Gündem Para bizim acımızı nasıl azaltsın ki?

Para bizim acımızı nasıl azaltsın ki?

07.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

10 yıl önce Gazi Mahallesi ve Ümraniye'de 17 kişinin öldüğü olaylarda askerden izne gelen oğlu Mümtaz'ı kaybeden Sevgili Kaya, "Onlara da bir ömür boyu hapis verseler, onlar da bizim gibi çekse, ben hiçbir şey istemem" diyor

Para bizim acımızı nasıl azaltsın ki

Polisin göz yaşartıcı bomba, plastik mermi ve tazyikli su kullanması gerektiğine dikkat çeken AİHM'nin, tazminat ödenmesine hükmettiği 17 aileden biri de Kaya Ailesi. Askerliğini yaptığı Ankara'dan 10 günlük izne gelen oğlu Mümtaz'ı Gazi Mahallesi'ndeki olaylarda kaybeden Sevgili Kaya (61), yaşadıklarını şöyle anlatıyor:"Halamın kızına misafirliğe gidecektik. Evde konuşurken Mümtaz'a dışarı çıkmamasını söyledim. 'Ben asker adamım, ne işim var orda anne' dedi. Öğleden sonra evden çıktık. Mahallenin köşesinde rastladığımız arkadaşlarına misafirliğe gittiğimizi anlattı. Tam o anda polis ateş etmeye başladı. Hep birlikte kaçtık. Ben yanındayım ya, arkasına dönüp bana baktı. O anda kurşunu yedi. Para bizim acımızı nasıl azaltsın? Onlara da bir ömür boyu hapis verseler, onlar da bizim gibi çekseler, hiçbir şey istemem."Baba Veli Kaya ise, "Dünyayı verseler ne yazar? Bu insanları öldürenlere ömür boyu hapis cezası verselerdi, o zaman Türkiye'de adalet olduğuna inanırdık" diye konuşuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), 10 yıl önce Gazi Mahallesi ve Ümraniye'de 17 kişinin öldüğü olaylar nedeniyle suçlu bulduğu Türkiye'yi toplam 510 bin euro ödemeye mahkûm eden kararı, ailelerin gözyaşlarını dindirmeye yetmedi. Kaybettikleri yakınlarının acısıyla yaşayan aileler, "Dünyaları verseler onları geri getirebilirler mi? Katiller dışarıda gezdikçe acımız azalmayacak" diyor. 19 yaşında ölen Reis Kopal'ın ağabeyi Hüseyin Kopal, karara sevindiğini, ancak belirlenen tazminatı komik bulduğunu belirtiyor. "Adalet yerini bulmadıkça içimizdeki öfke her geçen gün biraz daha artıyor" diyen Kopal, şunları söylüyor:"Kardeşimin sırtından vurulduğu an, televizyonlarda net bir şekilde yayımlandı. Yargılanan polisler memuriyetten bile atılmadı. Bunca acıdan sonra bize biçilen ne? 30'ar bin euro. Bütün aileler şaşırdı. Bu bizi gerçekten yaraladı, ikinci bir yıkım oldu. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? AİHM'nin Türk insanına verdiği değer bu demek ki. Bazı aileler gibi biz de tazminatı almamayı düşünüyoruz." 'Öfkemiz artıyor' Gazi'deki çatışmada kızı Dilek'i (18) kaybeden, iki çocuğu da yaralanan Ali Şimşek (48), "Herkes caddedeydi, böyle bir şey olacağını düşünsek orada ne işimiz olurdu?" diyor. Ablasını kaybeden, kollarında ise hâlâ cop izleri taşıyan Erkan Şimşek (27) daha öfkeli. Zülfü Livaneli'nin geldiğini duyunca, dinlemek için dışarı çıktıklarını anlatan Erkan Şimşek, "İnsanın değeri parayla ölçülebilir mi? Giden geri geliyor mu? Devlet alsın o parayı!" diye konuşuyor.