Ekonomi ‘Haydi hayırlı olsun’

‘Haydi hayırlı olsun’

03.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkiye’nin yerli otomobili dünyaya kazandıracağını belirterek konuşmasının başında ünlü boksör Muhammed Ali’nin sözlerini hatırlattı.

‘Haydi hayırlı olsun’

Erdoğan, “Hani, Muhammed Ali’nin, ‘hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur’ ifadesini kullanmıştım ya. Şimdi de diyorum ki iddianız yoksa kanatlarınız olsa da uçamazsınız. Biz ülke ve millet olarak işte burada iddiamızı ortaya koyuyor ve diyoruz ki Türkiye’nin otomobilini yapacağız.

Haberin Devamı

Hiç şüpheniz olmasın. Hem de en güzel tasarımla en güzel teknolojiyle en iyi organizasyonla bu otomobili ülkemize ve dünyaya kazandıracağız. Böyle babayiğitler bize destek olduğu sürece Allah’ın izniyle otomobille birlikte daha nice başarılara beraber imza atarız. Çünkü bu ülkenin arkasında 100 milyonlarca insanın duası, 80 milyon vatandaşımızın ümidi, bize güvenen milletimizin gereken her durumda en güçlü şekilde ortaya koyduğu iradesi vardır” dedi.

Törende otomotiv sektörünün tüm dernek başkanlarının yanı sıra pek çok firmanın üst düzeyi hazır bulundu. Yöneticiler 5 babayiğide “Hayırlı olsun” dileklerini ilettiler.

İstediğini seçecek

Saab’dan satın alınan ve Tübitak tarafından üzerinde çalışılan platform, isterlerse girişim grubu tarafından kullanılabilecek. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, girişimcilerin bunun yerine elektrikli araca da yönelebileceklerini, bunun daha memnuniyet vereceğini söyledi. Erdoğan, imza için özel hazırlanmış kalem yerine, imzasını kendi kalemiyle atmayı tercih etti.

Haberin Devamı

‘BU SEVDA’ HİÇ BİTMEZ

Türkiye’nin yerli otomobile sevdası neredeyse 1930’lara kadar gidiyor.

1929’da ABD’li Ford Motor Company, Tophane’de montaj fabrikası kurdu. 15 bin adetlik üretim sonrası 1944’te fabrika kapatıldı.

Ford’un çekilmesinin ardından üretim ve montaj çalışmaları, daha çok traktör hatta uçak üzerine yoğunlaştı.

1950’lerden Türkiye’de bir Jeep furyası başlamıştı. 2. Dünya Savaşı Sonrası’nda hibe olarak Türkiye’ye girmeye başlayan Jeep’ler, Nejat ve Ferruh Verdi kardeşlerin girişimiyle Türkiye’de üretilmek isteniyordu.

Ferruh Verdi, sonunda Amerikalıları bu araçların Türkiye’de montajına razı etti. Şubat 1956’da Tuzla Jeep Montaj Fabrikası üretime başladı.

Başlangıçta araçların yerlilik oranı yüzde 2’leri geçmezken, 20 yılda yüzde 60’ı bulabilmişti. Jeep, böylece bir dönem Türkiye’nin “milli taşıtı” haline gelmişti.

Bundan sonra kamyon üretimi için Türk Otomotiv Endüstrisi kurulmuş, bu fabrika da sonraları “Triumph Zafer” adıyla bir otomobil üretmeye niyetlenmiş, ancak hiçbir zaman bu otomobil yollara çıkmamıştı.

Haberin Devamı

Sonrasında Merhum Vehbi Koç ve Bernar Nahum’un bitmek bilmeyen ısrarlarıyla Otosan kuruldu. Consul ve Thames Trader kamyonlarının montajıyla işe başlandı.

1960 yılında Makina Mühendisleri Odası koordinatörlüğünde “Otomobil Endüstrisi Komisyonu” yerli otomobil raporu hazırladı.

İşte o yıllarda, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, yerli otomobil konusunda ısrarcı oldu. Devrim de böyle doğdu. “Kim yapsın?” tartışmaları olsa da, Devrim, sonuçta Eskişehir’deki Devlet Demiryolları atölyesinde 25 mühendisle ve 99 günde yaratılmıştı. Üstelik motoruyla birlikte ve dört örnek olarak.

Üretime geçemeyen Devrim’in ardından yerli oto çalışmaları sürdü.

1965’te Anadol ortaya çıktı. Türkiye’nin ilk seri üretim yerli marka otomobiliydi. Fiber gövdeli Anadol Aralık 1966’da bantlardan indi. İsim yarışmayla belirlenmişti.

O dönemde iç talep 3 bin- 5 bin adet olarak bilinirken, ilk çıkacak Anadol için 76 bin kişi başvurmuştu. Ancak Anadol yılda 8 bin adet üretilebildi. 1.5 yıl kadar sıra beklemek de gerekiyordu.

Haberin Devamı

Türkiye’nin ilk Coupe, Sedan, Stationwagon, Buggy ve Spormodelleri, Anadol’dan gelmişti.

Anadol, 1984’te bantlardan çekilince de, yerli marka otomobil öksüz kaldı.