Gündem İslam’ın teşvik ettiği değer: Arabuluculuk

İslam’ın teşvik ettiği değer: Arabuluculuk

21.05.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Resülullah (sav) arabuluculuğun (nafile) namaz, oruç ve sadaka gibi ibadetlerden daha önemli olduğunu vurgulamıştır. Sevgili Peygamberimiz dargın insanları barıştırmak adına gerektiğinde küçük yalanların söylenebileceğini ifade etmiştir.

İslam’ın teşvik ettiği değer: Arabuluculuk

İslam’ın teşvik ettiği değer: Arabuluculuk
Günlük hayatta, insanlar arasında yanlış anlamalar, alınganlıklar veya menfaat çatışmaları sonucu kırgınlıklar ya da küskünlükler oluşabilmektedir. Küslük, eşler veya akrabalar arasında olursa bu, toplumun temeli olan aile birliğini bozar. Bu bakımdan arabuluculuk, İslam’ın teşvik ettiği ahlaki değerlerdendir. Öyle ki Resülullah (sav) arabuluculuğun (nafile) namaz, oruç ve sadaka gibi ibadetlerden daha önemli olduğunu vurgulamıştır. Nitekim bir keresinde Resûlullah (sav) etrafındakilere, “Size oruç, namaz ve sadakadan daha faziletli olan şeyi bildireyim mi?” diye sordu. Sahabe, “Elbette ey Allah’ın Resulü” dediler. Bunun üzerine Resülullah şöyle buyurdu: “İki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasını bozmak ise imanı kökünden kazır.” demiştir.

Haberin Devamı

Küçük yalanlar

Rivayete göre Hz. Peygamber zamanında bazı kimseler yakınlarını ziyaret etmeyeceklerine veya insanların arasını bulma çabalarına destek olmayacaklarına dair yemin ediyor, sonra da yeminlerini bozamayacaklarını bahane ederek barışmaktan kaçınıyorlardı. Bunun üzerine Allah (cc), “İyilik etmemek, takvaya sarılmamak, insanlar arasını ıslah etmemek yolundaki yeminlerinize Allah’ı engel yapmayın ... “ ayetini indirdi (el-Bakara 2/224). Şu halde İslam, yeminlerin iyilik yapmaya engel kılınmasını yasaklamıştır. Peygamberimiz de Allah’a isyan anlamına gelen hususlarda nezrin yani söz vererek adakta bulunmanın geçerli olamayacağını vurgulamıştır (Müslim, Nezr, 8).

İslam’da arabuluculuk girişimi o kadar önemsenmiştir ki sevgili Peygamberimiz dargın insanları barıştırmak adına gerektiğinde küçük yalanların söylenebileceğini ifade etmiştir. Nitekim o, “İyi şeyler söyleyerek iyi sözler taşıyarak (küs) insanların arasını bulmaya çalışan kimse yalancı sayılmaz” buyurmuştur. Ancak, “Bir haramı helal, bir helali de haram kılmadıkça müslümanlar arasında yapılan antlaşmalar geçerlidir” buyurarak haram ve helal çizgisinin korunması gerektiğine vurgu yapmıştır. Dolayısıyla iki insanı barıştırmak adına Allah’ın sınırlarını aşmak, arabuluculuk sırasında helal ile haramı birbirine karıştırmak hatta tarafların gönlü olsun diye haram olan teklif ve imkanlar sunmak kesinlikle doğru değildir.

Haberin Devamı

BİR AYET

“Kuran okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin” (el-A’râf 7/204).

Daha duyarlı olmalı

Hayatı paylaşan eşler arasında oluşan kırgınlıklar, aile yuvasının parçalanmasına veya huzurun bozulmasına yol açabilmektedir. Dolayısıyla eşler arası iletişimde çok daha duyarlı davranılması, anlaşmazlık durumlarının çok daha kısa sürede çözümlenmesi gerekmektedir. Nitekim Peygamberimiz (sav) sevgili kızı Fatıma ile damadı Hz. Ali arasında yaşanan bir kırgınlığı öğrendiğinde hemen olayla ilgilenmişti.

Allah’ın Resulü, kızı Fatıma’nın evine gelmiş ve evde Ali’yi göremeyince Fatıma’ya, onun nerede olduğunu sormuştu. Fatıma, “Aramızda bir kırgınlık oldu. Bana kızdı, çıkıp gitti. Gündüz uykusunu yanımda uyumadı” diye cevaplamış, bunun üzerine Allah Resulü, “O nerede, bir bak” diyerek Ali’yi araması için birini göndermişti. Adam geri geldiğinde, “Ey Allah’ın Resulü! Mescitte uyuyor.” demişti. Hz. Ali’yi uzanmış, bir yanından elbisesi açılmış, üstü başı toz toprak içinde kalmış halde gören Resul-i Ekrem, bir taraftan onun üzerindeki toz toprağı silerken, diğer taraftan da, “Kalk ey toprağın babası (Ebu türab)!” diyerek tesellide bulunmuştu.

Haberin Devamı

‘Allah uzlaştırır’

Eşlerin arasını düzeltmeyi ısrarla tavsiye eden Allah Resulü, “Kadını kocasına karşı kışkırtan kimse bizden değildir” uyarısında bulunmuştur. Ayet-i kerimede ise, “Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır” (en-Nisâ 4/35) buyrularak, eşlerin arasını bulacak ve kalıcı çözüm üretecek şekilde her iki taraftan da birer kişinin hakemliğine başvurulması önerilmiştir.

