Gündem Zekat nedir? Zekat ne kadar verilir? Zekat hesaplama

Zekat nedir? Zekat ne kadar verilir? Zekat hesaplama

23.05.2020 - 09:25 | Son Güncellenme:

Ramazan ayının bitmesine kısa bir süre kala, vatandaşlar dini görevlerini yerine getirmek istiyor. Dini görevlerimiz arasında yer alan zekat vermek merakla araştırılıyor. Peki Zekat nedir? Zekat ne kadar verilir? Zekat kimlere verilir, kimlere verilmez? İşte Zekat hakkında merak edilenler ve bilinmesi gerekenler...

Zekat nedir Zekat ne kadar verilir Zekat hesaplama

İslam alemi için dini görevleri yerine getirmek oldukça önemli. Dini görevlerimiz arasında bulunan zekat vermek ise oldukça sevap. Zekat hakkında bilgi almak isteyen vatandaşlar, zekat nedir? Zekat ne kadar verilir? Zekat kimlere verilir? sorularına cevap arıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Zekat hakkında tüm merak edilenleri yanıtladı. Haberimizin içerğinde zekat hakkında merak edilenleri derledik. İşte Zekat nedir, zekat ne kadar verilir, zekat kimlere verilir sorularını açıkladık.

Haberin Devamı

ZEKAT NEDİR?

Zekât, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda (nisap) mala sahip olan kimselerin Allah rızası için muayyen kişilere vermesi gereken belli miktarı ifade eder. Zekâtın farz olması için şartlar; malların nisaba ulaşması yanında nâmî (üreyici/artıcı) olması, sahip olunduğu andan itibaren üzerinden bir yıl geçmesi, bir yıllık borcundan ve aslî ihtiyaçlardan fazla olmasıdır.

Nisap, zekâtla yükümlü olmak için esas alınan zenginlik ölçüsüdür. Bu ölçü, altında 20 miskal (80.18 gr), devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.

Zekâtın kimlere verileceği Kur’an-ı Kerim’de ayrıntılı şekilde açıklanmış (Tevbe, 9/60), nisabı da hadislerde belirtilmiştir (Buhârî, Zekât, 32, 36, 38, 43). Buna göre temel ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olan kişi diğer şartlar da yerine gelmişse bu mallarının zekâtını vermesi gerekir (Kâsânî, Bedâî’, II, 4 vd).

Haberin Devamı

ZEKAT NE KADAR VERİLİR?

Kâr amacıyla alınıp satılan mallara “ticaret malları” denir. 80.18 gr. altın değerinde ticaret malına sahip olan kişinin, nisab miktarı mala sahip olmasının üzerinden bir yıl geçmesi hâlinde, kırkta bir (% 2,5) oranında zekâtını vermesi gerekir.

Zekât, diğer şartlar yanında, hakikaten veya hükmen elde mevcut bulunup üzerinden bir yıl geçen maldan verilir. İleride sağlanması muhtemel artışlar zekâtın hesaplanmasında dikkate alınmaz. Ticaret malları için de aynı ilke geçerlidir. Bu itibarla, ticaret malının zekâtı verilirken, satıldığı takdirde elde edilecek kâr dikkate alınmadan sanki malın aynından (bizzat kendisinden) zekât veriyormuş gibi zekâtın verileceği tarihteki maliyet değeri esas alınır.

Zekât hesaplanırken hangi borçlar düşülür?

Zekât vermekle yükümlü olan kişi, elindeki zekâta tâbi olan malından kul haklarına müteallik borçlarını düşer. Hanefî mezhebinin genel görüşüne göre ödeme günü gelmiş veya gelmemiş olan borçlar bu konuda aynı hükme tâbidir. Ancak Hanefîlerden bir kısım âlimlerin görüşüne göre, sadece vadesi gelmiş olarak birikmiş ve alacaklısı tarafından talep edilen borçlar düşülür; henüz ödeme günü gelmemiş olan borçlar düşülmez. Zira bu tür veresiye borçlar genellikle alacaklıları tarafından istenmez; ödeme günü gelmiş olan borçlar istenir (Kâsânî, Bedâî’, II, 6).

Haberin Devamı

Şâfiî mezhebinin meşhur olan görüşüne göre ise hiçbir borç, zekâta tâbi olan malların hiçbirisinden düşülmez, dolayısıyla borçluluk hâli zekât vermeye engel değildir (Nevevî, el-Mecmû’, V, 344).

