Her karakteri içinde yaşardı

Efsanevi oyuncu Audrey Hepburn’ün oğlu, Audrey Hepburn Vakfı başkanı ve film yapımcısı Sean Hepburn Ferrer, 4-29 Şubat 2016 tarihleri arasında ‘Aşık Dünya’ konseptiyle 8’incisi düzenlenen ‘Uluslararası 360 Dereceden Aşk Festivali’ kapsamında İstanbul’a geldi. Festivalin onur konuğu olan Ferrer’le annesini, sinemaya olan ilgisini ve kızı Emma’nın kariyerini konuştuk.

- Anneniz hayat verdiği karakterlerle milyonlarca insana aşk duygusunu taşıdı. Audrey Hepburn’ün farkı neydi?

Her karakter için, o karaktere bürünmeyi severdi annem. Örneğin kör bir karakteri oynayacaksa kör bir kızla uzun bir süre yaşayıp onun nasıl yaşadığını ayrıntılarıyla incelerdi ve ona göre oynardı. Bir geyikle olan sahnesi için yine aynı şekilde geyiği altı ya da sekiz hafta, tıpkı bir evcil hayvan gibi evde besleyip o hayvanla yaşadı. Yine ‘Savaş ve Barış’ filmi için Tolstoy’un büyük kızıyla birlikte vakit geçirdi. Her oynadığı karaktere bürünmek için onun içinde yaşardı.

‘Etkisi olmadı’

- Yıllar önce annenizin bilinmeyen yönlerini anlattığınız bir de kitabınız çıkmıştı. Bu kitabı hazırlarken en çok hangi noktalarda zorlandınız?

Herkes aile geçmişi hakkında çocuklarının bilmesi için bir şeyler yazmak ister, ben de o amaçla çocuklarıma annem hakkında bilgi edinmeleri için bir şeyler hatıra bırakmak istedim. Bu amaçla yola çıkarak 30 sayfalık bir yazı yazdım. Bu bir yayın evinin eline geçti ve ‘Bu 30 sayfayla sınırlı kalmasın bunu bir kitap haline getirelim’ dediler. Ben de araştırmaya başladım ve enteresan bir şekilde annem hakkında pek bir şey bulmadım. Annem zaten yazmayı sevmezdi. Nedenini de anladım. Çünkü annem özel hayatına çok düşkündü ve gizli kalması onun için önemliydi. Bu özelinden dolayı çok az bilgi var. Ben de çok özeline yönelik bilgiler paylaşamadım zaten.

- Audrey Hepburn’ün oğlu olmanızın yaşamınızda ne gibi etkileri oldu?

Sıfır! Yani hiçbir etkisi olmadı diyebilirim. Annem biz okul çağına geldiğimizde kariyerini yarıda bıraktı ve kendini tamamen bize adadı. Bu yüzden sadece Audrey’di, sadece anneydi. Evimize arkadaşlarım geldiğinde sandviçler, çaylar yapardı herhangi bir anne gibi bizle alışveriş yapardı. Yani ben meşhur bir artistin evinde ya da Hollywood ortamında değil, normal bir aile evinde büyüdüm.

- Bir söyleşide ‘Kızımı yeni Audrey Hepburn yapmak istemiyorum’ demişsiniz, bunu açar mısınız?

Herkesin kendi karakteri vardır. Bunu ortaya çıkarmak önemli. Ben Sean Ferrer’im, kızım Emma Ferrer. Kendisi çok iyi bir ressamdır.