Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

SELÇUK Yöntem “Aşk İçin Önsöz” adlı şiir albümüyle ve “Bağdat” şarkısıyla milyonların kalbine dokunan Ayla Çelik sesiyle Şeffaf Oda konuklarım.
Programa internette 150 milyon tıklanan Bağdat şarkısıyla başlıyoruz.
Ayla Çelik, Bağdat’ı yazma öyküsünü anlatıyor:
“Çok sevdiğim bir arkadaşım ‘Siz gerçek sevgiden ne anlarsınız. Bugünün aşkları da

Hem şiir,  hem müzik...
aşk mı’ dedi. Ben de hırs yaptım, bu şarkıyı yazdım.”
Türkiye’nin en önemli isimleri onun şarkılarını seslendirdi. Ama o en güzel şarkısını kendisine ayırdı.
Bağdat’ı kimseye vermedi ve bu şarkı onun dönüm noktası oldu.
Söz yazarlığından yorumculuğa geçmesini sağladı.
Evet Ayla’nın uçarı bir yanı var. “Osman” şarkısı bunu yansıtıyor.
Ayla’ya “Sanatçı olmasaydın ne olurdun?” diye soruyorum. “Şaşırtıcı ve komik gelecek ama marangoz olurdum. Bir şeyler üretmeyi seviyorum” diyor.
......................
SELÇUK Yöntem, değerli müzik adamı
Aykut Gürel ile
birlikte “Aşk İçin
Önsöz” adlı bir şiir
albümü çıkarttı.
Nâzım Hikmet, Ümit Yaşar Oğuzcan, Özdemir Asaf gibi birçok önemli şairden şiirler var...
Ve Selçuk’tan bir de şarkı sürprizi...
Selçuk Yöntem’in sesi özeldir. Ekoldür.
O şiir okurken beden dili, vurguları şiiri yaşatıyor.
Gözünüzün önünde canlanıyor.
Selçuk Yöntem oyuncu olmaya “Yarın Cumartesi” adlı oyunu izledikten sonra karar vermiş.
“Oyuncu olmasaydın ne olurdun?” sorusuna hiç düşünmeden verdiği yanıt; “diplomat...”
O mükemmeliyetçidir, ne yaparsa iyi yapar. Diplomatlığı seçseydi de başarılı bir kariyeri
olurdu.

İSTANBUL MODERN’DE LİMAN

Haberin Devamı

12 yıldır ilgi odağı olan “İstanbul Modern”in “Antrepo 4” binasında
son sergi. Adı “LİMAN...”
Türkiye’den farklı dönem ve disiplinlerden 34 sanatçı ve kolektifin 200’e yakın çalışması.
Konu “19. yüzyıldan günümüze Türkiye sanatında deniz, sahil ve limanların etrafında gelişen kültürel ve toplumsal hayat.”
Aslında... Adını 1941 yılında açılan bir sergiden ödünç alıyor. (Bence güzel bir anış.)
Halkın arasına karışarak
özellikle limandaki yaşamı tuvale yansıtan sanatçılar sonraları
“liman ressamları” ya da
“yeniler” diye anıldı.
Açtıkları sergi de sanat tarihine “LİMAN Sergisi” olarak geçti.
***
İSTANBUL Modern haziran başına kadar sürecek bu sergiden sonra kapılarını kapatıyor.
Yenilenme süreci başlıyor...

Haberin Devamı

Hem şiir,  hem müzik...

NICK JONES’UN ‘SOHO’ İLHAMI

İSTANBUL’daki ABD Başkonsolosluğu 2 yıla yakın süredir “SOHO House...”
Londra’da doğan, Berlin, Miami başta olmak üzere
18 ülkede faal olan Soho bir
“özel kulüp...”
Sadece üyeler girebiliyor.
Üyelerin konukları ise “üye” mekândan ayrıldığı takdirde, içeride kalmıyorlar.
***
BU görkemli bina ABD Başkonsolosluğu olmadan önce bir İtalyan ailesinin

Hem şiir,  hem müzik...
konutuymuş.
Osmanlı’da yüz yıllardır yerleşik olan ve “Levantenler” diye anılan varlıklı Hıristiyanların gerçekten şaşaalı bir hayatları vardı.
Kapıdan girildiği anda diğer mekânlardan fark gözleri alıyor.
Çok yüksek tavan.
Duvarlar ve tavan yüz yıl ötesinden kalan fresklerle bezenmiş.
Her katta ayrı bir etkinlik.
SPA, spor salonu, yüzme havuzu, görkemli bir sinema salonu...
Üyelere yıl boyu -çeşitli konularda- etkinlik sunuluyor.
Örneğin...
Açıldığından bu yana iki yıla yakın süre içinde 1000’e yakın etkinlik olmuş.
75’den fazla konser, 400’den fazla konuşmacıya ev sahipliği... 500 dolaylarında film gösterimi.
***
BOĞAZ’daki yeni “kale” gibi binasında faaliyet göstermeye başladıktan sonra bu eski ABD başkonsolosluk binası Beşiktaş’ın eski başkanı Serdar Bilgili’nin “Bilgili Holding”ine geçti.
Serdar Bilgili’nin vizyonu geniştir.
İşletmesini Soho’ya verdi. İstanbul’a prestijli bir katkıdır bu.
İçeride fotoğraf çekmek, telefon kesin yasak.
Bazı anı fotoğraflarına -sadece kendilerini yansıtması ve abartmamak koşuluyla- tolerans gösteriliyor.
Zaten amaç, üyelerin rahatsız edilmemesi, içeridekilerin “özelini” korumak.
Bizde “kaçamaklar/sızıntılar” istisna.
.....................
HAFTANIN başında SOHO House’ların kurucusu ve sahibi Nick Jones İstanbul’daydı.
Soho House’daki, onun adına verilen davetteydim.
Spor giyimli, sempatik, kalender meşrep bir girişimci.
Epey lafladık.
“Bu konsepti nasıl yarattın?” diye sordum.
Cevabı netti.
İngiltere’de özel kulüp denince, kadınların giremediği “gentleman club”lar gelir.
Neden kadınlar yok?
Hem sadece üyelere açık “özel” kulüp olsun hem de kadınlar da üye ya da üye
konuğu olarak girebilsin
diye düşündüm.
O sırada Tv’cilerin, sanatçıların sevdikleri Londra’nın Soho’sunda “La Boheme” adlı bir restoranın üst katında mekan açınca bu konsepti uyguladım.
***
SONRASINDA...
Herhalde kadınlar da mekânda olabileceğine göre, “gentleman club”ların o ağır ve muhafazakâr havasından farklı müzikli, eğlenceli bir ortam sunulmalı diye düşündüğünü sanıyorum. Mekan “yaratıcılar” tarafından sevilmiş. Sonrasında böyle bir uluslararası büyüklük kazanacağını hedefliyerek başlamış değil yani...
İstanbul Soho House mart ayında 3’üncü yaşına basacak.