Dünya Kabul edilemez ön sartlarla barış olmaz

Kabul edilemez ön sartlarla barış olmaz

24.02.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Kıbrıs barış görüşmelerinin teknik düzeyde sürdüğünü ancak liderlerin bir araya geleceği bir konuma gelemediğini belirterek “Ada’da Türkiye’nin kabul edemeyeceği ön şartlarla barış mümkün olmaz” dedi

Kabul edilemez ön sartlarla  barış olmaz

Polonya’nın başkenti Varşova’daki temasları sırasında basın mensuplarına Kıbrıs’tan Kuzey Irak’a kadar farklı değerlendirmelerde bulunan Avrupa Birliği (AB) Bakanı Ömer Çelik, Ada’da müzakere sürecinde, liderlerin bir araya geleceği düzeye ulaşılamadığını hatırlattı. Kıbrıs konusunda Türkiye’nin kabul etmeyeceği şartlarla bir barış yapılmasının mümkün olamayacağını belirten Çelik, “Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın, Türk askerinin Ada’daki varlığını sorguladığını söyledi.
KKTC’nin AB tarafından korunacağının söylendiğini hatırlatan Çelik, “AB bugüne kadar hangi barışı koruyabilmiş ya da hangi sorunlu alanda bir güvence sağlayabilmiş? Böyle bir şey yok!” ifadesini kullandı. Çelik, TSK’nın 1974’ten bu yana adadaki barışa tehdit oluşturabilecek tek bir örneğinin dahi bulunmadığını sözlerine ekledi.

‘Uçak bile sorundu!’

Güney Kıbrıs’taki yangına yardım için gönderdikleri uçağın, suyu Türk tarafından almasına bile itiraz geldiğini hatırlatan AB Bakanı Ömer Çelik, Türkiye’nin, bu son görüşmelerin başlangıcından bu yana sürece desteğini net bir şekilde ortaya koyduğunu ancak Yunanistan’dan bu kadar güçlü cümleler gelmediğini ifade etti. Güney Kıbrıs’ın, süreç devam ederken ‘Enosis’i kutlama kararı almasının da çok çarpıcı olduğunu, müzakerelerin ruhuna uygun olmadığını vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
“Biz gerçekten burada bir barış ve iki kurucu devlet üzerine tam bir devletin oluşumunu istiyorsak Güney Kıbrıs’ın bu yaptıklarını yapmaması lazım. Ama Güney Kıbrıs bütün bu retoriğin üzerine şunu düşünüyorsa ‘Ben bir AB ülkesiyim, KKTC’dekiler de bir topluluk. Onlar bana katılacaklar’. Böyle bir şeyi biz Türkiye Cumhuriyeti olarak kabul etmiyoruz. İki kurucu devlete dayanacak bu şey”
Ege Denizi’nde NATO’nun operasyonlarına devam etme kararı almasını da değerlendiren Bakan Çelik, mültecilerle ilgili bölgedeki operasyonların Türkiye’nin kabiliyeti ve becerisiyle yürüdüğünü hatırlatarak “Yunanistan’ın gücü yetmiyor diye, istisnai olan bir uygulamayı, rutine çevirmemek gerek. Zaten orada bu görevi yapacak olan Türkiye’dir” dedi.
Çelik, Yunanistan’ın 8 FETÖ’cü askeri iade etmeme kararını da eleştirerek, bu kararın kabul edilemeyeceğinin altını çizdi. AB Bakanı, “Bu, Türkiye Cumhuriyetinin, devletimizin, tarihimizin en önemli dönüm noktalarından bir tanesi. Biz burada kim yanımızda kim karşımızda asla unutmayız. Dolayısıyla yargı böyleymiş, yargı şöyleymiş meselesi değil. Yunanistan’a dostlukla bakıyoruz ve Yunanistan’dan dostluk bekliyoruz, darbeci askerlerin iade edilmemesi dostça bir davranış değildir.” ifadelerini kullandı.
‘Yargı kararı denmesin’
Yunanistan’ın aldığı bu kararın rasyonel olmadığının ortada olduğunun altını çizen Çelik, “Yunanistan egemen bir devlet. Başka bir devletin telkiniyle hareket etti gibi bir şey düşünmek istemeyiz. Ama netice itibariyle izah edilemeyen bir şey var. Adamlar bir NATO ordusunun helikopterini çalarak öbür tarafa geçmişler ve NATO ordusuna karşı darbe gerçekleştirmeye kalkmışlar ve bizim müttefikimiz bunu koruyor. Bunun izahı yok. Bu tartışmasız bir şey. Bunu hiç kimse önümüze yargı kararı diye getirmesin.” diye konuştu.

‘Sevimli görünebilir’

Polonyalı muhataplarıyla görüşmelerinde Fetullahçı Terör Örgütü yapılanmasına ilişkin görüşlerini paylaştığını dile getiren Çelik, karşı tarafın da işbirliğine açık olduğunu gördüklerinin altını çizdi. Çelik, Polonyalı bakan ve yetkililere FETÖ’nün gittiği ülkelerde çok barışçıl bir görüntü çizdiğini, kiliseye ciddi bağışlar yaparak sevimli göründüğünü anlattığını belirtti.

‘Terörden arınmış güvenli bölge’
AB Bakanı Ömer Çelik, özellikle ABD’nin, YPG’ye verdiği silahlara değinerek “YPG’ye verdikleri ağır silahları, zırhlı taşıyıcıları muhaliflere verselerdi ne DEAŞ sorunu kalırdı, ne de terör örgütüyle işbirliği yapmak zorunda kalırlardı” dedi.
YPG’nin farklı bölgelerde ABD, Rusya ve Suriye rejimi tarafından desteklendiğini hatırlatan Bakan Çelik, şunları söyledi: “Neymiş, askeri değerlendirmelere göre orada başka kara gücü yokmuş. Onun yerine muhalifler eğitilseydi, şimdiye yüz kere yapılırdı. El Bab’da mücadeleyi kim verdi? Türkiye’nin desteğindeki muhalifler. Demek ki istenirse oluyor yani. YPG’ye verdikleri ağır silahları, zırhlı taşıyıcıları muhaliflere verselerdi ne DEAŞ sorunu kalırdı ne de terör örgütüyle işbirliği yapmak zorunda kalırlardı.”

‘Sincar, Kandil olmayacak’

Çelik, yeni ABD Başkanı Donald Trump’ın güvenli bölge konusunda Türkiye ile aynı noktaya geldiğinin hatırlatılması üzerine de, “güvenli bölge”den çok “terörden arındırılmış güvenli bölge”nin gerekli olduğunu söyledi. Çelik, terörle mücadeleyi zaafa düşüren iki yöntemden birinin Suriye’deki PYD’nin “güçler koalisyonu” adı altında etkinlik geliştirmesi ve diğerinin de Irak’ta Haşdi Şabi’nin Irak üniforması giyerek etkinlik üretmesi olduğunu dile getirdi. AB Bakanı, hafta sonu Türkiye’ye gelmesi öngörülen IKBY Başkanı Barzani’den beklentilerin sorulmasına karşılık da, Sincar’ın ikinci bir Kandil olmasına izin vermeyeceklerini ve bu konuda dostlardan hassasiyet beklediklerini vurguladı.