Gündem Kadınlar ezilen en eski millettir

Kadınlar ezilen en eski millettir

26.10.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Hatice Kaçmaz, evlenmek istemediği katil tarafından 15 bıçak darbesiyle öldürüldüğünde ailesinin tek arzusu vardı;

Kadınlar ezilen en eski millettir

adaletin yerini bulması. Hatice ile dayanışma kuramadık ama bu temenni üzerinden ailesi ile dayanışma kurduğumuzda, ne denli güçlü ve dirençli mücadeleye de hazır olduklarını gördük. Vazifemiz ise onların yargı karşısındaki haklı mücadele ve müdahalesine ses olmak. Çünkü hepimizin çığlığı aynı “kadınlar ölüyor.”

Haberin Devamı

Arzu Boztaş, üzerine kuma getirilmek istendiğinde kabul etmeyip boşanmak istediğinde kollarından ve bacaklarından 7 el ateş edilerek vurulmuştu. Arzu’ya yapılan vahşet tüm resmi kayıtlarda var olmasına rağmen duruşma esnasında hiç şaşırmadığımız bir şekilde tanık ve sanık beyanları ile yine bir “aldatma” hikâyesine kilitlenildi. Cinsiyetçiliğin hukuktaki yansıması olan bu konu ile yaşatılan vahşet sabit ise, cezanın miktarı belirlenmesi açısından taşı sıksa indirim sebebi bulan mahkeme tarafından araştırılmalıydı.


Her cinayette ölüyoruz

Fatma Güngör, ayrılmak istediği erkek arkadaşı tarafından vücudunun çeşitli yerlerinden ve en son kafasından bıçaklandı. Mahkeme salonunda sanık ifadesini verirken Fatma’ya baskı yapmaya devam ediyordu.

Haberin Devamı

Sırma Didar, boşanmak istediği kocası tarafından defalarca bıçaklandı. Şiddet uygulayan kocası “her gün kuş gibi bir kadın öldürülüyor, onlardan biri de sen olursun” dedi.

Bu kadınların ve ailelerinin hikâyeleri gibi her gün yeni hikâyeler ekleniyor hayatımıza. Bu mücadelenin önemli olan kısmı kadınları hayatta tutabilmek. Bunun için Özgecan Yasası diye bilinen yeni yasa tasarısı sunuluyor Meclis’e ama kadının devlet ve kanun önünde önemsiz, edilgen tasvir edilen varlığı sebebiyle herhangi olumlu bir adım atılamıyor. Tüm bunlar olurken bir kadın yok ediliyor ve bizler aileleriyle dayanışıyoruz. Bu kadın mücadelesinin, kadın cinayeti ve kadına şiddet dosyalarını takip eden avukatlar üzerinde bölünmüş bir ruh hali yaratmaması mümkün değil. Çünkü bir avukatsınız, bir feministsiniz ve bir kadınsınız. Mahkeme salonlarında üzerimizde cübbe ile bir meslek ifa ediyoruz ancak şiddete uğrayan, öldürülen, tecavüze uğrayan kadınlar ile bir şekilde özdeşleşmiş bir haldeyiz. Duyduğumuz her kadın cinayeti sonrasında kendimizi öldürülmüş gibi hissetmemek elde değil.


Erkek egemen yargı

Feminist kadın avukatların, kadın cinayeti/kadına şiddet dosyalarında mahkeme sürecini takibi çok önemli. Bu sürece müdahil olabilenler süreci politikleştirip, hâkim ve savcıların duruşmalarda takındıkları tavırları deşifre edip, erkek egemen yargı sistemine müdahale edebiliyorlar. Mahkemelerde tarafların özel hayatlarından ziyade keyfi ve erkek şiddetini meşrulaştıran “haksız tahrik indirimleri”ni tartışmaya açıp, bu dosyalardan adil kararlar alınmasına vesile olabiliyorlar. Bu süreçte birbirimizle dayanışmak dışında başka bir önemli görevimiz var ki; kadın cinayeti/kadına şiddet dosyalarının adli vaka muamelesi yapılmadan farklı takip edilmesini sağlamak. Her gün gazetelerin 3. sayfalarında öldürülen, tecavüz edilen, öldüresiye dövülen kadınlara rastlanılırken bu suçun cinsiyetçilik ve politik olmadığı iddia edilemez.

Haberin Devamı

Kadın avukatlar olarak bu davaların takibini yaparken tarafsız değil, tüm bir devlet politikasıyla topyekun ezilen, sömürülen, şiddet gören, vahşete kurban edilen kadınlarla ve onların aileleri ile yan yanayız. Davalarda, mahkeme salonlarında bu cinayetlerin, vahşetlerin arka planında yatan cinsiyetçiliği ve eşitsizliği göstermek, görünür kılmak ve bunu besleyenleri deşifre etmek zorundayız. Profesyonel bakanlar için, kadın dayanışmasında omuz omuza olmak bizlerin görevidir. Çünkü kadınlar ezilen en eski millettir.

Haberin Devamı

* Avukat