Kariyer Gıdadaki kriz istihdamı etkilemeyecek

Gıdadaki kriz istihdamı etkilemeyecek

05.05.2008 - 20:42 | Son Güncellenme:

Sektör temsilcileri ve uzmanlar, gıda fiyat artışlarını spekülasyonlara ve uygulanan yanlış tarım politikalarına bağlıyor. Gıdada yaşanan krizin istihdamı etkilemesi şimdilik beklenmiyor

Gıdadaki kriz istihdamı etkilemeyecek

Finlandiyalı ve ABD’li araştırmacılar, tarım bitkilerinin özümsediği karbondioksiti ve atmosfere yaydığı su buharını kontrol eden geni keşfettiklerini söylüyor. Yani bu doğruysa yakında susuz tarım yapmak mümkün olacak ve o zaman, şimdi tüm dünyayı tehdit eden küresel ısınma dünyadaki etkisini büyük ölçüde yitirecek, insanların ekmek için ayaklandıkları bu günler de, belki, tarih sayfalarında bir anlam ifade edecek.

Tam da bu zamanda keşfedilen gen haberi, duyanların içine su serpse de dünyada yaşananlar duyarlı kesimleri karamsarlığa sürüklüyor. Son bir yılda pirinç, kuru fasulye ve süt gibi temel gıda maddelerinde yüzde 50’yi bulan fiyat artışları günlük 2 doların altında gelirle yaşayan Haiti’de fitili ateşlemeye yetti. Halkının yüzde 40’ı yoksulluk sınırı altında yaşayan Mısır’a da sıçrayan ayaklanmalar dünyayı sarsmaya devam ediyor. Ve bu ayaklanmalar ve fiyat artışları ‘1929 krizi tekrarlanır mı?’ endişelerini de beraberinde getiriyor.

TÜRKİYE’DE SON ÜÇ AY
Gıda krizinin Türkiye’den yansıyan yüzü de pek aydınlık değil: Pirincin son üç ayda yapılan zamlarla, üreticiden market rafına gidene kadar, fiyatı yüzde 130, buğdayın yüzde 155, unun ise yüzde 30 arttı. Bu fiyat artışları et, süt gibi tüm gıda maddelerine de yayıldı. Süt fiyatlarında, yapılan son zamlarla, yaklaşık yüzde 60 artış kaydedildi.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi, Gazeteci, Yazar Mehmet Altan bu artışları ‘beceriksizce yapılan’ spekülasyonlara bağlıyor ama hükümetin tarımda yanlış politikalar izlediğini de kabul ediyor:
“Mevcut stoklar talebi rahatlıkla karşılarken spekülasyonların çıkmasıyla Türkiye suni bir sıkıntı içerisine girdi. Dünya ise yeni bir orta sınıf oluşmasıyla artan taleplere cevap veremiyor. Türkiye tarım politikalarını doğru belirleyebilse dünyadaki bu gelişmeyi lehine çevirebilir.”
Peki neler yapılabilir? Altan, “Türkiye tarım ürünü fiyatlarıyla Avrupa Birliği arasında büyük bir fark yok. Ayrıca Avrupa Birliği’nin elinde yüksek oranda ürün var. Hükümet tarımı Gümrük Birliği’ne dâhil ederse Türk tarımının dezavantajlı bir konuma düşmesini engelleyecek. Tarım Gümrük Birliği’ne dahil olmalı. Ben olsam dâhil ederim, bunu da Avrupa’ya karşı tam üyelik sürecinde bir koz olarak kullanırım” diyor.
Altan’a göre en büyük sorunlardan biri de Güneydoğu’daki kuraklık. Altan, “Türkiye’de sulanabilir arazilerin yarısı sulanmıyor. Neden? Çünkü sulama tekeli devletin elinde. Yani insanlar su sistemlerini geliştiremiyor” diyor.

Milliyet Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Güngör Uras ise büyük ülkelerin küçüklerin üretimini caydırdığına işaret ediyor: “Küçük ve fakir ülkelerde üretim gerileyince fiyat hareketleri baş gösterdi. Bu arada spekülatörler de bu durumdan fayda sağlıyor.”

PEKİ, YA İSTİHDAM?

Gıda fiyatlarındaki artışın bir krizin sinyali olup olmadığı kadar istihdamı nasıl etkileyeceği de önemli bir soru. İstatistiklere göre son iki yılda tarımda yüzde 20 oranında istihdam kaybı yaşandı. Peki, bu kriz bu sayıyı artırır mı?
Güngör Uras, “Tarımdaki istihdamın azalmasının nedeni, yanlış tarım politikaları sonucu köyde üreterek kazanamayanların şehirlere hücum etmesi. Gıda fiyatlarındaki artış ise istihdam kaybı yaratmayacak. Daha önce ekonomik olmayan üretim alanları üretime açılabilir. Bu da istihdam artışına imkân verir” diyor.

Mehmet Altan da tarımda muazzam bir gizli işsizlik yaşandığına dikkat çekerek “Çözeceğimiz sorun tarımdaki fazla nüfusun azalmasından korkmak değil. Bu alanı piyasaya üretim yapan, para kazanan büyük ölçekli bir işletmeye dönüştürmeliyiz” diye konuşuyor.