Haberin Devamı

Anlaşmazlıkları sona erdirmek ve aralarına soğukluk giren insanları barıştırmak bir erdem ise de asıl olan uyumlu olmak, kırgınlığa, gücenmeye yol açacak olumsuz tavırlardan kaçınmaktır.

(Diyanet İşl. Bşk.lığı tarafından yayımlanan Hadislerle İslam isimli eserden yararlanılmıştır.)

BİR HADİS

“Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme” (Tirmizî, Birr, 58).

Alay etmenin kötülüğü

Sabit b. Kays’ın kulağı biraz ağır işitiyordu. Resülullah’ın meclisine geldiği vakit, yanı başına oturabilsin de onu rahat işitebilsin diye kendisine yer açarlardı. Yine bir gün gelmiş ve ‘açılın’ diye müsaade isteyerek insanların arasında ilerlemeye başlamıştı. Bir adam ona, ‘Oturacak yer buldun, otur.” dedi. Sabit, öfkeli bir şekilde oturdu ve adamı göstererek, ‘Bu kim?’ diye sordu. O zat da kendisini tanıttı. Sabit b. Kays, ‘Filan kadının oğlusun!’ diyerek onun annesini cahiliye döneminde ayıplandığı bir özelliğiyle zikretti. Bunun üzerine adamcağız utanarak başını önüne eğdi. Bu olay üzerine Hucurat suresindeki, “Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın” ayeti nazil oldu.

Haberin Devamı

İslam’ın teşvik ettiği değer: Arabuluculuk

Yeni Cami (Valide Sultan Camii)

İstanbul’un en güzel camilerinden biridir. Eminönü’nde Galata Köprüsü’nün ucunda yer alan Yeni Cami, Padişah III. Mehmet’in annesi Safiye Sultan’ın isteğiyle 1597 yılında inşa edilmeye başlanmıştır. III. Mehmet’in ölümü üzerine inşasına bir süre ara verilse de IV. Mehmet’in annesinin çabasıyla cami, 1663 yılında tamamlanmıştır. İstanbul’un en güzel yerlerinden birinde bulunan Yeni Cami (Valide Sultan Camii), tarihi boyunca birçok araştırmacı, seyyah, şair, ressam ve fotoğrafçıya esin kaynağı olmuştur.

Cami, iki minarelidir ve her bir minarede üçer tane şerefe bulunmaktadır. Erken dönem Osmanlı mimarisi ile yapılan bu görkemli yapının bünyesinde geniş bir avlu, darüşşifa, medrese ve hamam bulunmaktadır. Yeni Cami mavi, beyaz, turkuaz İznik çinili iç süslemeleri ile oldukça estetik bir görüntüye sahiptir.

17. yüzyıldan kalma bu çinilerin yanı sıra ayetlerin yazılı olduğu kabartmalar da göz kamaştırıyor. Caminin asma katında bir sultan locası bulunur. Bu loca gizli bir geçitle saltanat köşküne bağlıdır. Zaman içerisinde yıpranan cami, geçirdiği yenileme çalışmaları ile görkemli haliyle günümüze kadar gelmiştir.

BİR DUA

“Allah’ım! Bana sevgini, Senin katında sevgisi bana fayda verecek kimsenin sevgisini ihsan eyle. Allah’ım! Sevdiklerimden bana verdiğin nimetleri sevdiğin şeyler için bana kuvvet kıl. Allah’ım! Sevdiklerimden geri aldığın şeyleri, sevdiğin şeyleri (yapmam) için bana boş zaman lütfet” (Tirmizî, De’avât, 75).

2 SORU, 2 CEVAP

- Sünnete uygun gusül abdesti nasıl alınır?

Gusül abdesti ağza su alıp boğaza kadar çalkalamak, burna su çekmek ve bütün vücudu hiç kuru yer bırakmayacak şekilde yıkamak suretiyle yapılır. Birinin eksik bırakılması hâlinde gusül geçersiz olur. Guslün bu farzlarından başka bir de sünnetleri vardır.

Sünnetleri de yerine getirilerek gusül şöyle yapılır:

Gusletmek isteyen kimse niyet ederek besmele çeker. Ellerini yıkar, vücudunda bir necaset/maddî kirlilik var ise onu temizler, avret yerlerini yıkar. Sonra sağ eli ile üç defa ağzına su vererek iyice çalkalar, daha sonra üç defa burnuna su çekerek temizler ve namaz abdesti gibi abdestini tamamlar. Sonra da vücudunun her tarafını iyice yıkar. Guslettiği yerde su birikiyorsa, son olarak ayaklarını yıkayıp guslünü tamamlar.

- Oruçlu bir kimsenin guslederken ağza ve burna su vermesinin ölçüsü nedir?

Guslederken ağza ve burna su vermek farzdır. Ağza verilen suyu boğaza kadar ulaştırıp çalkalamak ve burna verilen suyu da iyice çekmek sünnettir. Bu hüküm oruçlu olmayan kimseler içindir. Oruçlu olanların, boğaza su kaçma ihtimali olduğu için böyle yapmaları uygun olmaz. Onlar gusülde ağıza ve buruna su verirken aşırıya gitmeyip abdestte yaptıkları gibi yaparlar.

İslam’ın teşvik ettiği değer: Arabuluculuk