Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HATAY kökenli bir dostum anlatıyor:
‘15 Temmuz gecesi sayıları 1000’i aşan DAEŞ’li sınırın yakınında toplanmış.
15 Temmuz darbe kalkışımı başarılı olsaymış bazı köylere girip masum -Türkiye’nin duyarlı mezhep mensuplarına- kıyım yapacaklarmış.
O darbe günlerinde amaç mezhep farkları açısından en netameli kentlerden biri olan Hatay’da tepki dalgaları yükseltmekmiş.
Kenti, 10 binlerin karşı karşıya geleceği bir iç savaşın içine sürüklemekmiş.’
.......................
Elimde bir kanıt yok.
Doğrusunu elbette Türkiye’nin istihbarat servisleri bilir.
Ancak 15 Temmuz gecesiyle ilgili uzun süre dolaşımda kalan bir başka “yarı resmi” söylemlerle bunu birleştiriyorum.
“Olabilir, Allah korumuş” diyorum.
“Güneydoğu sınırımızın hemen dibinde çok sayıda PKK/PYD’lilerin toplandığını...
15 Temmuz kalkışımı başarıya ulaşsaydı o kargaşa içinde sınırın bu tarafına geçerek bazı illerimizi ele geçirmek, PYD kantonu olarak ilan etmek planlarının konuşulduğunu...”
.......................
Güneydoğu ve Hatay’ın karışmasının ötesinde “15 Temmuzculara baş eğmeyecek, Atatürkçü laik subayların da boyun eğmeyecekleri düşünülmüş” olmalı.
Yani...
“Hedef TSK içindeki FETÖ’cüleri Türkiye’nin yönetimine getirmekle” sınırlı değil.
Asıl amaç...
Türkiye’nin çeşitli yörelerinde “iç savaş yangınları çıkarmaktı” denebilir.
Böylece Irak ve Suriye’nin ardından “Türkiye’yi de uzun sürebilecek iç savaşlar sonrası 3’e, 4’e bölmekti” gibi çıkarımlar yapmak mümkün.
Bunu “Ortadoğu’yu balkanlaştırmak senaryosu” olarak görebiliriz.
Ortadoğu’da çok sayıda küçük devlet, bölgenin süper büyükler tarafından kontrolünü kolaylaştırır.
Ayrıca...
“Balkanlaştırma senaryosunu” İsrail mercekleriyle de okuyunuz.
İsrail her biri kendisinin 10-15 katı genişlikte ve nüfusta birkaç devletin baskısı altında olmaktan kurtulursa, yeni küçük devletlerden ortaklar, dostlar bulabilir.
Bölgenin küçük ve yalnız ülkesi olmaktan çıkar.
Olası bir “Kürt devletleri federasyonu” bunlardan biridir.
Hatta...
Elinde kalacak küçük toprak parçasındaki nüfusun çoğunluğunu -Sünni olmayan- Nasurilerle, Hristiyanların oluşturduğu Esad rejimi bile potansiyel “İsrail stratejik dostu” olabilir.
“İsrail’in diğer -resmi olmayan- başkenti Washington’dur” söylemi boş laf değildir.
.......................
Oyun büyük.
Ortadoğu’nun bütününü kapsıyor.
“FETÖ darbe kalkışımı” etiketinin altında ve sınırlarında kalmamak “büyük fotoğrafı” görerek dış politika dalgalarında sörf yapabilmek gerekir.
Oyun büyükse “tek perdelik” de olmaz.
15 Temmuz birinci perdesi kapandı.
İkinci ve belki üçüncü perdeye de hazırlıklı olmalıyız.
Ekonomiyi güçlü tutmalı, askeri/polisiye önlemlerle siyaset/diplomasi reflekslerinde hata yapmamalıyız.
Türkiye’nin böyle bir lüksü -kesinlikle- yok.
......................
Not: Dünkü yazımdaki eski Başbakan Tansu Çiller’in Hillary Clinton’a kampanya yöneticisi aracılığıyla gönderdiği mesajı yazmıştım.
İngilizceden Türkçe’ye çevirimde bir nüans anlam tereddütlerine yol açmış olabilir.
Çiller o mesajda Hillary’e “Başkan seçildiğinizde sizi Beyaz Saray’da Başkan görmek istiyorum” söylemiyle bir “ziyaret” amacı gütmemiş.
“Kendisini Başkan olarak Beyaz Saray’da görmek istiyorum” temennisini dile getirmiş. Açıklık kazandırmakta fayda var.