‘Eski fiyatlara geri dönülmez’
Türkiye Süt, Et ve Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı ve Bahçıvan Gıda Genel Müdürü Erdal Bahçıvan: “Süt ürünlerinde de yüzde 60’a yakın fiyat artışı yaşandı. Bunun bir kısmı tüketiciye yansıdı, bir kısmı da üretici tarafından absorve edildi. Türkiye’de kriz olduğunu söylemek abartılı ama gıdada yeni bir trendin başladığı kesin. Eski fiyatlara dönüş olmayacak. Bu durumun istihdama yansıyacağını ise düşünmüyorum. Ayrıca önümüzdeki dönem fiyatlar oynak olacağı için piyasayı iyi takip eden bir sisteme ihtiyaç var.”

‘Gıdaya ulaşmak artık daha zor’
Türkiye Ziraat Odaları Başkanı Ş. Şemsi Bayraktar: “Spekülasyondan kaynaklanan artışları bir tarafa bırakırsak, gıda fiyatlarının ucuzlaması beklenmiyor, gıdaya ulaşmak artık daha zor. Dünya, tarımın ve gıdanın stratejik önemini yeniden hatırladı. BM Türkiye’yi gıda güvencesi bakımdan en az riskli ülkeler grubunda sayıyor. Aslında 3.5 milyon hektar sulamaya açılacak arazilerimiz ve üretimi artıma imkanlarımız düşünülürse, bu durumu fırsata dönüştürmemiz mümkün.”

‘Mevcut kadroyla devam’
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis: “Fiyat artışları firmamızı etkiliyor. Satıcılar, büyük firmalar gün aşırı fiyatları belirliyor. Yüzde yüz fiyat artışları oldu ama biz bu artışlara rağmen ürünlerimizi eski fiyatlarıyla veriyoruz. Tabii bu ciddi zararlara yol açıyor. Şu an üç ton isteyen 30 ton aldı. Önümüzdeki bir-bir buçuk ay sıkıntılı bir döneme gireceğiz, iş olmayacak. 1994-2001 krizlerinde de personel çıkarmadım. Şu an mevcut kadromuz bile fazla geliyor ama onlarla devam edeceğim.”

‘Kâr erozyonu oluştu’
Barilla Gıda Genel Müdür Güneş Karababa: “Son 9 aydır ciddi fiyat artışları oldu. Bu fiyat artışları tüketiciye tam olarak yansıtılmadığı için firmamızda kâr erozyonu oluştu. Dünya durum buğdayı stoklarının düşük olması, hasat döneminde dünya rekoltesinin nasıl oluşacağının netleşmemesi ve sektör dışı spekülatörlerin emtia fiyatlarına müdahaleleriyle belirsizlik epey arttı. Merkez ofisimizden aldığımız bilgilerle dünya piyasalarındaki gelişmeleri takip ediyoruz. İşe alımlarda hız kesmedik, ağırlıklı satış ve pazarlama bölümlerine alım yapacağız.”

‘Tarımsal üretim artırılmalı’
Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği Başkanı Rint Akyüz: “Temel tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki artış işlenmiş gıda ürünlerinin fiyatlarını da artırıyor. Nişasta üreticileri olarak mısır fiyatlarının dengesizliğinden şikâyetçiyiz. Bu yaşanan sıkıntılar şu an istihdamda bir daralma yaratmıyor. Çünkü burada sorun ürünün olmaması değil, fiyatının artması. Öncelikle tarımsal üretimi artırıcı tedbirler alınmalı, sulanabilecek alanlar azami ölçüde artırılmalı.”

Çalışan sayısı yüzde 20 artacak
Unmaş Unlu Mamüller Kurumsal Süreçler ve İK Direktörü Çiğdem Doğan Akman: “Ürünlerimizin temel besin ihtiyacı olması ve ülkemizde kişi başına ekmek tüketiminin yüksek olması sebebiyle ekonomik değişimlerden olumsuz etkilenmiyoruz. Aksine, katık tüketimi azaldıkça ekmek tüketimi artıyor. Ayrıca ekonomik değişimlere karşı izlenecek stratejilerimiz belirli ve bu stratejileri destekleyen kurumsal süreçlerimiz de iyi yönetiliyor. Bu yıl çalışan sayımızı yüzde 20 artıracağız.”

‘Verimli üretim sağlanmalı’
TEMA Vakfı Tarım Danışmanı Mahir Gürbüz: “Fiyat artışının özünde Türkiye’nin gıda güvenliğini gözetmeyen tarım siyaseti yanlışı bulunuyor. Türkiye’de buğday üretim miktarı 30 yıldır aynı. Kuraklık nedeniyle büyük düşüş yaşandı. Oysa kuraklık sesleri 10-15 yıldır var. Bu azalmadan dolayı bütün ürünlerde fiyat artışları gündeme geldi. Türkiye mevcut üretim alanında daha verimli üretmeyi sağlamalı. Sulama yatırımlarını artırmalı. Teraslamak çok önemli bir çözüm. Sıcağa dayanıklı bitki ıslahı yapılmalı.”

‘İstihdam kaybı olmayacak’
Pirinç Değirmencileri Derneği Başkanı Turgay Yetiş: “Dünya piyasalarında temel tarım ürünlerinde yüzde 100’e yakın fiyat artışı gerçekleşti. Tabii ki dünyadaki bu gelişmeler Türkiye’yi de etkiledi. Pirinç de bu zincirin bir halkası. İhtiyaca yetecek kadar stokumuz mevcut ve eksiğimiz yok. Dolayısıyla yaşanan bu süreç kesinlikle istihdam konusunda bir kayıp yaratmayacak. 1995’te yaklaşık 200 bin ton civarında çeltik üretirken, bugün için ürettiğimiz çeltik miktarı 650-700 bin ton. Bu da aksine istihdam artışı anlamına geliyor.”