Öldüğünde 17 yaşında bir lise öğrencisi olan Sezgin'in ağabeyi Ergin Engin (36), hiçbir tazminat miktarının acıları azaltamayacağını belirterek, şunları söylüyor:"Avrupa, Türkiye'ye çok güzel bir cevap vermiştir. Biz ülkemizdeki hukuka inanmak istiyoruz. Avrupa'da yaşamıyoruz, bu topraklarda yaşıyoruz. En ufak davamızda bile adaleti Avrupa'dan mı dileneceğiz? 10 yıl öncesini tekrar hatırlamaktansa ülkenin şu anki durumunu tartışalım."Annesi Gazi Mahallesi'nde öldüğünde 16 yaşında olan Müşerref Bingöl, "21'imde intiharı denedim. Başarısız bir evlilik yaşadım. Yaşadığım sorunların temelinde annesizlik var. Babam tekrar evlendi, hayatta hiçbir dayanağım yok, yalnız yaşıyorum. Geleceğimden endişeliyim" diyor. Bingöl, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: 'Parayla ölçülür mü?' "Cemevine gelmiştik, bütün mahalle dışarıdaydı. Herkes aşağıya doğru yürümeye başlayınca, onlara katıldık. Annemin 2 - 3 metre ilerisindeydim. Beni daha iyi görebilmek için yüksek bir şeyin üzerine çıkmıştı. Tek suçu da buydu. Annesiz kalmanın bedeli olmaz. Ama devletin suçlu bulunması ve ceza verilmesi acılarımızı azaltmasa da, yüreğimize su serpti." 'Annesiz kaldım' ANKARA'da askerliğini yaparken 10 günlük izne gelen oğlu Mümtaz'ı Gazi Mahallesi'ndeki olaylarda kaybeden ve konuşmamız boyunca gözyaşları hiç dinmeyen Sevgili Kaya (61), şunları anlatıyor: "Evladım toprakta çürüyor. Onlar düğün derneğe gider gibi kravatla karşımıza çıkıyor. Onlar ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Nerede benim Mümtaz'ım? O gün 3,5ta evden çıktık oğlumla. Mümtaz, saat 5'te morga gitti. Bu kadar bir zamanda oldu her şey. İnsanlık bu mu?" 'Nerede benim Mümtaz'ım?' Ailelerin avukatlarından Sabri Kuşkonmaz, AİHM'nin gerekçeli kararının ellerine ulaşmadığını belirterek, "Edindiğimiz bilgilere göre, AİHM'nin adil yargılama yapılmadığı yönündeki kararı nedeniyle davanın yeniden görülmesi gerekiyor. Bu kez davanın İstanbul'da görülmesi için tüm girişimlerde bulunacağız" dedi. Dava yeniden görülmeli 12 Mart 1995'te kimlikleri hâlâ belirlenemeyen bazı kişiler, şoförünü öldürüp gasp ettikleri taksiyle, Alevi vatandaşlarımızın yoğunlukta olduğu Gazi Mahallesi'ndeki Yavuz, Dostlar, Öntaş ve Doğu kıraathaneleri taradılar. Bir kişi öldü, 11 kişi de yaralandı. Olayı protesto etmek isteyen binlerce kişi Gazi Mahallesi'nde bir araya geldi. Polisin silah kullandığı ve Ümraniye'ye de sıçrayan olaylarda toplam 17 kişi öldü.Gazi'deki olaylara ilişkin 20 polise dava açıldı. Güvenlik gerekçesiyle Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava 7 yıl sürdü. Sanık polislerden Adem Albayrak'a 3 yıl 24 ay, Mehmet Gündoğan'a 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Bu cezalar da "af" kapsamına alınarak ertelendi. Üsküdar Başsavcılığı, 5 kişinin öldüğü Ümraniye'deki olaylarla ilgili, delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verdi. Aileler, her iki kararın 2002'de Yargıtay'ca onanması üzerine davayı AİHM'ye taşıdı. Kararlar 2002'de onandı