Kariyer ‘Kriz için 1 milyara da elbise koyacağım’

‘Kriz için 1 milyara da elbise koyacağım’

20.10.2008 - 01:13 | Son Güncellenme:

A46, Tuvanam, Tutti, A46 Organization’nın kurucularından Tuvana Büyükçınar Demir, “Candan Erçetin’in, ‘Hadi iki üç sahne kostümü yap’ demesiyle ilk profesyonel kostümlerimi hazırladım, derken müşteri sayısı arttı. Aslında hayatımız insanların bizi yönlendirmesiyle büyüdü” diyor

‘Kriz için 1 milyara da elbise koyacağım’

O kadar dolu ve heyecanlı konuşuyor ki sanki eksik hiçbir şey kalmasın istiyor hikâyesine dair. Her cümlesinde yeniden kendini keşfe çıkıyor. Bugünden geçmişe atlayıp durduğu konuşmasını takip etmesi zor da olsa ne demek istediğini çok net söylüyor aslında... A46, Tuvanam, Tutti, A46 Organization ile Tuvana Büyükçınar Demir, marka olma yolunu tüm enerjisiyle koşuyor.

Haberin Devamı

Sosyetik modacı yakıştırmasından kurtuldunuz mu artık?

İlk başta rahatsız olmamın tek sebebi sosyetik kelimesine Türkiye’deki bakış açısıydı. Gece kulüplerinde dolaşan, bugün ne giyeyim diye markalarda sıraya giren biri olmadım. Hayatımı kazanarak bu noktaya geldiğim için başarımın bu cümleyle adlandırılması beni rahatsız etti. Bir de Türkiye’de sosyetik modacı denilen kişilerle de aynı noktada değilim, ne maddi ne de manevi olarak. O yüzden bu lakabı hak etmediğimi düşünüyorum. Ama kendimi mutsuz etmemek için şöyle bir felsefe buldum: Hizmet verdiğim sektör bu insanlardan da oluşuyorsa buna saygı duyarım.

Cemil İpekçi’nin yanında asistanken A46’yı kurdunuz. Merak ettiğim A46 fikrinin o yaşlarda sizde nasıl ortaya çıktığı?

Haberin Devamı

Annem moda dergisinde çalıştığı için sürekli modanın içindeydim. 16 yaşında moda çekimi yapma teklifi de değişik giyinmeyi sevdiğim için geldi, farklılığa her zaman bir eğilimim vardı. Kompozisyon yeteneğim olduğunu da çocukken oynadığım puzzle ve lego oyunlarından biliyorum. O dönem Yonca Ebuzziya’yı yakından tanıyordum ve o da Cemil İpekçi’yle çalışıyordu. Biz de genç ekip olarak kostümlerden sorumlu olduk ve defile organizasyonlarında modayı yakından tanıdım. Sonra kendim bir takım defile koreografları yaptım. İlk Tommy Hilfiger’dı. Bu defilede Burç Cemiloğlu’yla tanıştım bugün Harvey Nichols’ta koleksiyonlarım satılıyor. Enteresan bir örgü aslında.

Tasarım yapabilmekle çok bağlantılı bir örgü değil ama... İçinizdeki tasarımcı ruhu nasıl fark ettiniz?

Hep içmimar, dekoratör olma hayalim vardı. Fakat Londra’ya eğitim almaya gittiğimde Selim’le (Demir) ilişkim çok yeniydi. Mutlu olduğum şeyin peşinden gittim hep ve ilişkim için okuldan vazgeçtim. Ailem de her zaman arkamda oldu, çünkü mutsuz bir çocuğun kendi ve onların geleceğine bir şey katmayacağına inanıyorlardı. Bilkent yedekteydim, olmayınca üç ay resim dersleri aldım. Ardından Mimar Sinan sınavlarına girdim, iç mimarlıkta yedeklerde kaldım ve endüstriyel tasarıma girdim. Resim dersi aldığım sırada Zeynep Bilgin’le ev dekorasyonuna yardımcı olabilecek her türlü Türk tasarımına yer veren konsept bir mağaza açtık. Daha sonra Şahin Paksoy’un teklifiyle A9’u açtık. O sırada okul, moda çekimleri, defileler devam ediyordu. Hepsi karışmaya başladı. Moda editörlüğü, piyasayı gezmem, tarzımdaki değişiklik, insanlardan aldığım enerji ve güç beni bir mağaza açmaya itti. Önemli olan farklı olanı bulabilmekti, yani tüm mal varlığım gözüm. O dönem böyle bir aşkla A46’yı açtık.

Haberin Devamı

Hep böyle cesur musunuz?

