Kariyer ‘İnsanı her sabah yataktan çıkaracak bir neden olmalı’

‘İnsanı her sabah yataktan çıkaracak bir neden olmalı’

06.10.2008 - 00:16 | Son Güncellenme:

Step Halı’yı dünya markası yapma yolunda iddialı yürüyen Cem Şengör, “Babamın yanında çalışmaktan zevk alırdım. Ama istediğim için mi yoksa babam mutlu oluyor diye mi, bunun ayrımını hâlâ yapamıyorum” diyor

‘İnsanı her sabah yataktan çıkaracak bir neden olmalı’

Step Halı’nın sahibi Cem Şengör, Şengör Halıcılık’ı babasından devraldığı gün kendisine şu sözü vermiş: “Şirketi farklı bir noktaya taşıyıp dünya çapında bir marka yaratacağım”. Ve bu hedefe giden yolda ilk adımı da, 1998’de Step Halı markasını yaratarak atmış. Her yıl yüzde 40 büyüyen şirketiyle dünya markası olmaya doğru hızla ilerliyor. Geçtiğimiz aylarda Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun lider finansal danışmanlık ve girişim sermayesi kuruluşlarından Swicorp’la ortaklık yapan Şengör, bu ortaklıkla yurtdışında hızla mağazalaşmaya gideceklerinin sinyallerini veriyor.

Haberin Devamı

İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü’nü bitirmişsiniz. Okul yıllarındayken baba mesleğini sürdürmeyi düşünüyor muydunuz?

Babam ve amcalarımın Nurosmaniye Caddesi’nde turistik halı mağazaları vardı. Ben de çok küçük yaşlarda bu mağazalara gidiyordum. Üniversite yıllarında ise çalışmaya başladım. Babamın yanında çalışmaktan zevk alırdım. Ama istediğim için mi yoksa babam mutlu oluyor diye mi, bunun ayrımını hâlâ yapamıyorum. Ama aklımın bir köşesinde bir gün işin başına geçeceğim düşüncesi hep oldu.

 “Aile işini devraldığım 90’lı yıllarda, kendimi çok büyük erozyona uğramış, değer kaybetmiş, çok sorunlu bir sektörün içinde buldum” diyorsunuz bir açıklamanızda. Zorlu bir dönem miydi?

Halı nesilden nesle aktarılan son derece kıymetli bir eşya olarak görülürdü, hâlâ da tam olarak bu yargı yıkılmış değil, insanlar yıllarca aynı halıyı kullanırdı. O zamanlar halıcılık dünyanın en bitmiş ve hiçbir fırsatın var olmadığı bir sektördü. Bu işin yeniden tanımlanması gerektiği konusu üzerine kafa yordum. Çünkü halı mekâna uygun olarak yapıldığı ve uyduğu zaman değerlidir. İnsanlar kolay ve daha ucuz bir şekilde halı almalı ve sonra değiştirebilme imkânları olmalı. Bunun için de hem halıyı hem de halının perakendeciliğini yeniden tanımlamak gerekiyordu. Step Halı da bu düşünceden doğdu. Halının standardı, ödeme ve geri alma koşulları belli... İlk zamanlarda bu konsepti oluştururken zorlandık tabii.

Haberin Devamı

İşin başına geçtiğinizde hedefleriniz neydi?

Kendime şunu söylemiştim: “Şirketi farklı bir noktaya taşıyıp dünya çapında bir marka yaratacağım”. İşi çocuklarıma kesinlikle devraldığım şekilde bırakmayacaktım. Okul bittiği sene babamı da kaybettim. İkinci jenerasyondan bu işi sürdürmek isteyen başka kimse olmayınca aile işini tek başıma sırtlanmak zorunda kaldım, 24 yaşındayım. Tamamen iş bana geçince yaptığım ilk şey de Nurosmaniye’den çıkıp Nişantaşı’na yerleşmek oldu.

Peki, hedefinize ulaştığınızı düşünüyor musunuz?

Ulaşma yolundayım diyebilirim. 2004’te Step’i marka yapma yolunda, sermaye anlamında güçlenmek için İş Girişim Sermayesi’yle ortaklık yaptık. Özellikle onlar sayesinde Londra’daki mağazayı açtık ve bilinirliğimizi artırdık. Eşim Ayşegül’ün marka konusunda deneyimli olması da bize markaya ve hedeflere odaklanan bir yönetim anlayışı kazandırdı. Şimdi de dünyada daha büyük bir marka haline getirmek için çalışıyoruz Step’i. Anlayacağınız daha yapılacak çok iş, gidilecek çok yol var.

Haberin Devamı

Sektörün zor bir döneminde şirketin başına geçmişsiniz. Hiç başarısız olmaktan korkmadınız mı?

Step’in ilk mağazasını açtığımız zaman deprem oldu, ardından 2001 krizini yaşadık ve Irak Savaşı çıktı. Birçok badire atlattık ama umudumu hiç yitirmedim. Başaracağıma inanıyordum. Krizler fırsatlarla geliyor belki de; o dönemler benim için çok stresli ve sıkıntılıydı ama krizlerden çok şey öğrendim. Hiç panik yapmadım. Soğukkanlı bir yapım vardır.

Yönetim anlayışınızı sizden önceki kuşakla kıyaslarsanız ne tür benzerlikler ve farklılıklar var?

Her ailenin bir iş yapma kültürü vardır. Babam ve amcamlardan bana miras kalan en büyük şey de, ticaret yapma kültürleri oldu. 1960-1970’lerde Şengör Halıcılık vergi rekortmenleri arasındaydı. Yani o döneme göre çok başarılıydı. İlk turistik halı mağazacılığı yapan da babamdır. Ondan bana vizyonellik ve yaratıcılık miras kaldı. Ticarette yenilik yapmak ve dürüst olmak gerektiğini babamdan öğrendim.

