyen gözleri görmeyen Ali Ekber abiye söz veriliyor. Bunların hepsinin bir ‘sesi’, bir hikayesi var. Almanya’nın göbeğinde, 52 yılın Türk müziği ‘Das İst Musiki’de masaya yatırılıyor.
Das ist Musiki bugün saat 15.15’te İz TV’de. İkinci bölümü 14 Ekim saat 22.30’da yayınlanacak olan belgeselin tekrar yayınları için www.iztv.com.tr adresini tık’layabilirsiniz.

Haberin Devamı

Üçüncü jenerasyona Almanca türkü miras!

Derdiyoklar:
1970’lerde ve 80’lerde Almanya’nın kült düğün çalgıcılarından Derdiyoklar... Burunla org çalıp, ayakla gitar çalan, üçlü gitarlarıyla meşhur ikiliden Ali Ekber Aydoğan da ‘Das ist Musiki’ belgeselinde konuşuyor. Aydoğan, Türk geleneksel müziklerini Batılı ensrümanlarla çaldıkları için Almanların da düğün de pistten inmediğini aktarıyor.

Berlin Klasik Türk Müziği Derneği: 1988 yılından beri Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg’te bir dernek var; Klasik Türk Müziği Derneği. Bu dernekte her pazartesi ve perşembe çeşitli işlerde çalışan insanlar bir araya gelip klasik Türk müziklerini söylüyorlar. Aralarında bendir çalan Alman da var, keman çalan Amerikalı da.

Volkan Türeli: Volkan Türeli müziğe rap yaparak başlamış. Berlin’deki bağımsız tiyatro Ballhaus’ta çalışıyor. Bu tiyatro için müzikler de yapan Volkan rap’ten metal müziğe kaymış. Şimdiyse bağlamasına bağladığı distortion ile bağlamadan elektro gitar sesi çıkarıyor. Sentezin, entegrasyonun ta kendisi Volkan’ın bağlamasıyla ‘Das ist Müsiki’de gösetiriliyor.

Berlin Saz Evi: Belgeselin ikinci bölümünde ekrana gelecek olan Berlin Saz Evi’nde çok ilginç bir öykü yer alıyor. Ali Ekber Akşahin isimli, gözleri görmeyen saz evi kursiyeri Almanca türkü bestelemiş. Amacı Almanca bilip Türkçe bilmeyen, türkülere ilgi duymayan Almanya’daki üçüncü kuşak Türk gençlerini bağlamaya ve türkülere ilgi duymalarını sağlamak. Ali Ekber Akşahin’in bir misyonu var.

Ebru Düzgün (Ebow): ‘Das ist Musiki’ belgeselinde konuşan Ebru Düzgün, Münih’te yaşayan bir rap’çi. 1990 doğumlu Ebru Mimarlık mezunu. Bu yıl Almanya’da tüm müzik marketlerde yer alan ilk solo albümünü çıkardı. Belgeselde insanların kendisine “Sen neden böylesin, Türkler gibi değilsin?” diye sorulmasından rahatsız olduğunu anlatıyor. Ebru, “Benim arkadaşlarım da, küzenlerim de benim gibi. Ben nasılım ki? Neden Türk deyince akıllarına başka şeyler geliyor? Ben de şarkılarımda bu konuları sorguluyorum. Ben Alman mıyım? Türk müyüm? bunun üzerine şarkılar yazıyorum” diyor.

DJ İpek İpekçioğlu: İpek 1998 yılından beri DJ’lik yapıyor. DJ’liğe başlama hikayesini tüm samiyetiyle anlatıyor belgeselde. Bir partide Türk ve eşcinsel bir Dj’e ihtiyaç duyulur ve ısrarla İpek’in çalması istenir. O gün bugündür DJ set’in başında olan İpek, sadece Berlin’de değil dünyanın birçok ülkesinde performanslar yapıyor. Misket de çalıyor, Balkan müziği de, elektronik de... “Beni ben yapan birçok bakış açısı var. Ben bir tek şey değilim” diyor ve bu karışık tarzını “eklektik” olarak tanımlıyor.

Türkçe rap’in doğum yeri: Türkiye rap’i Cartel ile tanıdı. 1995 yılında bırakın listeleri, her yeri yıkıp geçtiler. Ekip Almanya’dan gelmişti. Türkçeleri çok iyi değil ama enerjileri yerindeydi. O dönem biz sadece Cartel’i tanısak da Türk dilinde rap yapan birçok isim vardı Berlin’de. 2003 yılında Berlin’de vefat eden Bülent İpek’in ilk kez Türkçe rap yazmasıyla bir dönem başlamış, ardından birçok başarılı MC gelmişti. Cartel’in de aralarında olduğu birçok ekip sayesinde Türkçe rap inşa edilmeye başlamıştı. Türkçe rap’in doğum hikayesi ‘Das ist Musiki’ belgeselinin ikinci bölümünde ekrana gelecek.