Gündem Tuncel'le ilgili gizli belgeler imha edildi

Tuncel'le ilgili gizli belgeler imha edildi

10.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Eski polis muhbiri Erhan Tuncel ifadesinde, "Hrant Dink'in öldürülme planıyla ilgili olarak polise 17-18 kez bilgi verdim" diyor. Tuncel'le ilgili İstihbarat'ın hazırladığı 48 sayfalık raporun da imha edildiği ordtaya çıktı

Tuncelle ilgili gizli belgeler imha edildi

ERHAN TUNCEL'İN 'AÇIKLAMALARINI' MİLLİYET ELE GEÇİRDİ Yanında avukat olmadığı için resmi ifade olarak tanımlanamayan bu görüşmelerin ilki, 9 Emniyet görevlisinin katılımıyla 25 Ocak'ta yapıldı. 10 Şubat'taki ikinci görüşmede ise, Tekirdağ Cumhuriyet Savcısı Erhan Başaran'ın yanında 2 Emniyet amiri vardı.Polis için çalışmaya nasıl başladığını anlatan Tuncel, kendisine 'Mehmet Kurt' takma adının verildiğini ve dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç'le yüz yüze görüştüğünü kaydetti. Hrant Dink'in öldürülme planıyla ilgili olarak 17-18 kez istihbarat elemanlarına bilgi verdiğini savunan Tuncel, ciddiye alınmadığını söyledi. Tuncel, Hayal'ın kendisini O.S. ile tanıştırıp Dink'in fotoğraflarını bulmasını istediğinde haber vermek için defalarca polisleri aradığını, ancak telefonlarına yanıt verilmediğini iddia etti. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetini azmettirdiği iddiasıyla hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan eski polis muhbiri Erhan Tuncel'in, cezaevindeyken iki kez polise yaptığı açıklamalar tutanağa geçirilerek dava dosyasına konuldu. Dink cinayetiyle ilgili olarak bazı bilgiler vereceğini bildirdiği için dün saat 10.30'da Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirilen Erhan Tuncel'in savcılara yeni bir bilgi vermediği ögrenildi. Savcılar Selim Berna Altay ve Fikret Seçen, Tuncel'le yaklaşık 20 dakika görüştü. Tuncel'in soruşturmaya ilişkin ve yeni ve farklı bir bilgi vermediği, ancak yazılı bir dilekçe sunduğu öğrenildi. Tuncel'in ayrıca Savcı Altay'a, "Mahkemede suçsuz olduğumu kanıtlayacağım" dediği öğrenildi. Kilo aldığı gözlenen Tuncel, daha sonra tutuklu bulunduğu Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne gönderildi. n ESRA ALUS İstanbul Adliyeye geldi, bilgi vermedi İşte 'Büyük Abi'nin ifadesi "Yasin Hayal'le, 2002-2003'te Nizami Alem Ocakları'nda tanıştım. Temmuz 2004'te Yasin Çeçenistan'a gitmek için yola çıktı, ama Bakü'ye kadar gidip geri döndü. 'Cihat, yurtdışında değil, bu ülkede olacak' diyordu. İki silah alıp, önce bir kiliseyi tarayacağını, sonra HSBC'yi kurşunlayıp, oradan McDonalds'a gidip içerideki müşterileri rehin alacağını ve Irak'ın işgalini herkese duyuracağını söyledi. 24 Ekim'de, benim yaptığım bombayı McDonalds'a koydu. O eylemi yaparken, ben de yolun karşısında duruyordum. Bomba patladı, ben ayrıldım. Yasin'in annesi benim adımı verdiği için 3 gün sonra polis beni yakaladı. Gözaltındayken herhangi bir bilgi vermedim ve bir gün sonra serbest kaldım." 'Yasin, bombayı atarken ben de yoldan izledim' Üniversiteden hocam Hüseyin Tan beni aradı. Buluştuğumuzda yanında Emre isminde biri vardı. Emre, istihbarat görevlilerinin benimle irtibat kuracağını söyledi. Aynı gün beni arayan şahısla buluştum. İçinde iki kişinin bulunduğu otomobille Akçaabat'a gittik. Bunlar, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden 'Ahmet kod' M.Z. ve Ankara'dan gelen bir şahıstı. Bana, 'Çok büyük ceza yatarsın, her şeyden haberimiz var, Yasin Hayal'in yerini söyle' dediler. Ben de tüm detayları anlattım. Yasin'i bulmak için her yere haber bıraktım. 