Haberin Devamı

Nasıl bir yöneticisiniz?

Bir şirkette net ve şeffaf bir yönetim anlayışının olması gerektiğini düşünürüm hep; başarıyı getiren ilk neden budur bana göre. Ben de hep net ve açık olmaya çalıştım, çalışıyorum. Hedeflerim belli ve nettir. Eskiden girişimcilik konusunda daha heyecanlı biriydim. Şimdi ise 400 kişilik büyük bir şirketiz, adımlarımı daha düşünerek ve sakin atıyorum. Beraber çalıştığım kişilere sorumluluk vermekten kaçınmam, iyimser biriyimdir. Bunun dışında Türkiye’ye çok inanırım ve yatırımlarımı buna göre yaparım.

‘İnsanı her sabah yataktan çıkaracak bir neden olmalı’
Kendinizi eleştirdiğiniz yönleriniz var mı?

Elbette var. Bir kere daha başarılı olmak için mücadele vermek zorundasınız hep. Bu nedenle geriye dönüp yaptığınız iyi ve kötü şeyleri tartmalısınız, o nedenle özeleştiri yaparım. En önemli erdemlerden bir tanesi değişime adapte olmak. Ben işte bu değişimi yakalayabiliyorum ama sanırım iş dışında değişime açık biri değilim. Alışkanlıklarım vardır ve değiştirmekten hoşlanmam. Hep aynı restoranda yemek yerim ve mavi ya da beyaz gömlek giyerim, başka renk değil. Sanırım tutucu bir tarafım var.

Haberin Devamı

Eleştirilmeye açık biri misiniz?

Çok hoşuma gitmez aslına bakarsanız ama sert tepkiler de vermem. Yapılan eleştirilere kulak veririm, haklı görürsem tavrımı değiştirebilirim.

Fikirlerine değer verdiğiniz biri var mı iş hayatınızda?

Eşim Ayşegül’le beraber çalışıyoruz. O, marka ve iş yönetimi konusunda ciddi tecrübelere sahip. İyi bir evliliğin beraber çalışırken de büyük faydalarını görüyorsunuz. Onun fikirlerine çok güvenirim.

Zamanının çoğunu çalışarak geçiren yöneticilerden misinizdir?

Hayır, öyle değilim. Bu konuda zamanımı iyi yönettiğimi düşünüyorum. Bir kere tüm günümü ofiste geçirmemeye özen gösteririm, sahada olmayı tercih eden bir yöneticiyim. Sabahın köründen geç saatlere kadar da çalışmam. Zaman zaman ‘daha çok çalışabilir miyim?’ diye düşünüyorum ama fena bir tempom yok. Çünkü verimli ve dengeli çalışıyorum. İş seyahatlerimi kısa tutmaya özen gösteririm. Kısacası, iyi ve kaliteli zaman geçirme konusunda taviz vermediğimi düşünüyorum.

Peki, iş dışında zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz?

Bir kızım, bir oğlum var. Daha çok onlarla ve eşimle vakit geçiriyorum. Bazen tenis oynamaya gidiyoruz, kışın da kaymaya... Oğlum Ali’yle kitapçıları dolaşmak ya da parka gitmek beni çok eğlendiriyor. 2001 krizi döneminde ne zaman bunalsam Selçuk Erdem’in karikatürlerini okurdum. Şimdi de bazen okuyorum.

‘İnsanı her sabah yataktan çıkaracak bir neden olmalı’
Yabancı ortakla neler değişecek?

Swicorp’la ortaklık anlaşması imzaladınız. Bu ortaklığın nedeni ne?

İş Girişim Sermayesi’yle ortaklığımızda onlar belli bir gelir elde edince çıkacaklardı ortaklıktan. 4 yıl sonunda da iyi bir gelir elde ettiler. Step markası 4 yılda, her yıl ortalama yüzde 45 büyüme sağladı.
Onlar açısından da bizim açımızdan da çok kârlı bir ortaklık oldu bu. İş Girişim Sermayesi’yle ortaklık bitince Step’in asıl büyüme hedefi yurtdışı olduğu için o büyümeyi sağlayacak yabancı ortağa ihtiyaç vardı.
Özellikle yabancı ortak arayışı içerisindeydik. Swicorp da şirket evlilik ve birleşmelerinde çok deneyimli bir şirket. 

Bu ortaklıkla şirkette neler değişecek?

Aslında yönetim alanında pek fazla şey değişmeyecek. Yaptığımız marka olma yolunda atılmış bir adımdı. Önümüzdeki süreçte mağazalaşma konusunda büyük açılımlar sağlayacak.

2009 büyüme hedefleri ve istihdam artışları belli oldu mu şirketin?

40 milyon dolarlık bir ciroyla noktalayacağız bu yılı sanırım. Önümüzdeki yıl ise 50 milyon dolar hedefliyoruz.

‘Çocuklar istedikleri işi yapsın’

Babanızdan aldığınız şirketi bir gün çocuklarınıza devretme hayali kuruyor musunuz?

Aslına bakarsanız, hiç öyle bir hayalim yok. Kendi içlerindeki potansiyel, onları hangi işe yönlendiriyorsa o işi yapsınlar isterim. İstedikleri işi yapsınlar. Önemli olan çocuğun içindeki potansiyeli doğru yakalamak, benim öyle bir şansım hiç olmadı.

Emeklilik planları yapar mısınız?

Çalışmaktan hiç vazgeçemeyecek insanlardan biriyim. İnsanın yaşaması için onu yatağından çıkaracak bir nedeni olmalı.