Bazen deli cesareti oluyor. Çünkü para yatırıp battığımız işler de oldu. A46’yı Selim Demir’in annesi (Çipe Demir), benim annem (Ayşe Ataklı), Selim ve ben birleşip kurduk. Tam krize denk gelen bir dönemdi. Herkes ‘aklınızı peynir ekmekle yemişsiniz’ dedi. ‘Ben inanıyorum, güvenin, ben yapacağım’ diyordum. Anneler de çok güvendi bize, ‘Tamam’ diyorlardı. A46’nın yoğunlaşması ve moda yönümü keşfettikten sonra A9’u kapadık.

‘Kriz için 1 milyara da elbise koyacağım’
Peki ama tasarlayabileceğinizin nasıl farkına vardınız, resimler çizerken mi gördünüz?

Haberin Devamı

Çizimim hiç iyi değil, sadece çöp adam çizebiliyorum. Ama piyasayı gezip aradığını bulamama buna itti beni. Yurtdışını hep takip ettim. Yurtdışına gittiğimde dergi toplardım. Yıllarca tarzımı biriktirdim. Bu kadar hayal ediyorsun, aradığını bulamıyorsun o zaman kendin yap, dedim.

Anneler A46 için destek verirken babalar sessiz mi kaldı?

Selim’in babası her zaman ‘Siz çılgınsınız, ne yaparsanız yapın’ derdi. Benim babam (Can) çok destekleyiciydi. Ailem ilkokuldayken ‘duvar ne renk olsun’ diye bana sorardı, bu bir çocuğa verilebilecek en büyük özgüven. Zaten bu özgüveni aldıktan sonra iç sezilerini dinleyen ve kendine güvenen biri oluyorsunuz. Bu şımarık bir güven değildi, kendime güvenimi kumaşlara ve malzemeye döktüm. Ama tam tersi insanlarla iletişimde kendime hiç güvenmem, topluluktan kaçarım, sinema bileti almak için telefon açamam. Babam ‘Tuvana diyorsa doğrudur, o ne diyorsa yapalım’ dedi.

Sonra kendi markamı yaratacağım deyince Tuvanam mı çıktı ortaya?

Candan Erçetin’in, ‘Hadi iki üç sahne kostümü yap’ demesiyle ilk profesyonel kostümlerimi hazırladım. Sonra Candan Erçetin’in provasını görenler de istedi, derken müşteri sayısı arttı. Aslında hayatımız insanların bizi yönlendirmesiyle büyüdü.
“Profesyonel anlamda çocuğumuza vasiyet olarak bir iş bırakalım. Madem öyle bu bir koleksiyon olsun” dedik. Çünkü satıyor, beğeniliyordu ve benim içim sürekli dolu, yaratıyorum. Markalarım Tuvanam ve Tutti. Şu an Tuvanam’ı beyinlere kazımaya çalışıyoruz. Dünyada 120’yi aşkın noktada satılıyor. Bu noktalar arasında Harvey Nichols, Harrods da var. A46 ise şanslı, çünkü organizasyon tarafı olduğu için her yerde tanınmaya başlandı. Dekoratör olmanın hayalini bir anlamda A46’yla mekânları giydirerek yaşıyorum.

Haberin Devamı

‘Kriz için 1 milyara da elbise koyacağım’
Sadece tasarımda kalmamanızın sebebi bu muydu?

O da talep. Ahu Aysal, kızı Ceyla’nın düğününü organize etmemi istedi. Çok büyük bir teklifti, ne yapacağımı şaşırdım ilk önce. Düğünü organize ettikten sonra mutluluk sarhoşu oldum. Ve A46 Organization çok güzel bir fısıltıyla yayıldı.

Kriz nasıl etkiler sizi?

Krizden etkilenen ya da etkilenmeyen herkes ‘Nasıl olsa indirim gelecek alma’ diyor. Bununla biz ne kadar yaşayabiliriz. Londra, New York’a açılmayı düşünmüyorum. Çünkü yurtdışı markalardan edindiğim tecrübeye göre taş yerinde ağırdır. Önce kendi ülkende kuvvetli olacaksın ki sonra başka ülkelere bakacaksın. O yüzden corner’larla yayılıyoruz, Türkiye’de de küçük küçük oluşumlar halinde büyüyoruz. Tuvanam satış rakamları 3 milyarsa, 1 milyara da elbise koyacağım; bu bir kriz yönetimidir. Gider kısıtlamaları yapmaya başladık.

Dolce&Gabbana’yı beğeniyor

Sevdiğiniz film?

Great Expectations (Büyük Umutlar).

Beğendiğiniz kitap?

Adı Aylin.

Beğendiğiniz tasarımcı?

Dolce&Gabbana.