Günümüzde ödeme planı uzun bir takvime bağlanmış olan ve ileriki yıllarda düzenli olarak ödenecek olan kamu, TOKİ, kooperatif, kredi türü borçlar, bütünüyle zekât malından düşülmemelidir. Zira bu ödeme takvimleri 10-20 yıllık çok uzun vadeleri kapsamakta ve insanlar bu borçları hemen o yılda ödeme durumuyla karşı karşıya kalmamaktadırlar.

Bu bakımdan kişinin elinde bulunan zekâta tabi mallardan, sadece “o zekât yılına ait olan birikmiş borçlar, vadesi o yıl içinde dolmuş veya dolacak olan ve dolayısıyla o zekât yılı içinde hemen ödenmesi gereken borçlar” düşülmelidir. Zira zekât, yıllık bir ibadettir.

Zekât kimlere farzdır? Geçerli olmasının şartları nelerdir?

Haberin Devamı

Zekât ibadeti ile ilgili şartlar, zekâtın bir kimseye farz olmasının ve verilen zekâtın geçerli olmasının şartları şeklinde iki ayrı başlık altında ele alınır.

Bir kimseye zekâtın farz olması için o kimsenin müslüman, akıl sağlığı yerinde, ergenlik çağına gelmiş ve hür olması (Kâsânî, Bedâî’, II, 4-5) bir yıllık borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani kazanç sağlayıcı nitelikte “nisap miktarı” mala sahip olması gerekir. Artıcı olmaktan kastedilen, malın sahibine gelir, kâr, fayda temin etmesi yahut kendiliğinden çoğalma ve artma özelliğine sahip bulunmasıdır.

Zekâtın farz olması için ayrıca nisap miktarı mal ya da servete sahip olduktan sonra üzerinden bir kameri yılın geçmesi ve yıl sonunda da nisap miktarını koruması gerekir (Kâsânî, Bedâî’, II, 13 vd.; İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 73-74). Yıl içerisindeki artış ve düşüşlere itibar edilmez. Zekât bu süre dolmadan önce de verilebilir. (Kâsânî, Bedâî’, II, 15).

Haberin Devamı

Zekâtın geçerli olmasının şartlarına gelince, öncelikle “niyet” şarttır. Zekât bir ibadet olduğu için niyetsiz yerine getirilemez (Kâsânî, Bedâî’, II, 40; İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 88). Ayrıca fakire verilmesi ve teslimi demek olan “temlik” de şarttır (Kâsânî, Bedâî’, II, 39). Yemek hazırlayıp yedirmek gibi ibâha denilen yollarla fakire zekât verilmiş olmaz.

Zekât ne zaman farz kılınmıştır? Zekâtın farz kılınmasındaki hikmetler nelerdir?

Zekât hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır. Zekât, Kur’an-ı Kerim’de pek çok âyette namaz ile birlikte zikredilmiş (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nûr, 24/56); Hz. Peygamber (s.a.s.) de zekâtın İslam’ın temel ibadetlerinden biri olduğunu bildirmiştir (Buhârî, Zekât, 1).

Kur’an ve hadislerde namaz ile zekâtın ardı ardına zikredilmesi, toplumların ruhî olgunluğa ulaşmasında bu iki ibadetin rolünü göstermesi bakımından son derece önemlidir. Kur’an-ı Kerim, iyiliğe erişmenin ve muttakî bir mümin olabilmenin en önemli şartlarından birinin zekât vermek olduğunu ifade eder (Bakara, 2/177). Aynı zamanda zekât kurtuluşa eren müminlerin vasıflarından biridir (Mü’minûn, 23/1, 4). Bütün bunlara ilaveten zekât vermek, Allah’ın rahmetini celbeden hususlardandır (A’râf, 7/156). Kısaca zekât, malı temizleyen ve manevi arınmaya vesile olan bir ibadettir (Tevbe, 9/103). Âyet ve hadislerde sıklıkla emredilen zekâtı vermemek müşriklerin vasfı olarak görülmüş ve Kur’an’da bu durum yerilmiştir (Fussilet, 41/6-7).

Zekâtın topluma dönük pek çok yararı da vardır. Mesela zekât, maddi gücü olmayanların ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlar, zengin ile fakir arasındaki uçurumu azaltır; aralarında sevgi ve yakınlık doğmasına vesile olur. Bu yönüyle zekât toplumsal kenetlenmeyi artırır. Ayrıca toplumları bencillik ve kin gibi ahlaki hastalıklardan arındırır. Zekâtın verileceği yerlerin toplumun her katmanındaki insanları kapsaması sosyal dayanışmanın da garantisidir.