Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DARBELERİ yaşamış bir gazeteci olarak “Cuma gecesi sahnelenen kalkışımın başarısız kalacağını” görmüştüm.
Gece gazeteye geldiğimde arkadaşlarla da paylaştım.
Bir kalkışım ki...
Arkasında, yanında hiç destek yok.
- HDP ve Vatan Partisi’nden tutun CHP’si, MHP’siyle ve elbette iktidar partisiyle hepsi blok halinde darbe girişiminin karşısında... Daha kalkışımın ilk saatlerinde liderler darbecilerin karşısında ve demokrasinin yanında olduklarını açıkladılar. (1 gün sonra TBMM Başkanı Kahraman’ın Meclis’te okuduğu grubu olan 4 siyasi partinin ortak açıklaması da bunun kanıtı.)
Yani...
Tüm etnisiteleri, farklı siyasi görüşleri, mezhepleriyle milletin tümü demektir bu. (Hatta artık aktif siyasette olmayan eski DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’de darbecilerin karşısında ve demokrasinin yanında olduğunu açıkladı.)
- Neredeyse TSK kadar sayısal büyüklüğe sahip polis de -anında- karşı tavra geçti.
- TSK’nın Genelkurmay Başkanı’ndan başlayarak kuvvet komutanları imza koydukları “emir ve komuta zinciri” içinde bir hareket de değil.
Sonraki saatlerde TRT’yi basan kalkışımcıların nöbetçi spikere silah tehdidi altında okuttukları “TSK yönetime el koymuştur” darbe bildirimi altındaki imza da hareketin küçük bir maceracı gruba ait olduğunu ortaya koyuyordu.
“Genelkurmay Başkanlığı” imzası belirsizdi.
“Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ve Kuvvet Komutanları” denilmiyordu. (Zaten Org. Akar’ın kalkışımcı subaylar tarafından rehin tutulduğu bilgisi de az sonra TV ekranlarına yansıdı.)
2 savaş jetinin alçaktan uçarak ses hızı süratini aştığında çıkardığı patlama efekti, 2-3 helikopterin Ankara üstünde dolaşması bu kalkışımın akim kalacağının işaretiydi.
Caddelerde, meydanlarda, stratejik yerlerde, polis görüntüleri giderek çok daha yoğun ve etkin hale gelmişti.
- Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, siyasi parti liderlerine “kalkışımcılar” dokunamamışlardı bile.
Başbakan Yıldırım TV ekranlarından darbe kalkışımcılarına meydan okumuştu, “hepsinin en ağır şekilde cezalandırılacaklarını” özgüvenli bir ses tonuyla açıklamıştı.
- Yazılı basın henüz rotatiflerini döndürmemişti ama “karşı tavrı” yazarlarla yapılan söyleşilerde vurgulanıyordu.
TV’ler ise “demokrasinin yanındaydı.”
Kalkışımcılara karşı direnişteydi.
CNN’i basarak boşaltan, yayını kesmeye çalışan, kalkışımcıların emrindeki bir grup askere karşı, çalışanların direnişi bunun örneğidir.
......................
Evet...
Yaşama şansı olmayan bir “hastalıklı prematüre” doğum gibiydi bu cılız kalkışım.
Sonu belli bu kalkışım macerası sürerken temennimiz “can kaybı olmaması, kan akmadan/akıtmadan hepsinin teslim olmalarıydı.”
Ne yazık ki bu dileğimiz gerçekleşmedi. Çok sayıda can kaybı oldu. İnsanlarımız yaralandı.
Kalkışımcıların helikopterlerinden sivillere ateş edildi, TBMM dahil bazı önemli noktalar bombalandı.
Ne yazık ki vandalca bazı kanlı linç olayları da yaşandı.
Kalkışımcıların “Tatbikat var” diye caddelere, meydanlara, köprülere sürdüğü askerler de aldıkları emir gereği hiç istemeden de olsa sivillere, polislere tetik çektiler.
Burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CNN’den görüntülü telefon konuşmasında “milletin meydanlara, havalimanlarına gitmeleri, kalkışımcıların namluları, zırhlıları, tankları karşısında bedenlerini kalkan yapmaları” çağrısının önemine işaret etmekte fayda var.
Bu çağrıyla birlikte akmaya başlayan insan seli “belirleyici” oldu.
Silahlı Kuvvetler ve diğer güvenlik güçleri zaten kalkışımcıları sıfırlayacaktı ama insan seli kaçınılmaz sonu yakınlaştırdı.
Gerçi gene de çok kan döküldü ama bu insan selinin kalkışımcıları boğması daha fazla can kaybını önledi.
Kalkışımcıların moralini çökertti.
.......................
Son sözler...
Darbe kalkışımcıları maalesef TSK’nın itibarını da yaraladılar. İktidarın, muhalefetin hepimizin göz bebeğimiz TSK’yı onore etmeye katkıda bulunmamız gerekir.
Milletin ordusudur, başka ordumuz yok.
Ayrıca...
Aynı yerden emir alan, yönlendirilen, böyle bir çılgınlığa itelenen bunca subay, general, amiral TSK’ya nasıl sızmış, dallanıp budaklanmış, darbeye kalkışacak kadar güçlenmiş?
Bu da mutlaka sorgulanması gereken bir istihbarat sorunudur.
Daha da ötesi, TSK’nın yapılanma sorunudur.
.......................
Bu belayı atlatabilmiş olmak tesellimizdir.
Canını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa diliyorum.
İnsan haklarına dayalı, özgürlükçü parlamenter, laik demokrasimiz, yüce Atatürk’ün söylemiyle “ilelebet payidar olsun.”