Gündem Katar önce sahte çıkar diye korktu

Katar önce sahte çıkar diye korktu

31.01.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Suriye’de yapılan işkencenin fotoğraflarını dağıtan İngiliz Carter-Ruck hukuk bürosunun ortağı Cameron Doley, Milliyet’e konuştu. Doley, Katar’ın önce fotoğraflara güvenmediğini anlattı

Katar önce sahte çıkar diye korktu

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yönetiminin, muhaliflere uyguladığı sistematik işkencenin kanıtlarının dünya kamuoyuyla paylaşılmasına aracılık eden İngiliz Carter-Ruck hukuk bürosunun ortaklarından Cameron Doley, Milliyet’e konuştu. Doley, saygın hukukçular, adli tıp ve fotoğrafçılık alanlarından çok sayıda uzmanın iki hafta süren incelemesi sonucunda ortaya çıkan bulgulara göre “fotoğraflar gerçek, işkence sabit” dedi.
Suriye’deki işkencelere ilişkin fotoğraf ve görüntülerin doğruluğunu teyit eden İngiliz Carter-Ruck hukuk bürosuyla ilgili birçok soru işareti akıllara gelmişti. Rusya Dışişleri Bakanı Segey Lavrov, “Rejim aleyhine olan raporlar hep Londra’da iki üç kişinin çalıştığı bir yerden çıkıyor” diyerek hukuk şirketini işaret etmişti. Bu sorulara yanıt bulmak için Cameron Doley ile Londra’daki ofisinde görüştük.
Büronuz hakkında biraz bilgi verir misiniz? Ne tür davalara bakıyorsunuz?
Uluslararası çok fazla iş yapmamıza rağmen sadece Londra’da ofislerimiz var. 30 yılı aşan bir geçmişimiz var. Avrupa mahkemelerinde, Lüksemburg’da ve Birleşmiş Milletler (BM) için de çalışmalarımız oluyor. İşimizin çoğu medyaya karşı açtığımız davalar. İngiltere’de medyaya karşı en çok yasal işlem yapan firma biziz. Ünümüz de buradan geliyor.
Müşterilerinizi seçiyor musunuz, belirli kriterleriniz var mı?
Bizi isteyen herkesle çalışırız. Sosyalist, sağcı, Müslüman, Hıristiyan, laik, kim isterse çalışırız. Hiçbir siyasi parti ya da grupla bağlantımız yok. Ancak aşırı uçlarla, aşırı sağcı, aşırı solcu, aşırı İslamcı ırkçı partiler, terörist olduğu tespit edilen kişiler adına hareket etmiyoruz. Örneğin Kuzey Kore gibi kendi vatandaşına eziyet eden bir ülke adına hareket etmeyiz.

‘KATARLI ORTAK YOK’
Şirketinizin Katarlı ortak ya da hisse sahibi var mı?
Hayır, Katar’lı ortak ya da hisse sahibi yok. Bütün ortaklarım İngiliz.
Esad’ın işkence fotoğraflarının arkasında Katar mı vardı?
Hayır, yoktu. Fotoğrafları getiren kişi (Sezar kod isimli) Katar’dan yardım istedi; kaynaklarından faydalanmak istedi. Katar bunu kendisi yapmak istemedi ve araştırma işini bize verdi. Katar “Biz bunu yapmak istemiyoruz. Bir hafta sonra fotoğrafların sahte olduğu çıkarsa komik duruma düşeriz, avukatlarımızın bunu araştırmasına izin vermelisiniz, onlar araştırsınlar, sizinle de mülakat yapsınlar ve fotoğraflarda bilimsel araştırma yapılsın” deyip bize havale ettiler.
Fotoğrafların yayınlanma zamanı biraz manidar değil miydi, Cenevre konferansından bir gün önce ?
Araştırma Cenevre konferansından bir gün önce tamamlandı. İki hafta önce raporu hazırlayıp bekletmedik yani. Raporu elimize aldığımız gün açıkladık.
Katar mı ödedi masrafları? Fotoğraflar için Sezar’a para verildi mi?
Fotoğraflar için Katar kaynağa para ödemedi. Ama bize, araştırma ekibi için masrafları ödedi. Biliyorsunuz bu işler parasız olmaz.

