Gündem İBB’den ‘şehitler’ kitabı

İBB’den ‘şehitler’ kitabı

10.02.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

İBB, 15 Temmuz’da şehit düşen vatandaşların hayatlarını anlatan özel bir kitap yayımladı. FETÖ kurbanı 239 kişinin ailesiyle yapılan röportajların yanı sıra o geceye ait fotoğraflar da kitapta yer alıyor

İBB’den  ‘şehitler’  kitabı

‘15 Temmuz Şehitler Müzesi’ projesini hayata geçirmek için kolları sıvayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB), bu kez 15 Temmuz gecesi şehit düşen vatandaşların hayatlarının anlatıldığı özel bir kitap yayımladı. Kültür A.Ş. tarafından ‘15 Temmuz Şehitleri’ ismi ile yayımlanan kitapta, FETÖ kurbanı 239 kişinin ailesi ile yapılan röportajlar yer aldı. 15 Temmuz şehitleri ve şehit ailelerinin zihinlerden silinmeyecek fotoğraflara da yer verilen kitapta, demokrasi direnişinin yaşandığı bölgelerin hikayelerine de değinildi.
‘İki kere gömüleceğim’
Şehitlerin aileleriyle İstanbul ve Ankara’daki evlerinde yüz yüze gerçekleştirilen söyleşilerde, röportaj veren ancak fotoğraf çektirmek istemeyen ailelerin olduğu bölümler kitapta boş bırakıldı. İşte kitaptan 2 şehidin öyküsü;
Volkan Cangöz; “Mahallenin yakışıklı gençlerindendi. Adeta herkesin sevgilisiydi. Yirmi yedi yaşındaydı. Kırıkkaleliydi. Güvenlik işiyle uğraşıyordu. Yeni bir görüşme yapmaya gitmişti 15 Temmuz günü. İçine doğmak denir ya, bir ara konuşurken mahalle arkadaşlarına, ‘Ben iki kere gömüleceğim’ demişti. O akşam eve geldiğinde saat geç olmuştu. Evde oturuyorlardı, TRT’yi seyredin diye haber gelince kanalı açtılar. Okunan korsan bildiriyi dinlediler. Volkan’ın ilk tepkisi, ‘Galiba bu kadını zorla konuşturuyorlar’ oldu. Kardeşini de alarak evden çıktı. Emniyet Müdürlüğü’nde gördükleri manzaradan donakaldılar. Emniyet Müdürlüğü bombalanmıştı. Polisler ve askerler arasında büyük bir çatışma vardı. Çatışmadan bazı yaralıları alıp çıkartmak istediler.
Önden 15 kişilik bir grup girmişti. Yaylım ateşine tutuldular; bir kısmı yere yattı, bir kısmı yere düştü. İçeriye ilk girenlerin arasındaydı Volkan. Kardeşi biraz geride kalmıştı. Tankın üzerine çıktı. Oradaki bir askeri yere indirdi. Kendisi de iniyordu. Arkasını döndüğünde, işte o bir anlık zaman dilimi içerisinde ateşlenen bir hain kurşunla ensesinden vuruldu. Hemen bir polis memuru kucakladı onu. Dışarı taşıyıp bir araca bindirdiler. Bilinci kaybolmuştu, fakat kardeşinin elini sıkıyordu. Hastaneye gelmeden, yarı yolda, o sıkan el yavaş yavaş bıraktı kendisini. Hastanede önce öldüğünü söylemediler. Kardeşi anladı ve düşüp bayıldı. ‘Cenaze bekletilmez’ dedi ailesi, alıp götürdüler ve toprağa verdiler ciğerparelerini. Ertesi gün ev arandı. Devlet, şehitler için Karşıyaka Şehitliği’nde özel bir yer hazırlamıştı. Aileden izin istiyordu. Hemen ertesi gün Volkan’ın mezarı şehitliğe, diğer şehit arkadaşlarının yanına taşındı. Dediği gibi olmuş, iki kere gömülmüştü.”

‘Milletin karşısına silahla çıkılmaz’

Sait Ertürk; “15 Temmuz gecesi, kızından gelen telefonla bir şeylerin ters gittiğini haber alıyor Sait Ertürk. FETÖ’nün ordu içindeki gizli güçlerinin bir darbeye kalkıştıklarını anlar anlamaz harekete geçiyor. Yakın arkadaşı Piyade Albay Davut Ala ile yanlarına üç polis ve üç uzman çavuş alıp Kartaltepe’ye 66. Zırhlı Tugay’a geliyorlar. Aramayı bir gün bile ihmal etmediği annesine, ‘Merak etmeyin, sabaha kadar hepsini yakalayıp teslim edeceğiz’ diyor. Milleti, vatanı ve orada hiçbir şeyden haberi olmayan erleri kurtarmayı canından öte sayıyor. Tugayın önünde biriken halkın arasına, ‘Milletin karşısına silahla çıkılmaz’ diyerek, onları teskin etmek için hücum yeleğini ve silahını bırakarak karışıyor. Tekbir sesleri ve alkışlar arasında bir vatandaş onun bu hareketine karşılık alnından öpüyor Sait’i. Nizamiyeden çıkmaya çalışan iki tankı durduruyor, üç helikopterin kalkışını engelliyor. Sesinin çıkabildiği kadar haykırıyor, ‘Devletten yana mısın yoksa hainlerden yana mısın?’ Onun direnişiyle sarsılıyor ihanet çetesi. Bir helikopter iniyor ve sıcak çatışma başlıyor. İlk hedef Sait Albay! Bir kör kurşun oracıkta ayırıyor ruhuyla bedenini.”