Gündem Küçük çocuk ölünce fidyeyi alamadılar

Küçük çocuk ölünce fidyeyi alamadılar

10.02.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Mersin’de fidye için kaçırılan Suriyeli çocuğun ölümünün perde arkası ortaya çıktı. Suriyeli zanlılar, ağzına poşet tıkadıkları çocuk boğularak ölünce, başka bir çocuğu babayla konuşturmuş. İki zanlı, Suriye’ye kaçmak isterken yakalandı

Küçük çocuk ölünce fidyeyi alamadılar

Mersin’de fidye için kaçırıldıktan sonra tutulduğu evde ağzına poşet tıkanan ve nefessiz kaldığı için ölen Suriyeli 8 yaşındaki Soraç Muslem’in maruz kaldığı vahşet, zanlıların ifadelerinde ayrıntılı olarak yer aldı. Soruşturma dosyasına giren ifadelere göre zanlılar, küçük çocuğu bir başka çocuk vasıtasıyla ‘Bisiklet alacağız’ diye kandırıp kaçırmış. Çocuk evde öldükten sonra da paranın peşini bırakmayan zanlılar, baba Şahin Muslem’i arayıp başka bir çocuğu kendi oğlu gibi konuşturmuş.
Seslerden tanıdılar
Suriye’deki savaştan kaçarak Mersin’e yerleşen Şahin Muslem’in 8 yaşındaki oğlu Soraç Muslem, 2 Şubat tarihinde evlerinin yakınlarında oynarken ortadan kayboldu. Daha sonra çocuğun kaçırıldığı ortaya çıktı ve kaçıranlar babayı arayarak 100 bin lira fidye istedi. Baba, bu konuşmaları telefona kaydetti ve polise başvurdu.
Mersin Asayiş Şube Müdürlüğü dedektifleri, telefondaki sesleri Şahin Muslem’in mahallesindeki herkese dinletti. Bazı kişiler seslerden zanlıları tanıdı, polis de ismi verilen kişilerin peşine düştü. Ancak o sırada çocuk çoktan ölmüştü. Polis 4 Şubat’ta küçük Soraç’ın elleri ve ayakları bağlanmış haldeki cesedini buldu. Yapılan çalışmalar sonrası M. T. (17) ve Muhiddin A. (18) adlı kişiler, Kobani’ye kaçma hazırlığındayken Tarsus’ta yakalandı.
Sevgilisinin kardeşi
Zanlılar, Muslem’i Kobane’den tanıdıklarını, narenciye işçilerine kalfalık yaptığı için kendisinde çok para olduğunu düşündüklerini anlattı. Muhiddin A. ifadesinde küçük çocuğun başına gelenleri ayrıntılarıyla anlattı:
‘Temmo, bana olaydan 5 gün kadar önce ‘Şahin Muslem’in oğlunu kaçıracağım, yardımcı olursan 15 bin lira veririm’ dedi. ‘Çocuğu da senin evinde tutacağız. Bir iki gün kalır sonra serbest bırakırız’ dedi. Çocuğu nasıl kaçıracağını sordum. ‘Aynı sokakta oturan sevgilim var, onun kardeşine (8) ‘Size bisiklet alacağım’ diyerek, kandırarak getireceğim.’ dedi.
O gün sevgilisinin kardeşi, Muslem’in oğlunu sokakta görmüş. Temmo’nun ona tembih ettiği gibi ‘Bize bisiklet alacak biri var, birlikte gidelim’ diyerek çocuğu Temmo’nun evine kadar getirmiş. Temmo da güya bisikletin olduğu yeri göstermek için çocukları bizim eve getirmiş.’
‘Akşam eve gittiğimde çocuğu gördüm. Bana ‘kaçırdım’ dedi. O sırada ev sahibim geldi kirayı istemek için. Çocuğun kim olduğunu sordu. Temmo ‘Kardeşim’ dedi. Ev sahibi gittikten sonra Temmo çocuğa ‘Oyun oynayacağız, elini bağlayacağım’ dedi. Elini kolunu bağladı. Çocuk ağlamaya başladı. Odadaki ekmek poşetini de çocuğun ağzına tıkadı. Ben dışarı çıktım, ekmek arası tavuk yaptırdım. ‘çocuğa da verelim’ deyince, ‘yemek verme, karışma bu işe’ dedi.
Daha sonra 100 bin lira fidye istemek için çocuğun babasını aramaya karar verdiklerini anlatan zanlı, dışarı çıkıp çocuğun babasını aradığını anlatarak, sonraki gün de ailenin oturduğu sokağa giderek neler konuşulduğunu öğrenmeye çalıştıklarını söyledi:
“Daha sonra tekrar eve gittik, çocuğa su vermek için yanına girdiğimde çocuk ağzında poşet tıkalı olduğu için nefessiz kalmış, sararmıştı. Nabzını dinledim, atmıyordu. Temmo’ya ‘Çocuk öldü, parayı da alamayacağız’ dedim. Temmo, çocuğu battaniyeye saracağımızı, ev taşıyor gibi çıkarıp gömeceğimizi söyledi. Dışarıya çıkarak gömmeyi düşündüğümüz yeri kontrol ettik. Dönüşte, bir telefon kulübesinden tekrar çocuğun babasını aradık. Parayı hazırlamasını istedik.”
‘Oğlum değil’
“Çocuğun babası ‘sesini duymak istiyorum’ dedi. Daha sonra aramak için buradan ayrıldık. Sonra Şiyar isimli arkadaşımın evine gittik. Çocuğun babasını oradan aradım. Şiyar’ın küçük oğlunu telefona verdim, ‘Baba, baba’ dedirttim. Ancak çocuğun babası, ‘Ben rüyamda gördüm, benim oğlum ölmüş, bu ses benim oğlumun sesi değil. Oğlumu teslim edin istediğiniz parayı vereceğim’ dedi. Oradan çıkıp evimizin oraya geldiğimizde polisleri gördük. Tarsus’a kaçtık ama yakalandık. Vicdanım rahat değil, çok pişmanım.”