30 Ekim'de Yasin tutuklandı, ifadesinde benden hiç bahsetmediğini öğrendim. Ahmet kod M.Z. ile buluştuğumuzda bana, 'Bundan sonra sen bir devlet görevlisisin. Kontrolümüz altındasın. Aileni araştırdık, temiz bir Türk genci olduğunu tespit ettik. Bundan sonra seni illegal olan hiçbir şeyde görmek istemiyoruz. Her konuda bize haber vereceksin, okulu bitirirsen de bizimle olacaksın. Sürekli kitap okuyacaksın, Yasin Hayal gibi gençlerin olmaması için mücadele edeceksin' dedi. Bana 'Mehmet Kurt' kod ismini verdi. 'Temiz bir Türk gencisin, bundan sonra bize çalış' Yasin Hayal, 13 Eylül 2005'te cezaevinden çıktıktan sonra Hrant Dink'i öldüreceğini söylemeye başladı. Bunu, polis M.Z.'ye haber verdim. O dönemde 9 mm bir tabanca alan Yasin, McDonalds saldırısından 6 yıl hapis cezası alınca delirdi. O akşam polislerle görüştüm ve Yasin'i artık kontrol edemediğimi söyledim. Yasin, Hrant Dink'i öldürmeye kesin karar vermişti. '6 yıl yatacağıma, adam gibi bir eylem yaparım 40 yıl yatarım' dedi. Ben bunu da emniyete bildirdim, ancak beni ciddiye almadılar. M.Z.'ye emniyete bilgi verme işini bırakmak istediğimi söyledim. O da, 'Ben sana kefil oldum, öyle kafana göre bırakamazsın' dedi. Ve beni renkli gözlü müdür yardımcısına götürdü. O da, 'Sen bizimlesin. Kendi kafanda kurduğun kurguları Yasin'in üzerine atma, eski dosyalarını çıkartır, gereğini yaparım' dedi. Daha sonra, polis M.Z. Bayburt'a tayin oldu. Yasin, Temmuz 2005'te, Dink'i bulduğu hırsız bir çocuğa vurdurtacağını söyledi. İsteği üzerine Dink'in resmini internetten buldum ve Yonca Market'e bıraktım. 'Hayal'i kontrol edemiyorum dedim' Trabzon İstihbarat Şube Müdürü (Engin Dinç) tanışmak için beni çağırdı. 'Çocuklardan haber var mı?' diye sordu. Ben de, Yasin'in, Hrant Dink'i, Zeynel Abidin Yavuz'a öldürteceğini söyledim. Müdür bey personeline, 'Bu çocuğa dikkat edin, bir sene yatar, bir tane iş verir, bu çok önemli' dedi. Bu günden sonra Ö. komiser benimle ilgilenmeye başladı. Fakat Temmuz 2006'da, Ö. komiser askere gitti, İstihbarat Müdürü değişti. Benimle ilgilenmesi için M.'yi görevlendirdiler. Zeynel ortadan kaybolunca, Emniyet'e bildirdim. Ciddi bir şekilde rapor veriyordum ama beni ciddiye almıyorlardı. Yasin, Kasım 2006'da, Pelitlispor'da futbol oynayan O.S. ile tanıştırdı. Yine Hrant'ın resimlerini bulmamı istedi. Haber vermek için defalarca polisleri aradım ama açmadılar. Verdikleri bir numaraya, 'İlişkim kesilmişse bu konuyu bilmek benim hakkım değil mi?' şeklinde mesaj çektim. 'Telefon arızalı, bu arada çok yoğunuz, seni arayacağız' diye cevap geldi. Kurban Bayramı'nın 4. günü, benim evimde Yasin'le tartıştık, basit bir mevzudan beni dövme noktasına geldi. Silahı bulduğunu, mermileri de benim yardımımla bulacağını söyledi. Hacı Salihoğlu'ndan alabileceğini söyledim. Duyduğuma göre de ondan almış. 