‘AA’YA BİZ VERMEDİK’
Siz Sezar ile tanıştınız mı?
Şahsen tanışmadım. Uzman ekip tanıştı ve mülakat yaptı.
BBC muhabiri fotoğraflara inanmadığını söyledi ve neden fotoğrafları Katar’a götürdüğünü sorguladı...
Katar, Suriye konusuna daha sempatik yaklaşıyor. Siz olsanız Doha’ya mı yoksa Tahran’a mı gidersiniz. Kaynağın Doha’ya gitmesinin nedeni davaya sempatik bakmaları ve Katar bunu istese El Cezire’de yayınlatırdı. Ama söylediğim gibi bunu yapmadı, iyice araştırılmasını ve doğruluğunun kanıtlanmasını istedi. Bu yüzden Londra’daki avukatları istediler. Londra her şey değil ama iyi bir ünü var. En çok eleştiri zamanlamadan geldi. Bunu da politikacılara sormalısınız.
Fotoğrafları sahici buldunuz mu?
Evet, korkunç fotoğraflardı. Türk ajansı da benzeri ama değişik fotoğrafları yayınladı.
AA ya siz vermediniz mi?
Hayır, biz sadece Guardian ve CNN ile anlaştık ve onlara 10 tane fotoğraf verdik. AA nerden aldı bilmiyorum. Enterasan. Öğrenmek isterim. Belki muhalif gruplardan temin ettiler ama nasıl ve nerden bunu ben bilemiyorum. Onların yayınladıkları bizim verdiğimiz fotoğraflar değil.

Haberin Devamı

HOLLYWOOD ÜNLÜLERİ ONLARA GELİYOR
Rus oligark Boris Berezovski, Elton John’un dışında müşterileriniz arasında kimler var?
Yıllar içinde birçok ünlü kişinin avukatlığını yaptık. Holywood yıldızları, politikacılar, hepsi şu an aklıma gelmiyor. X faktörü yapan Simon Cowel da müşterilerimiz arasında. Birçok ünlü var müşterilerimiz arasında özellikle basına karşı açılan davalarda. Benim üstlendiğim davalar siyasi kişiler genelde.
İngiliz ve uluslararası politikacıların davalarına bakıyorum. Şu anda Suha Arafat’ın avukatlığını yapıyorum, Yaser Arafat’ın zehirlendiğine yönelik açılan dava.

‘El Kadı’yı Türkiye’de savunduk’
Fotoğraflarını inceleyen ekibi nasıl seçtiniz?
Uzmanları alanlarında tanınmış kişilerden seçtik, özellikle savaş suçluları ve insan haklarında isim yapmış kişilerden oluşturduk. “Katar ödüyor, sizi kiralanmışlar” sözlerinin önüne geçebilmek için böyle bir ekip oluşturduk. Ekiptekiler kendi konularında isim yapmış kişiler, örneğin Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç’in savaş suçlarından yargılandığı davada başsavcılık görevini yürüten Sir Geoffrey Nice, Sierra Leone Özel Mahkemesi Başsavcısı Desmond de Silva ve Liberya Devlet Başkanı Charles Taylor’un savaş suçundan mahkûm edildiği davada görev yapan David Crane. Ayrıca bölgeye forensik uzmanlar gönderdik. Fotoğrafların analizi için üst düzey isimleri seçtik. Hasarın nasıl oluştuğuna ikna oldular.
Araştırma ne kadar sürdü?
İki hafta.
Suudi işadamı Yasin el Kadı’nın davasına siz mi baktınız?
Ben kendisini 11 Eylül saldırılarından önce tanırım. Davanın başından biz aldık ve biz bitirdik. Dünyanın sadece bir tarafında yapılan bir dava değildi. İsviçre, Türkiye, Arnavutluk’ta hakkında bir çok soruşturma açılmıştı. Hepsine biz baktık.

Haberin Devamı

ERDOĞAN HAKLI TARAFTI
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da avukatlığını yaptınız. Telegraph gazetesinden başka bir davası oldu mu?
Hayır, sadece Telegraph gazetesine açılan davayı üstlendik. O da çok kısa sürdü. Gazetenin elinde bir delil yoktu.
Türkiye hükümeti sizi nasıl buldu?
Onlar Londra’daki Türk büyükelçiliğinden öğrendiler. Elçilik de bizim basına karşı davalardaki başarımızı duymuş olmalı, biz medya davalarında uluslararası üne sahibiz, dava da medyaya karşı idi. Gazetenin yazdığı saçma bir yazıydı, ellerinde delil bile yoktu.
Böyle bir dava ne kadara mal oluyor ?
Bu dava çok çabuk bitti. Gazetenin elinde hiç delil olmadığı için mücadele etmedi. 4 yıl önceydi, tam hatırlamıyorum ama
kısa süren davalar 20 bin sterlin civarında olabilir. Tabii bunu gazete ödedi, yani kaybeden taraf. Önemli olan kaybeden
taraf olmamak.
Başka Türk müşteriniz var mı?
Mutlaka var ama ben hatırlamıyorum. Çok isterim Türk müşterilerimiz olsun, ne olursa olsun ilerleyen ve geleceği parlak bir ülke. Katar gibi Türkiye de geleceğin ülkesi. Hangi siyasi partinin iktidarda olduğu önemli değil. Tabii bunu söylemek bana düşmez ama ister İslami, ister laik, Türkiye’nin 21.yüzyılın ülkesi olacağına inanıyorum.