'Defalarca polisi aradım ama telefonu açmadılar' Tuncel, Hrant Dink'in öldürüldüğü 19 Ocak günü yaşananlarla ilgili olarak şöyle dedi: "İnternet kafeden çıkıp kırtasiyeye giderken, K. ve A. isimli istihbarat görevlileri beni arayıp, Dink eyleminin gerçekleştiğini, Yasin Hayal'i bulmamı ve konuyla alakası olup olmadığını öğrenmemi istediler. Kafeye dönüp Ersin Yolcu'ya, Yasin'in ve O.S.'nin nerede olduğunu sordum. O da bana 'Yasin birazdan gelir, O.S. de evde' dedi. Polislere, Yasin'in kafede olduğunu söyledim ama 'Eylemi biz yaptık' dediğini aktarmadım. O.S.'nin ismini daha önce bildirmediğim için, onlara herhangi bir bilgi vermedim. Polisler, gelip Yasin'i kendi gözleriyle gördüler, benim de beyanımı aldılar. 20 Ocak'ta, televizyonda O.S.'yi gördüğümde, olayı gerçekten Yasin'in yaptırdığını anladım. İstihbarattakiler, acil olarak görüşmemiz gerektiğini söyleyip beni şubeye götürdüler. Yasin Hayal, Ahmet İskender, Ersin Yolcu ve Zeynel Abidin Yavuz'un da gözaltına alındığını öğrendim. Onlarla ilgili sorular sordular, bildiğim her şeyi anlattım. Sabah 10.30'da beni bıraktılar. Gece saat 24.00'te Terörle Mücadele (TEM) ekipleri gelip beni yeniden emniyete götürdüler... Hrant Dink cinayetini ben azmettirmedim, aksine engellemeye çalıştım." 'Suikastı azmettirmedim engellemeye çalıştım' Erhan Tuncel, sohbet sırasında ev arkadaşı Tuncay Uzundal hakkında ilginç iddialarda bulundu: "Benim emniyetle ilişkimi bilen tek kişi ev arkadaşım Tuncay'dır. Yasin eve gelip gittiği için o da her şeyi biliyordu.Tuncay, polisi hiç sevmiyordu. Kendisi gardiyan çocuğu olduğu için jandarmaya sıcak bakıyordu. Senin yerinde olsam jandarmaya çalışırdım, diyordu. Çok sayıda jandarma arkadaşı vardı, sürekli eve geliyorlardı. Tuncay, Yasin'le benden daha yakındı. Cinayetle ilgili Tuncay'ın benden daha fazla bilgisi var. Ben cinayet için O. S.'nin ne zaman gittiğini sorduğumda Tuncay, 'Perşembe' dedi. Ben de emniyete ihbar edip etmemek konusunda kendisine sordum. O da 'Boş ver, şimdiye kadar ne yardım ettiler' dedi." Tuncay, Yasin'e daha yakındı Dink suikastına ilişkin soruşturma kapsamında, İstihbarat Daire Başkanlığı'nın gönderdiği Erhan Tuncel'le ilgili 48 sayfalık raporun imha edildiği ortaya çıktı. Dava dosyasındaki belgelere göre olay şöyle gelişti: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 29 Ocak'ta İstihbarat Daire Başkanlığı'na bir yazı yazarak bilgi ve belge istedi. Eski Trabzon Emniyet Müdürü ve İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in imzasıyla 6 Şubat'ta savcılığa gönderilen dosyada, Tuncel'le ilgili 48 sayfa bilgi içeriyordu.Ancak Akyürek, söz konusu bilgilerin, içerikleri itibariyle hayati önemi haiz olduğunu ve hiçbir şekilde deşifre edilmemesi gerektiğini de belirterek, evrak ekinde yer alan tüm belgelerin incelendikten sonra imha edilmesini istiyordu. İhtiyaç duyulduğu takdirde belgelerin, arşivlerden her zaman temin edilebileceği notu da raporda mevcuttu. Savcılık da, istendiği zaman temin edilebileceği için belgelerin imha edilmesine karar verdi.Tuncel'den sorumlu polis memuru M.Z. ise ifadesinde, Erhan'ı, Yasin'in çevresindeki en akıllı bilgi alabilecek kişi olarak tespit ettiklerini belirterek, "Erhan, bize Yasin'in Dink'i öldürmek istediğini söyledi. Ciddiye alıp etraflıca incelemeye başladık. Yasin'in telefonunu takibe aldık. Söylentilerin ciddi olduğunu anlaşınca, durumu iki kez rapor halinde Daire Başkanlığı'na bildirdik, Erhan aracılığıyla Yasin'i eylemden vazgeçirmeye çalıştım" dedi Savcılık: İstenirse temin ederiz